Siyaset ‘Türkiye devleti tektir, birdir’

‘Türkiye devleti tektir, birdir’

08.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Eski Ak Parti MKYK üyesi Oğan’ın sözleri üzerinden bir algı operasyonu oluşturma çabası gördüklerini söyleyen Bozdağ, “O görüşler sahiplerini bağlar. Türkiye devleti tektir, vardır, birdir, kıyamete kadar var, bir ve hür olması için Ak Parti kadroları ve hükümetimiz çalışmaktadır” dedi

‘Türkiye devleti tektir, birdir’

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, aralarında Ankara Temsilcimiz Serpil Çevikcan’ın da bulunduğu gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ‘yeni devlet’ tartışmasından tek tip kıyafete, 2019’da CHP’nin adayının kim olacağından müftülere verilen nikâh kıyma yetkisinin imam ve vaizlere devrine kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle dün bir araya gelen Bozdağ’ın sorulara verdiği yanıtlar özetle şöyle:
GEREKLİ ADIMI ATMAKTA TEREDDÜT ETMEYİZ: (Suriye sınırında yeni bir operasyonun söz konusu olup olmadığı) Türkiye kendi ulusal güvenliği bakımından gerekli olan adımları atmakta bugüne kadar tereddüt etmedi, bundan sonra da etmeyecektir. Çok net söylüyorum.
DEAŞ terör örgütüyle amasız, fakatsız ve tereddütsüz bir mücadeleyi Türkiye vermektedir. Sınırlarımızın ötesinden, gerek Afrin’den gerekse de başka bölgelerden Türkiye’ye dönük her türlü eylem her türlü saldırı anında karşılık bulacaktır. Türkiye gerekli adımları atmakta da tereddüt etmeyecektir. Hangi adım ne zaman atılır, nasıl atılır buna dair değerlendirmeleri devletimizin ilgili birimleri, Sayın Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız yapıyorlardır.
O GÖRÜŞLER SAHİBİNİ BAĞLAR: (Ayhan Oğan’ın “yeni bir devlet kuruyoruz” açıklaması konusunda) Cumhurbaşkanımızın görüşleri çok net; ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’. Bu ilkeleri, parti tüzüğüne koymuş yegane parti AK Parti’dir. Türkiye Devleti, Türk milletinin binlerce yıldır süren devlet geleneğinin son temsilcisidir. Cumhuriyetin nitelikleri, dili, başkenti, milli marşı nettir. Bunlar 80 milyon milletimizin ortak değerleridir.
Cumhuriyet hükümetinin veya AK Parti kadrolarının devletle sorunu varmış gibi gösterilmesi AK Parti’ye ve bu kadrolara yapılan çok büyük saygısızlıktır, haksızlıktır. Bu mekanizmaların dışında hükümetin görüşü gibi görüşleri kimse oluşturamaz. O görüşler, görüşü ifade edenin görüşü olur. Partiden bir yetkilinin yapmadığı bir değerlendirme ve çalışmayı partinin görüşü veya hükümetin görüşü gibi çarpıtma, bir algı operasyonu oluşturma çabalarını da görüyoruz. 2019’a giderken milletin kararlarını etkilemek için çok daha farklı algı operasyonlarına şahit olacağız. O görüşler görüş sahiplerini bağlar. Türkiye devleti tektir, vardır, birdir, kıyamete kadar var, bir ve hür olması için AK Parti kadroları ve hükümetimiz çalışmaktadır. Bu vatan, millet, devlet, bayrak için gerektiğinde ölümü şereflerin en büyüğü kabul eden bir kadroya ‘devleti yok edecek’ veya devlet karşıtlığı gibi akıl almaz yaftaların yapıştırılmasını kabul edemeyiz.
