The Others21 yıldır kafa hiç değişmemiş

21 yıldır kafa hiç değişmemiş

16.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

21 yıldır kafa hiç değişmemiş

21 yıldır kafa hiç değişmemiş


Ağca’yı cezaevinden kaçtıktan sonra İran’a kaçıran Timur Selçuk, kendisiyle gurur duyuyor, “Aynı şeyi yine yaparım" diyor


Abdi İpekçi’yi öldürmekten mahkum olan Mehmet Ali Ağca’nın Maltepe Askeri Cezaevi’nden firarından sonra İran’a kaçmasını sağlayan ülkücü Timur Selçuk, 21 yıl sonra “Toprağımız tehdit altında olduğu sürece, değil Ağca, binlerce arkadaşımıza, ‘ülkücüyüm’ dedikleri an yine aynı iyiliği yaparım. Bundan da gurur duyarım" dedi.
Selçuk, “ülkücü işadamı" olarak, sorularımızı yanıtladı:

Ağca döndü, ne hissediyorsunuz?
Selçuk: Toprağına hoşgelmiş. Ben kaçırdım, ama cezamı da aldım. Üç yıl bu suçtan içeride yattım. O zaman “Bunu kim gönderdi? Seni nasıl buldu?" diye sordular. Ben de “Direkt bir alakası olduğunu zannetmiyorum, kaçan bir insanın beni nasıl bulduğunu bilemem" dedim.

Ama biliyordunuz...
Aslında evet. Rahmetli Abdullah Çatlı cezaevinden kaçtıktan sonra Ağca’ya, “Doğu’ya gidersen şunu, bunu bul" diye telkinde bulunmuş.

Organize bir iş diyebilir miyiz?
Bir şeyi aylar öncesinden organize edip suç işleyen birisi değilim. Erzurum Ziraat Fakültesi son sınıf öğrencisi ve dernek başkanıydım. 1979 sonları, sanırım Kasım’dı. Kantinde oturuyordum. Biri gelip, “Misafirler var, seninle görüşmek istiyorlar" dedi. Arabanın içerisine bindim, bir baktım Ağca.

Arabada başka kimler vardı?
Tanımıyordum, mahkemede tarif ettim. Önemli kişiler değildi. Ağca çok sakindi.

Siz de soğukkanlı olmalısınız ki, kaçırmayı göze aldınız...
Benim soğukkanlı oluşum misafirperverliğimden. Doğulularda dava arkadaşlığını aşan bir misafirperverlik vardır. Cezaevinden kaçmış, gelmiş. “Defol git" diyemezsin. Gelmiş, mecbursun yardımcı olacaksın. Bu iş için bir İranlı ayarladım.

İranlı kimdi?
“Neden İranlı?" diyelim. O zamanlar Iğdır’a akrabaları nedeniyle gelip giden bazı İranlılar’dan hem Şah yönetimine, hem Humeyni rejimine karşı olanlarla irtibat kuruyorduk. Hala da bu ilişki var, Türkiye’nin huzuru için. Biz Iğdır’a gittik. İranlı da Iğdır’a gelmişti. Ağca’yı birkaç gün Iğdır’da misafir ettik. Fazla insan tanımak istemiyordu. Biz de mümkün olduğunca kimsenin onu görmesine izin vermedik. Geldiğinde birkaç kimliği, pasaportu falan vardı.

Sınıra nasıl gittiniz?
Sınırda daha önce özenli bir araştırma yaptık. Zaten İran’da otorite boşluğu vardı. Bundan faydalanıp geçti. Türkiye’de de sınır güvenliği mumtazam değildi. Şimdi bile değil ya. Akşamdı. Doğu’da karanlık çöktü mü o işler kolaylaşır. Ben sınıra yakın bir yere kadar götürdüm. İranlı onu bir iki saat sonra geçirmiş. 5.5 ay İran’a gidip gelenlerle selam gönderdik. İşin garip tarafı, bu 5.5 ay sonra İran’dan tekrar “bunalmış" döndü. Üç saat sonra Ankara’ya hareket etti. 12 Eylül’de tutuklandık, içerde beş ay geçmişti ki Papa’yı vurduğunu duyduk. Hatta bir ara Mesih olduğunu da söylemiş. Çok tuhafıma gitti.

Yine yapar mısınız?
Toprağımız, milli değerlerimiz tehdit altında olduğu sürece, milliyetçi, vatanını, milletini seven birisi olarak Ağca’lara yine yardımcı olurum.

Ülkeyi tehdit eden İpekçi mi oluyor?
O beni ilgilendirmez, tanımam, bilmem. İpekçi’yi değil, bir hamalı da vursaydı ben yine onları tanımam. Bana sığınan, misafir olarak gelen, hele hele, “Ben ülkücüyüm, milliyetçiyim" diyebildiğimiz herkese kapım açıktır. Bunu da göğsümü gere gere söylüyorum.

Yani pişman değilsiniz?
Aksine şeref, gurur duyuyorum. Eğer ülkemiz o duruma bir daha gelirse Ağca değil, binlerce arkadaşıma yine o iyiliği yaparım, evimde saklar, yedir içiririm. Hapis bile yatarım. Fakat anlaşılan o ki bazı hizmetlerimiz de kanunlara tersmiş, ne yapalım. Bu da Türkiye’nin kaderi. Oysa ben, biz haklıydık.

Nasıl bir haklılık bu?
O şartlara bizi getirenler, bize göre yabancı güçlerdi. Allah rahmet eylesin, İpekçi’nin öldürülmesinden zevk alan biri değilim. Öcalan’ı da öldürseler yine zevk almam. Ama maalesef dünyanın şartlarını düşüneceğiz. Kendimizi savunacağız. Ben bugün Ermenistan, Suriye, ABD ile hatta Rusya’yla barış içinde yaşamak istiyorum.

Ülkücü arkadaşlarınız şimdi ne yapıyor?
Kimi öldü, kimi sakat kaldı, kimi haksızlığa uğradı. Ama inanın sağcımız da, solcumuz da hep bu ülke için çalıştık. Şimdi hep beraber AB kapısına doğru yürüyoruz.

Şimdi DYP’li bir işadamı
Cezaevinden firar eden Ağca’nın 1979 Kasım ayı sonlarında İran’a kaçışını, o dönemde Erzurum’da ünlü bir ülkücü olan Timur Selçuk organize etti. Ağca’yı İran’a kaçırdığı gerekçesiyle 1980’de girdiği cezaevinden 1983’de çıktı. Ülkücü hareket içerisinde tekrar yerini alınca dört ayrı suçtan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıktı. 1984 - 1994 arasını firarda geçirdi. Tansu Çiller’in genel başkanlığı döneminde DYP’li olarak siyaset sahnesine çıktı. 1996’da DYP Iğdır İl Başkanlığı’na seçildi. 1999 seçimlerinde Iğdır’dan milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. Adaylığa soyunduğu sırada Iğdır’da cinayet suçundan yargılandı, beraat etti. Halen “işadamı" olarak faaliyet gösteriyor.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler