The Others Aldatan erkekler

Aldatan erkekler

07.07.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aldatan erkekler

Aldatan erkekler


Onlar için bir ihtiyaç!..


Duygu Asena


Aldatma çok büyük boyutlu bir sözcük. Tümüyle ele alsak sayfalar yetmez. Biz bir tek boyutunu gündeme getirelim istedik. "Evli çiftlerin eşleri dışında başka birileriyle beraber olma" durumlarını birazcık kurcaladık. Bir de baktık ki konu erkeklerde odaklandı. Onlar daha mı çok aldatıyorlar gerçekten yoksa aldatma'yı kendilerinde hak mı görüyorlar ya da onlar aldattıkları zaman kimse ahlaksız yaftasını yapıştırmıyor ondan mı? Neyse... Yazımızı "erkeklerin karılarını aldatmaları" diye sınırladık. Bu, kadınlar aldatmıyor dediğimiz anlamına gelmesin. Onlar da aldatıyor ve aldatırken son derece organize ve dikkatli davranıyor, hiç açık vermiyorlar... Erkeklerden farklı olarak da hem yapıyorlar hem kendilerini suçluyorlar... Bir başka yazımızda kadın aldatmasına da değineceğiz elbette.
Yazımın başında hemen belirteyim ki, erkekler sözcüğü topyekün erkekleri bağlamıyor. Bu yüzden aldatma konusunda farklı düşünenler, "erkekler diyerek hepimizi kastetmişsiniz" diyerek lütfen telefonlara, e-mail'lere sarılmasınlar... Bazı erkeklerden söz ediyoruz burada...

Kadının boynuzu yok

Aldatmayı çok sayıda erkek ve kadınla konuştum. Takdir edersiniz ki isimlerini vermek istemediler.
Kimilerine göre "aldatma" basit bir yalan... İçerdiği cinsellik ise erkekler söz konusu olduğunda fazladan bir önem içermiyor. Çünkü onlara göre erkeklerin doğasında çok eşlilik var... Gizli yapılan şeyler de farklı bir heyecan olduğuna göre son derece önemsiz bir şey. Yani erkekler haklı oldukları bir eylem yapıyorlar ama bunu basit yalanlarla gizliyorlar.
Aldatma konusunun içerdiği cinsellik kadınlar için ise son derece önemli. Erkekler, kadınların bir başka erkekle olmasını "büyük bir ahlaksızlık" diye nitelendiriyorlar. Onlara göre, kadın erkeği bu küçücük yalanları için affetmeli ama hiçbir erkek karısının kendisini aldatmasını affetmemeli. Çünkü kadınların doğasında çok eşlilik ya da heyecan arama isteği bulunmadığından bu ciddi bir ahlaksızlık ve ahlaksız bir kadınla birlikte olunamaz...
Böyle bir durumda şu ünlü "BOYNUZ" meselesi de yalnızca erkeklere özgü bir durum. Erkekler aldatılırsa çok zor durumda kalıyorlar, boynuzlu oluyorlar... Kadınlar ise burada avantajlı durumda... Kadınlar defalarca aldatılsa da boynuzları çıkmıyor. Çünkü bu doğal bir durum...
Neden erkeğin aldatması doğal bir ihtiyaç, bir keyif de kadının aldatması asla hoşgörülemeyecek kötü bir olay? Araştırmacı tıb insanları genellikle erkek olduğu için bu konu topluma böyle yansıtılmış olabilir mi? Yoksa erkek egemen toplumların çifte standartlı eğitim düzeyi tüm insanlığı bu duruma alıştırmış mı? Eğer gerçekten tek eşli evlilik sistemi doğaya aykırı bir durumsa bu, erkek için olduğu kadar kadın için de aykırı değil midir? Yeni bir heyecan, bir kaçamak zevkli şeylerse, kadın bunları niçin istemiyor olsun?
Acaba 40 yıl aynı yastıkta kocamak mecburiyeti yüzünden bu aldatmalar dünya durdukça hiç bitmeyecek mi?

İlacım sevgilimdi

42 yaşındaki 18 yıllık evli, iki çocuk babası Mimar O.B. sürekli eşini aldatan ama onu seven bir erkek... İçtenlikle neden aldattığını anlatıyor.
"Evliliğimin ilk oniki yılı "pırıl pırıl" geçti diyebilirim. İlan edilmemiş aşklar çerçevesinde küçük flörtlerim oldu. Ama o kadar... Eşim dışında hiç bir kadınla birlikte olmadım. Her güzel şeyi eşimle paylaşmassam sanki onu "aldatmış" gibi hissederdim kendimi.
İlk çocuğumuzun doğumundan sonra cinsel yaşamamız ivme kaybetmeye başladı. Periyodu azaldı, kalitesi düştü. Giderek cinsel performansımın düştüğünü görüyordum. Ama bunları da fazla kafama takmıyordum. Zaten karımın gözünde sıradan bir erkektim.
Bir gün kendimden 15 yaş küçük üniversite öğrencisi bir kızla tanıştım. Eşimle gittiğim tatilden yalnız dönüyordum. Otobüsle yaptığımız uzun gece yolculuğu sırasında bol bol sohbet ettik. Söylediğim her şey onun ilgisini çekiyordu. İstanbul'a geldiğimizde telefonlar alındı. Bir gece Beyoğlu'nda karşılaştık. Bir kafede iki duble içkiyle başlayan sohbet, geceyarısı meyhane kapanana kadar sürdü. Pekçok kere görüştük. Sonunda birlikte olduk. İlk gece tam anlamıyla felaketti. Çok kötüydüm. Ama o bunu hiç dert etmedi. Üç gün sonra birlikte olduğumuzda bu kez hiç olmadığım kadar iyiydim. İlişkimiz baş döndürücü bir tempoda gelişti. Ona aşık olmam için her türlü enstrümana sahipti. Sevgi doluydu, her fırsatta da bunu belirtiyordu. Gençliğimde lisanslı olarak spor yapmış, daha sonra da spordan hiç kopmamıştım. Karım için son derece olağan görünen bedenim sevgilim için olağanüstüydü:

Ne kadar kaslı vücudun var?