TÜRK TURİZMİ VE EKONOMİSİNE BOMBA: (Kılıçdaroğlu’nun Focus Dergisi’ne verdiği demeç) Türk turizmine bir bomba attığı gibi Türk ekonomisine de bir bomba atmaktır bu. Ülkemizin ekonomisi gayet iyi seyrediyor. Allah’a şükür güçlü bir ekonomimiz var. Kılıçdaroğlu’nun Almanlarla beraber politika üretmesine karşı da direnci yüksek bir ekonomimiz var. Focus’u merak ediyorum, ‘Biz yalan mı yazdık’ diyecekler, yoksa ‘Sayın Kılıçdaroğlu söyledi, biz de çözümünü yaptık, aynen yazdık mı’ diyecekler. Allah aşkına
Türkiye’de siyaset yapan ve Türk halkından iktidar olmak için oy isteyen birisi, Türkiye’nin ekonomisi kötüye gitsin, Türkiye’ye turist gelmesin diye açıklama yapabilir mi? Muhabir, Alman hükümetinin Türkiye’ye karşı yaptığı son dönemdeki haksız uygulamaları haklılaştırmak için sorular soruyor. Sayın Kılıçdaroğlu da bir yer hariç, ‘teröristleri vermiyor’ filan diye soruyor, ‘orada teröristler var’ diyor. Bir kısım hariç, muhabir ne istediyse Sayın Kılıçdaroğlu’ndan almış.
YALANCI ŞAHİTLİK: Kılıçdaroğlu bu yaptıklarıyla kendi milletine ve kendi devletinin aleyhine kanaatlerin pekişmesine ve Türkiye’ye ve Türk milletine dönük kirli algı operasyonlarının gerçekmiş gibi kabulüne yol açan bir yalancı şahitlik yapmıştır. Olabilir mi böyle bir şey?
‘Nereniz demokrat bir ülke?’ diye sorması gerekmez mi? Şunu demesini beklerdim; “Türkiye’nin aleyhine kim faaliyette bulunuyorsa, siz onu el üstünde tutuyorsunuz.” Sayın Kılıçdaroğlu’nun sormak istiyorum; “Acaba siz Türkiye’den mi, Almanya’dan mı yanasınız?” Almanya’dan 2016 Temmuz ayında gelen turist sayısıyla, şimdi gelen turist sayısını karşılaştırdığınızda, 385 bin civarında şu ana kadar gelen turist. 20 bin civarında bir artış var. O röportajı görünce acaba bu Almanya’da bir siyasi partinin lideri mi Türkiye’ye dönük açıklama yapıyor diye geldi aklıma. Ama baktım maalesef Türkiye’nin ana muhalefet partisi lideriymiş bunu yapan.
TWEET’TEN TUTUKLU YOK: (Tutuklu gazeteciler konusunda) Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptığı gerekçesiyle tutuklu ve hükümlü hiç kimse yoktur. Zaman zaman şöyle haberler görüyorsunuz;
“Bir tweet attı, tutuklandı”. Türkiye’de tweet attı diye tutuklanan bir Allah’ın kulu yok. Ama şunu söylemesi lazım, tweet’inde ne dedi. Suç olan bir şeyi icra ediyor. Adalet Bakanı olduğum dönemde bu alanda çalışan kurumlardan bir tanesi geldi bana, elinde bir liste var. Sayın Kılıçdaroğlu’nun dediği derneklerden birinin listesi var. Ben onlara dedim ki; “Elinizdeki listeyi tek tek konuşalım”. İsim veriyorlar, biz de elimizdeki bilgileri paylaştık. Yüzlerinin rengi değişti. Hâlâ gelecekler, göndermediler.

