20.11.2010 - 00:45 | Son Güncellenme:
Edirne’ye gittiğinizde gidebileceğiniz pek çok yer bulunur. Pek çok mesireye sahip olan Edirne’de Kırkpınar Güreşleri’nin yapıldığı ve Tunca Nehri’nin iki kolu arasında bulunan Sarayiçi mevkisi en ünlü mesire yeri. Diğer bir önemli mesire yeri ise Türkiye’yi Yunanistan’a bağlayan Karaağaç Pazarkula sınır kapısı yolu üzerindeki Meriç nehri kenarındaki Söğütlük Ormanıdır… Ayrıca Meriç ve Tunca nehirleri arasında kalan ve Edirne ile Karaağaç’ı birbirine bağlayan adanın bir bölümüne de “Bülbül Adası” deniyor.
Edirne’de tarihten kalan pek çok cami bulunuyor. En önemlisi ise tarihe adını yazdırmış, gelmiş geçmiş mimarların en büyüğü olan “Mimar Sinan’ın” ustalığının eseri olan Selimiye Cami’sidir. Mimar Sinan’ın 84 yaşındayken inşa ettiği camii, Sultan II. Selam adına yapılmış. 1569 yılında yapımına başlanan cami 4 yılda tamamlanmış. Edirne’ye girişte iki taneymiş gibi görünen fakat yaklaştıkça 4 tane olduğu anlaşılan minarelerinin birisinin üç şerefesine üç ayrı merdivenle çıkılıyor. Bu merdivenlerden çıkanların birbirlerini asla göremiyor olmaları da Mimar Sinan’ın akıllara durgunluk verecek kıvrak zekasının bir kanıtı olmuş.
Üç Şerefli Camii
Selimiye Cami’sinden sonra Edirne’nin başka bir simgesi haline gelmiş olan camisi ise; Üç Şerefli Camii’dir. Konyalı Hacı Alaaddin tarafından 1443-1448 yılları arasında yapılmıştır. Üç minaresi bulunan caminin her bir minaresinde ayrı bir motif bulunuyor. Minarelerin en dikkat çeneni ise; Burmalı minare…
II. Bayezid Camii ve Külliyesi
Sultan II. Bayezid tarafından 1484-14844 yılları arasında Tunca nehri kıyısında yaptırılmış olan II.Bayezid Cami’si dört duvara dayalı kubbesi ile dikkat çekiyor. Tabhane, Darülsifa, Medrese ve İmaretten ibaret bir de külliyesi bulunan cami, zamanında akıl hastalarının su sesi ile tedavi edildiği yer olarak tarihte yerini almış. 2004 yılında Avrupa Müze Ödülü’nü alan Külliye Müzesi’ni de kesinlikle görmelisiniz.
Edirne’de camilerden başka büyük çarşıları da mutlaka gezmelisiniz. Tarihten günümüze ayakta kalan çarşılardan Alipaşa Çarşısı, Arasta Çarşısı ve Bedesten Çarşısı’na kesinlikle uğramalısınız.
Ayrıca Edirne’nin tarihi zenginliklerinden biri olan kervansaraylarda görülmeli… Otel olarak kullanılan Rüstempaşa Kervansarayı, Ekmekçioğlu Ahmet Paşa Kervansarayı’na gitmenizi öneririz.
Selimiye Camii arkasında bulunan Etnopgrafya Müzesi, yine Selimiye Camii’nin bahçesinde bulunan İslam Eserleri Müzesi ve II. Bayezid Külliyesi’nde bulunan Türk Psikiyatri tarihi müzesi kesinlikle görülmesi gerek müzeler…
Yapmadan dönme!
Edirne Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi, Sağlık Müzesi, Balkan Savaşı Müzesi ve Karaağaç’ı görmeden,
Selimiye Camii, Eski Camii, Üç Şerefeli Camii,Ali Paşa Kapalı Çarşısı ve II.Bayezit Külliyesini gezmeden,
Meriç kenarında yemek yemeden ve Edirne’nin meşhur ciğer tavasını tatmadan,
Badem ezmesi, deva-i misk şekeri, mis sabunu ve beyaz peynir almadan,
Her yıl Haziran ayı son haftasında düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kültür Etkinliklerinde Edirne’de bulunmadan...