Eşimle sadece "tek sefer" sevişirken, sevgilimle her seferinde kendi rekorlarımı kırıyordum. Bir gece on kez sevişince, bana "sen ilaç mı kullanıyorsun?" diye sordu. İlacım sevgilimdi!
Onunla geçirdiğim üç yıl sonunda kendimi yeniden tanımıştım. Tarifsiz güzellikler yaşamıştık. Birlikte seyahatlere bile gittik.
Bunları eşime "kötülük" olsun diye yapmamıştım. Tabiiki yaşadıklarımı karımla paylaşmadım. Onu üzmek istemiyordum.
Sevgilimle "bu işin sonu nereye varır?" sorusunun yanıtını bulamadığımız için ayrıldık. Şimdi dostluğumuz sürüyor. Ama artık birlikte olmuyoruz.
Ayrıldığımızda "bombok" olduğumu itiraf etmeliyim.
Eğer bir ilişki yaşayacaksam mutlaka aşk olmalı! Burada anahtar sözcük: İhanet... Ya yılların yorgunluğuyla "diyet yemek" haline gelmiş evliliğine ihanet edeceksin, ya da yukarıda anlattığım her anı bir dantel işlenmiş aşka...
Aşka ihanet etmek daha zalim bir tavır gibi geliyor bana!"

Evlenecekseniz neden ayrılasınız

O.B herşeyi çok güzel açıkladı ama, dışarıda bu kadar hoş şeyler yaşadığı halde niçin evliliğini sürdürdüğünü pek anlayamıyorum...
"Evlilik, sadece eşle sınırlı değil. Çocuklarınız var, kendi iradeleri dışında sizin aranıza katılmışlar. Hele de çocuklar küçükse... Ayrıca evli olmanız, evlilik dışı aşka da engel olmuyorsa, ayrılmayı düşünmüyorsunuz. Bir başka neden de sevgili, bir süre sonra "ikinci kadın" olmaktan bunalıyor. Evlenmek istiyor. Oysa "ikinci kadın" fiilen birinci kadındır. Onunla birlikteyken zaman sınırlı olduğu için, kalite öne çıkıyor. Güzel oteller, şık restoranlar, keşfedilmemiş doğal güzellikler... Eğer yeniden evlenecekseniz niye ayrılıyorsunuz ki?

‘Tüm kadınlar düşmanım olmuştu’

Kadın ne kadar güzel bir birliktelik içinde olursa olsun, aldatılma korkusu yaşıyor. Bu da ilişkiyi kötü etkiliyor. Ayşegül Sönmez aldatılma korkusu yaşayan Meltem'le görüştü...

"Hep korkuyordum. Önce aldatılmaktan sonra terk edilmekten. Aynı iş yerinde çalışıyorduk. Beni seviyordu. Benimle evlenmek, bir bebeğimiz olsun istiyordu. Ama ben hep korkuyordum. Benim dışımdaki tüm kadınlar düşmanım gibi olmuştu. Benden güzel olanlara dayanamıyordum. Benden bakımlı, benden boylu benden alımlı ne kadar çok kız vardı... Rüyalarımda sevgilim hep beni aldatıyordu. Bir de o kızı düşünüyordum. O kız ben ne giyemiyorsam giyiyor, ben ne kadar esmersem o kadar açık tenli, ben kumralsam o sarışındı. Ve elleri, benim ellerim ne kadar manikürsüzse onunkiler o kadar düzgün her zaman ojeli ve bakımlıydı. Bir gece yine bu kızla boğuştuğum bir kabusumda bu kız ete kemiğe büründü; gerçekten tanıdığım işyerinde tam yan masamda çalışan kızın ta kendisine. Rüyamda sevgilim beni onunla aldatıyordu. O sabah uyandığımda bir daha hiçbirşey eskisi gibi olmadı. İşyerimde rahat davranamaz oldum. Kendimi hep o kızı gözetlerken yakalıyordum. Telefonda konuşan ellerine bakıyordum, kansız ve ojeli ve şişmemiş. Teni ne kadar duruydu, bembeyazdı. Ve saçlarında boya yoktu ama sarıydı. Onu o kadar kıskanıyor, o kadar senaryolar yazıp bunlara inanıyordum ki, çekilmez bir kadın oldum ve ayrıldık...

ALDATILDIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ

* Eve gelme saatlerinde ani değişmeler olursa
* Toplantıdayım dediğinde eve çok alkollü geliyorsa
* Birdenbire işleri arttıysa
* Sıkılıyorum, yalnız kalmak istiyorum demeye başlamışsa
* Giyim stilinde değişiklikler oluyorsa
* Nerede ve kimlerle olduğunu çok ayrıntılı biçimde anlatıyorsa
* İç çamaşırlarına özen göstermeye ve yenilemeye başlamışsa
* Cep telefonu eşin yanında hep kapalıysa
* Eve geç gelmeler çoğalırsa
* Sevişme arzusunda azalma varsa
* Eşini eleştirmeye başlamışsa
* Aşırı iltifat etmeye başlamışsa
* Durupdururken ve hiç adeti değilken hediyeler alıyorsa
* Aniden çiçek yolluyorsa
* Eşine karşı daha hoşgörülüyse
* Al çocukları tatile çık diyorsa
* Dalıp dalıp gidiyorsa
* Çok aşırı sinirli bir adam olduysa