‘Adalet değil adaylık mitingi’

(2019 seçimleri konusunda) 2109 CHP açısından bir umudu gösteriyor. Almanlara söylediğine göre, ‘2019’da devireceğiz’ diyor. 2018’in içinde il kongrelerinin tamamı bitmiş olacak. Belediye seçimleri 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminin de bir işaret fişeği olacak. 2014’te Selahattin Demirtaş’ın bağımsız adaylığını o cephenin içine koyduğunuzda ortaya çıkan oyla 2017 halk oylamasında ortaya çıkan evet ve hayır oylarına baktığınızda, milletimizin cumhurbaşkanımıza verdiği desteğin azalmadığını çok net bir şekilde görüyoruz. Şimdi bu yüzde 49’u hep kendisine yazıyor ya, nasıl yazıyor? CHP’nin oyu yüzde 25-26 diyelim. HDP’nin oyu da belli. Topladığınızda 37-38. Cumhurbaşkanı seçilmek için 50+1 lazım. Kimden alacak bu oyu? AK Partililerden veya MHP’lilerden. HDP’den aldığı oyun aynısını alacağının garantisi de yok. CHP’den de farklı tercihler yapan seçmenler olabilir. Yarın cumhurbaşkanı seçimi söz konusu olduğunda AK Parti, MHP içinde sistem değişikliğine karşı olduğu için ‘hayır’ diyen seçmenler Cumhurbaşkanımız ile Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı bir seçimde Erdoğan mı diyecek, Kılıçdaroğlu mu diyecek? Kılıçdaroğlu, yüzde 49’u
çantada keklik görüyor.
CHP’DEN AYRI BİR KILIÇDAROĞLU FİGÜRÜ: (Kılıçdaroğlu’nun değil İlhan Kesici’nin aday olacağı iddiası konusunda) Benim kanaatim Kılıçdaroğlu kendi aday olacak. Adalet yürüyüşüne bakarsanız, ‘Ben planladım, ben yaptım, ben yürüdüm’ diyor. Sürekli ‘ben, ben’ konuşuyor. CHP’den ayrı bir Kılıçdaroğlu figürü ortaya çıkarılıyor. CHP’ye antipatisi olan vatandaşlar oy vermeyebilir ama Kılıçdaroğlu’nu oradan soyutladığınızda ayrı. Kurultay falan da yapacaklar. Benim kanaatim kendisi 2019’de adaylık için zemin hazırlıyor. Bu mitingi de adaylığının ilk ilanıdır. Orada muhafazakar kesime, başka kesimlere mesaj veriyor. ‘Hepinizin hamisi olacağım’ diyor. Adalet mitingi değil kesinlikle adaylık mitingiydi. Genel başkan aday olmazsa ‘ben iktidar istemiyorum’ demektir. İktidara talip olmayan bir genel başkan siyaset yapabilir mi? Siz partinin liderisiniz, ‘Ya biz kazanamayız, kaybederiz, ortak bir aday bulalım’. Sonuç ortada. Parlamentoda temsili de bugünkü gibi olmaz. Onun için de Kılıçdaroğlu adalet yürüyüşü değil, adaylık devşirme yürüyüşü yaptı. Bundan sonra bunun altını tahkim edecektir. Sayın Baykal, ‘Aday olacaksan açıkla, aday olman lazım’ dedi. Baktığım yerden zannedersem bakıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Ben aday olmayacağım’ demedi. Parti genel başkanı aday olmamalı yaklaşımı ilkesel bir şey. Artık
sistem değişti. Millet partili olmayan birisinin iktidar olmasına izin verse, o zaman bir bürokratı koyarsın, alır seçimi.

‘Mabetlerde nikâh kıyılmaz’

(Müftü nikâhında, imam ve vaizlere de yetki verileceğine dair bir takım haberler doğru mu? sorusu üzerine) Düzenleme ile bakanlık yetkilendirdiği zaman il ve ilçe müftülükleri resmi nikah kıyacaktır. Medeni kanunda evlilik yaşında ve evlenme engellerinde bir değişiklik yok.
Şu anda belediye başkanı kıyıyor, dış temsilcilikler, köyde muhtar kıyıyor bir ayrımcılık yok da müftülüklere bu yetkinin verilmesi halinde bir ayrımcılık olabilir mi? Laikliğe aykırı bir yönü kesinlikle söz konusu değildir. İnsanları müftülüklerde resmi nikah kıymaya zorlamamaktadır, bir alternatif
ilave etmektedir. Vatandaşlarının tercihine bırakmaktadır. (İmam ve vaizler?) Yasadaki hüküm
çok açık ‘il ve ilçe müftülüklerine bu verilir’ diyor. Yönetmelikle ileride bir değişiklik yapılabilme
ihtimali var mı? Onu sormak lazım.
Bazıları şöyle diyor, ‘Camilerde nikah kıyılacak.’ Evlendirme yönetmeliği var. Orada mabetlerde nikah kıyılamayacağına dair çok açık kural var. Bu işler şeffaf olacak. Kadınların evlilikteki hukukunu korumak bakımdan son derece önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz bunun. Mutlaka müftülüklerde bir bilgilendirme bir eğitim olacaktır. Müftülük, evlenme şartları var mı diye nüfusa yazacak, nikah kıyılabilir diyecek. Kaldı ki müftüler devlet memurudur, üçlü kararname ile atanıyor. Yetkin kişilerdir. Birikimleri ve saygınlıkları itibarıyla bu işi yapmaya ehil kişilerdir.
SON NOKTAYA GELİNDİ: (Yeni Diyanet İşleri Başkanı kim olacak?) Yeni Diyanet İşleri Başkanımız yakında ataması yapılarak göreve başlayacaktır. (İsim belli değil mi?) Şu anda son noktaya geldi, öyle diyelim.

Tek tip düzenlemesi KHK ile olabilir
(Tek tip kıyafet konusunda) Adalet Bakanlığının bir hazırlığı var. Genelin dışında ayrım yaptığınızda, terör suçlarına ayrı, darbe suçlarına ayrı, diğer suçlara ayrı bir şey yaptığınızda o eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı için orada bir sorun olduğu değerlendiriliyor. Kimlere uygulanacağı konusunda genel dışında bir takım farklılıklar olacaksa yasal zemine ihtiyacı olduğunu ifade etti Sayın Bakanımız. Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili yasal düzenleme ihtiyacı var. Önümüzde çıkacak KHK’lardan birine o düzenleme konulabilir.
EUROVISION’A KATILIM YOK: (Eurovision’a tekrar katılım konusunda) Şu anda yok öyle bir şey.

‘FETÖ ile mücadele siyaset üstü olmalı’

FETÖ ile mücadeleyi siyasal rekabetin artık
dışına çıkarmamız lazım. PKK ile mücadele gibi, siyaset üstü bir konuya getirmemiz, muhalefet partileriyle bu konuda yekvücut olmamız lazım. Ben buradan CHP’ye, diğer partilere de çağrıda bulunuyorum. Zaten MHP en büyük desteği veriyor.
“Ya Ak Parti bunlar varken zarar görür, şu olur, bu olur” gibi hesaplara girmememiz lazım. Çünkü bu terör örgütünün hedefi Ak Parti değil, Türkiye’dir. Türkiye’nin her alanına hakim olmak isteyen ve bunu da kendisini besleyenlerin hizmetine sunmak isteyen bir ihanet şebekesi. Hepimizin bir olmasında fayda olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim. Yoksa “Efendim şöyle oldu, böyle oldu” yarışıyla biz
sadece kendi kendimizi oyalarız.
İHRAÇ EDİLMEMİŞ TEK KİŞİ YOK: Şunu çok net söyleyeyim; FETÖ terör örgütüyle bugüne kadar Ak Parti hükümeti dışında mücadele etmiş bir tane cumhuriyet hükümeti gösterin bana. ‘Efendim askeriyede temizlik yapıldı da hükümet geldiği zaman temizlik durdu’. Şunu çok net söylüyorum, kesin bilgidir bu; bugüne kadar Yüksek Askeri Şura’nın gündemine gelip de ihraç istenip de ihraç edilmemiş tek bir kişi yoktur. Kim geldiyse ihraç edilmiştir. Fakat irtica gibi nedenlerle geliyor. Bugünkü gibi terör örgütü, ulusal güvenlik gibi bir bakış açısıyla gelmiyor. Yani o kaynaklarda ‘Fethullah Gülen grubu’ diye geçiyor. FETÖ’cüler eşinin başını örtmüyor, namaz kılmıyor, oruç tutmuyor. Ak Parti 2011 listelerini yaparken bütün bunlara azami dikkat etmiştir. Ondan önce zaten ‘yok’ denecek kadar azdı. Orada da dikkat ettik. İki kişi hariç. Onun dışında hiç bu vasfı bilinerek kimse listeye konulmamıştır. Eğer öyle bir şey olsaydı FETÖ 17 Aralık’a gerek kalmadan partiyi bölerdi. 30 Mart, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti’nin kriterlerinden bir tanesi ‘FETÖ’cü olmamaktır’. Dolayısıyla Ak Parti o ayıklamayı yaptı.

Haberin Devamı