The Others Aile baskısıyla 910 gün hapis yatacak

Aile baskısıyla 910 gün hapis yatacak

11.01.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aile baskısıyla 910 gün hapis yatacak

Aile baskısıyla 910 gün hapis yatacak


Kelkit köyünde 22 yaşında genç gelin Hilal, misafir kızı taciz eden dedeyi görür. İfade verirince, aile döver, evden atılır. İfadesini değiştirir. Bu kez de yalancı tanıklıktan hapse girer. Dede altı ay, Hilal 2.5 yıla mahkum olur


       Gümüşhane Kelkit'te o gün bir tören varmış. Olağan bir tören. Her şey usulüne, sırasına göre tıkır tıkır işliyormuş.
       Olağan şeyler sürüp giderken Kaymakam Mustafa Çiçek'in gözü aniden olağanüstü bir duruma takılmış.
       Jandarmalar, genç bir kadını götürüyormuş.
       Durum olağandışıymış. Çünkü:
       - Kelkit'te suç oranı çok düşükmüş. Hele hele bir kadının suç işlediği neredeyse görülmemiş bir şeymiş.
       - Diyelim ki suç işleyen biri var. Kelkitliler jandarmalar suçluyu götürürken mutlaka yüzlerini duvara dönerlermiş. Ama o gün kimse olduğu yerden kıpırdamamış.
       Kaymakam, kadının kim olduğunu ve neden götürüldüğünü merak edip sormuş.
       Çevresindekiler anlatmış.
       Küçük hikaye, büyük büyük hikayeler doğurmuş.

Köy yeri ve samanlık

       Kadının adı Hilal Keskin. Örenbel Köyü'nde doğmuş, büyümüş, evlenmiş, kocası askere gitmiş. Kadın 22 yaşına gelmiş. Kocası askerdeyken, kocasının dedesi Ömer Keskin ve diğer akrabalarla aynı evde yaşıyormuş. Bir gün 15'inden küçük uzaktan akraba, komşu kızı evlerine ziyarete gelmiş. Her köyde olduğu gibi orada da bir samanlık varmış. Bir iş için samanlığa giren Hilal, dedeyi donu inik vaziyette kızın üzerinde görmüş. Tacizci dede, hemen donları toparlayıp fermuarı çektiği gibi samanlıktan sıvışmış. Kız çocuğu ağlamış: "Abla, sen gelmeseydin bana tecavüz edecekti!"
       Kız çocuğunun ailesi dedeyi mahkemeye vermiş. Mahkeme Hilal'i tanık olarak çağırmış. Hilal ne gördüyse anlatmış.
       Hilal ne bilsin? Meğer köy yerinde öyle ne gördüysen anlatmak olmazmış. Kocasının halaları onu dövmüş, sövmüş, evden atmış. Sonunda saçından sürükledikleri gibi sil baştan ifade vermeye götürmüşler.
       Hilal görüp anlattığı her şeyi inkar edip ifadesini değiştirmiş.
       Fakat aleyhinde başka başka deliller de olduğu için dede suçlu bulunup cezaevini boylamış.
       Tabii Hilal de.
       Suçu: Yalancı tanıklık yapmak.
       Cezası: 2 yıl, 6 ay hapis.
       Adı: Aslında köy yerinde Hilal'in adı falan yokmuş.

Korkusuz kaymakam

       Kaymakam, hiç tanımadığı kadının hikayesine üzülüyor. İnsan hakları kuruluşlarına, milletvekillerine ve Milliyet yazarlarından Melih Aşık'a fakslar çekiyor. "Gerekirse ben gidip dava açacağım. Yazık bu kadına" diyor. Kelkit'in genç Kaymakamı'nın isyanı Melih Aşık'ın köşesinde ses getirince Türkiye'nin dört tarafından avukutlar "Biz bu davayı ücretsiz olarak üstleniriz" diye arıyor.
       Şimdi avukatlar hazırlık aşamasında. Kaymakam Kelkit'te. Kaymakam'ın telefonları durmaksızın çalmakta. Televizyoncular, gazeteciler telefonları yormakta. Kaymakam, durumdan hoşnut görünmüyor.
       - Siz bir kaymakamsınız. Tepki almaktan korkmuyor musunuz?
       - Bunları ben kendi adımı duyurmak için yapmadım. Ortada bir yalancı tanıklık ve yasalar var. Dolayısıyla mahkemenin verdiği karar tabii ki doğru. Ama ben kadının mağduriyetine üzülüyorum. Yanlış anlaşılmaktan da korkuyorum.
       Kaymakam hikaye ile ilgili ayrıntı vermeye, kendisiyle ilgili konuşmaya yanaşmıyor, fotoğraf çektirmiyor.
       Kaymakam yalnızca kadının durumuna üzülüyor. Samimi görünüyor.
       Ancak ertesi gün Kaymakam hakkında soruşturma açılıyor!

O şimdi cezaevinde

       Gümüşhane E Tipi Cezaevi'nde o gün açık görüş, Hilal ile aramızda beton bir masa var. Onun bulunduğu taraf koğuşa, bizim bulunduğumuz taraf karlı dağlara açılıyor. Bizi gören Hilal'in ödü patlıyor:
       - Kocamdan da izin aldınız mı?
       - Aldık.
       Derin bir nefes alıyor. Başı eğik, gözleri hep yerlerde dolaşıyor. Laflar, ağzından kerpetenle sökülüyor.
       - Bebeğin nasıl?
       - Kafasını hep betonlara çarpıyor. Tutamıyorum.
       Hilal'in altı kardeşi var. Fakat oğlunu onlara bırakmak istememiş. 11 aylık Enez'e cezaevinde annelik yapmaya çalışıyor.
       Ne olup bittiğini, başına gelenleri anlayamamış. "Yalancı tanıklık" nedir bilmezmiş. Neden cezaevinde olduğunu yeni yeni kavrıyor.
       - Burada sadece düşünüyorum.
       - Ne düşünüyorsun?
       - Dışarıyı...
       Dedenin altı ay sonra cezası bitiyor. Hilal ve dolayısıyla Enez'in daha iki buçuk yılı var.
       Hilal'in kocası Hamit, cebinde evlilik cüzdanı cezaevinin etrafında dört dönüyor:
       - Her şey ben askerdeyken olmuş. Yoksa ben akrabalarımın Hilal'e baskı yapmasına izin vermezdim.
       Hilal'in ağabeyi Beyler Karaca:
       - Mahkemenin kararı Allah için doğru. Hilal'i ikinci ifade için döve döve götürdüler.
       Trabzon'dan Hilal'in köyüne ulaşmak için Zigana'yı ve Köse Dağları'nı (Gümüşhane) aşmak gerekiyor. Yollar karlı, buzlu ve zorlu. Birkaç saatlik yol kış günlerinde 12 saate çıkıyor. Karlara en sağlam zincirler dayanmıyor.
       Enez, kafasını betonlara vura vura büyüyor.
       Hiçbir zaman kendi iradesiyle seçme, karar verme şansı olmamış Hilal, neden cezaevinde olduğunu tam da kavrayamamış halde dağların ötesinin hayalini kuruyor.
       Kocası Hamit, şaşkın ne yapacağını bilmiyor.
       İyi niyetli, köydeki kadının adaletine dikkat çekmek isteyen kaymakam hakkında soruşturma açılıyor.
       Mahkemenin kararı doğru görünüyor. Zaten kimse de itiraz etmiyor.
       Zigana Dağı, Hilal'in durumunun yanında çok daha aşılır, çok daha geçilir duruyor.