Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünya; çaresizliğin had safhada yaşandığı, felaketlerin peşi sıra geldiği, acıların katlanarak büyüdüğü berbat bir yılı geride bıraktı.
Tüm bu olumsuzlukları 365 güne sığdırabilmek, bazılarının savunduğu gibi yaradanın takdiri değil, yeryüzünü yaşanmaz hale getiren insanlığın suçudur.
Sonra kalk, gece yarısını 1 Ocak’a bağlayan dakikalardan mucize bekle.
Her şeyin mükemmel olmasını dile. Sağlık, para, huzur, mutluluk, refah, barış iste.
Umut; var olmakla hiçlik arasındaki en kuvvetli bağımız. Lakin sadece umut etmekle, süslü söylemler dinlemekle, hayal kurmakla ulaşılmıyor güzelliklere.
Hiç düşündünüz mü nasıl geldik bu noktaya? Neden mutsuzuz ve kimler çalıyor geleceğimizi?
Suçlu hepimiziz. İştirak etmesek de; göz yummak, duyarsız kalmak, iyilik için çaba göstermemek dünü tu-kaka yaptı. Ya yarınlarımız?..
Sen; HES’lerle nehirleri, dereleri kurut, toprağın bereketini bitir.
Nükleer ve termik santraller kur, doğanın nefesini kes.
Altın bulacağım diye milyonlarca ağacı kes, suları siyanürle zehirle.
Ekolojik dengeyi boz, asırlardır yaşayan buzulları erit, kuraklığa davetiye çıkar.
Genetiği ile oynanmış gıdalar üret, insan sağlığını yok say.
Savaşı teşvik et, ölümlere kayıtsız kal.
Masum çocukların açlıktan kırılmasını görmezden gel.
Din üzerinden toplumları ayrıştır, parçala, düşman et.
Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin kıl.
Ağaca, çiçeğe, böceğe, balığa, kuşa, her türlü hayvana nefret besle, onları katlet.
Sevgi, saygı, hoş görü, merhamet, eşitlik, fikir özgürlüğü, hak-hukuk, demokrasi gibi toplumsal değerleri hiçe say, insan onuruyla dalga geç.
Güçlünün adaletini hakim kıl, ötekileri ez.
Bu düzenden, bu zihniyetten, bu acımasız çarkların arasından mı yeşerecek özlediğimiz dünya?..
2021, bunlar hiç yaşanmamış gibi gülücüklerle mi gelecek?
Hayal kurma güzel kardeşim. Hayalini gerçekleştirmek için harekete geç.
Gelen gideni aratır demişler. Yılların, ayların, günlerin suçu yok. Daha iyi bir gelecek ellerimizde.
İstemek, mücadele etmek, enerjimizi yüksek tutmak, insanı ve doğayı sevmek, korumak zorundayız.
Şimdilik beklentimi kısıtlıyorum; 2021’den dileğim, daha yaşanılmaz bir dünya ile gelmesin bize!

Haberin Devamı

Futboldaki mikroplar!
Trabzonspor Kulübü, Galatasaray maçı sonrası bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Bazı futbolcuların eşlerine sosyal medya hesaplarından ahlâkla ve insanlıkla bağdaşmayan paylaşımlar yapıldığını, ağır hakaretler edildiğini duyurdu. Ve hukuk sürecinin başladığını kaydetti.
Hangi kulüp taraftarı olursa olsun bu tipleri “zararlı mikroplar” olarak görüyorum.
Klavye kabadayısı diyemiyorum, onun bile bir raconu var. Zavallı, cahil, kompleksi tipler bunlar. Ve o kadar “aptallar” ki, alt yapılarından yetişmiş evlatlarına dahi küfür etmeyi, onları bezdirmeyi, küstürmeyi maharet sanıyorlar.
Trabzonspor yönetimini, oyuncusunu veya teknik direktörünü eleştirebilir, yeri geldiğinde kızabilirsiniz. Aidiyet duygusu bunu gerektirebilir.
Ama kimsenin ailesine, özeline dil uzatamazsınız. Yargı, er geç o dili koparır!

Haberin Devamı

Sörloth mu dediniz?..
Geçen sezon süper ligin gol kralı Sörloth, yine Türk medyasının gündeminde.
Neymiş, Norveçli forvet Leipzig’de mutsuzmuş. Yarım sezonda tek golü varmış. Süper ligin devleri Sörloth’un peşine düşmüş. Onun da gönlü hâlâ ülkemizde imiş. Dönerse hak Trabzonspor’un imiş.
Adam deli mi? Attan inip eşeğe biner mi? Trabzonspor’da yıldızı parladı, soluğu Avrupa’da aldı. Artı hangi para Sörloth’u süper lige geri getirecek?
Siz, Sörloth gibi yetenekleri bulup, cilaladıktan sonra büyük kârlar ile satabiliyor musunuz? Önce, elinizden kimleri kaçırdıklarınıza bakın.
Beğenmedikleriniz “üst sınıf” takımlarda değerine değer katıyor, biliyorsunuz değil mi?

Haberin Devamı

Hayal tacirleri!
Sezon başı planlamalarını doğru yapamayan kulüpler, işler yolunda gitmeyince çıkışı ara transferde arar. On milyonlarca dolar para harcamışlardır, bir o kadarını daha gözden çıkarmaya hazırdırlar. Yeter ki günü kurtarsınlar.
Bu süreci “yamalı bohçaya” benzetirim hep. Kötüsü, o bohçanın dikiş tutacak, yama yapılacak yeri kalmamıştır artık.
Federasyonu’nun ilan ettiği ikinci transfer dönemi başlıyor. Elinizin altında izlediğiniz, anlaşma zemini aradığınız veya uzlaştığınız oyuncular yoksa, bir ton para yine çöpe gidecek demektir.
Bir; devre arası hazırlığı olmayacak. Haftaya yine maç var. Gelen futbolcunun uyum süreci, takımı tanıması, teknik direktörünü anlaması için vakit yok. “Aldım, yarın oynatırım” diyemezsiniz.
İki; Durum tüm dünyada aynı. Kadronuza katacağınız isimler için ya enseyi karartıp kesenin ağzını açacak ya da defolu malları kabul edeceksiniz. Süper ligdeki kulüplerin mali durumlarına bakınca, en akılcı yöntem, kiralamak. Yoksa kim gelir bu koşullarda? Mutsuzu, sakatı veya psikopatı!
İyisini bulmak, piyangoda büyük ikramiye gibi bir şey.
Galiba bu defa yöneticiler, sportif direktörler, teknik direktörler ve servetine servet katmak için her türlü dalaverayı çeviren bazı menajerler pahalı hayal satamayacaklar!

Pes artık Tahkim!..
Futbol Federasyonu, yargı kurullarının oluşumu ve işleyişi ile ilgili acilen bir düzenleme yapmalı.
Artık ne hakem, ne temsilci raporları kaldı, ne de hukuk müşavirliği gibi bir savcılık birimine ihtiyaç var.
Yeni sistem şöyle kurulmalı; disiplin ve tahkim kurulu üyeleri “alenen” kulüp temsilcilerinden oluşmalı, maçları televizyondan izleyip, olayları kendi pencerelerinden değerlendirmeli, yorumları okumalı, tepkileri dikkate almalı ve yaptırımları kafalarına göre uygulamalı.
Zaten “kafalarına” göre değil mi idi? Evet ama resmiyet kazanmalı işlevleri. Üst amirleri olarak da TFF yönetim kurulundan “hukuk fakültesini” dışarıdan bitirmiş bir yetkili atanmalı!
Neden mi?
Talimatlar ya yok sayılıyor, ya uygulanmıyor. Vicdanlar, güçlünün sesini dinliyor. Ve hukuk, guguk oluyor. O zaman... Tüm bildiklerinizi unutun.
Disiplin Kurulu Karagümrük maçında ve sonrasında yaşananlar nedeniyle, “suçun niteliğini değiştirip” Fatih Terim’e kıyağın büyüğünü geçmişti ya. Az olmuş! Tahkim Kurulu tamamladı eksik kalanı. Son bir “dokunuşla” Terim’in cezası 4 maça indirildi.
Şimdi sırada Okan Buruk var. Bir güzellik de onun için bekliyorum. Aksi bir karar, çifte standart olur değil mi?