Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Milliyet Gazetesi sahibi Aydın Doğan, "Sayın Tansu Çiller, Türk basınının tarafsızlık hakkını elinden almaya çalışıyor. İktidarı eline geçirince baskı uyguluyor, ama Türk basını asla köle olmayacaktır" dedi.
Aydın Doğan, Çiller'in açıklamaları üzerine cevap hakkını kullanmak için dün gece NTV'de Murat Birsel'in sunduğu "Gündemdekiler" programına canlı yayında katıldı. Çiller'in Milliyet'i kendisini Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbar edip, haber yapmakla suçladığını hatırlatan Doğan, şunları söyledi:
"Milliyet gibi Türk basınının köklü kuruluşlarından birinin böyle bir şey yapıp yapmayacağını Tansu Hanım'ın iyi bilmesi gerekir.
Bizim işimiz siyaset değil, gazetecilik yapmak ve halkı haberdar etmek. Ülkeyi halkın içinden seçilen siyasetçiler yönetir. Yayın kuruluşlarımız, tüm siyasi partilere aynı mesafededir.
Tansu Hanım'ın, bizim aleyhimize yaptığı seçim afişlerini, ilanlarını gazetelerimizde yayınlıyoruz. Bizim aleyhimizde mitinglerde söylediklerini yayın kuruluşlarımız haberlerinde veriyor. Biz hangisine müdahale edip, engel olmuşuz? Engel olsaydık, bunlar yayınlanır mıydı?
Tansu Hanım, bizim tarafsız olma hakkımızı elimizden almaya çalışıyor. Çünkü tarafsız, bağımsız medyayı içine sindiremiyor. Tarafsız, bağımsız olmasak, Tansu Hanımı kendi televizyonumuza `gel konuş' diye davet eder miyiz?
Kaldı ki, onun Öncü gazetesi ve BTV'si var. Buralarda çoğu mahkum olmuş, cezaevlerinde yatmış kişiler çalışıyor. Dolandırıcılıktan mahkum olmuş insanlar gazetecilik yapabilirler mi? Bunları tetikçi olarak kullanıyor.
Ben her zaman şunu söylüyorum: Bizim gazetelerimiz halkın gözü, kulağı olurlar. Ben Turgut (Özal) Bey'le de, Süleyman (Demirel) Bey'le de, Mesut (Yılmaz) Bey'le de mücadele ettim. Ama onların hiçbiri, özgür basını susturmak için tetikçi gazeteciler tutmadılar.
Özgür basın, siyasi partiler gibi, demokrasinin vazgecilmez unsurlarından biridir. Özgür basın olmadan demokrasi olmaz."
'Problemi nedir?'
"Tansu Hanımın bizimle problemi nedir" diye soran Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizimle problemi, Amerika'daki malvarlığını, Washington muhabirimizin bulup, haber yapmasından sonra başlamıştır. Eğer bir ülkenin başbakanı başka bir ülkeye gidip oradan mal almışsa, bu haberdir ve kimseye neden yazıyorsun denilemez.
Kuşadası'nda, yanında çalışan Suna Pelister adına bir çiftlik aldılar. Bir başka gazetemiz Hürriyet de bunun tapu kayıtlarını buldu ve yazdı. Bizi susturmak için her şeyi yaptı. Ama susturamadı.
Tansu Hanım 1995 seçimlerine giderken `Amerika'daki mallarımı satacağım. Getirip, şehit ailelerine yardım için kurulan Zübeyde Hanım Vakfı'na bağışlayacağım' dedi. Getirdi mi? Hayır. Bunlar elbette haberdir.
Biz medya ile uğraşmayın, diyoruz. Gazetelerimde, televizyonlarımda DYP ile ilgili hangi haber çıkarsa, ertesi gün Tansu Çiller'in televizyonu ve gazetesinde bizim aleyhimize hakaretler içeren yayınlar var. Ben Tansu Hanım hakkında açtığım davalarda para kazanmaktan bıktım.
Ben diyorum ki, Tansu Hanım gel, demokrasiyi içine sindir. Sen siyaset yap, medyayı yönlendirmeye kalkışma. Kaldı ki onun gazetesini de ben dağıtıyorum. Kartel olsam, senin gazeteni dağıtır mıyım?
Eğer siz bu ülkede tarafsız basın ve demokrasi istiyorsanız, evvela hür basın isteyin, besleme basın istemeyin. Besleme basın diktatörlükle yönetilen ülkelerde vardır. Bizim ülkemizde yoktur. Türk basını köle olamaz.
Ben 40 yıldır bu ülkede üretiyorum, kazanıyorum ve vergi veriyorum. Tansu Hanım'ın başbakanlığı döneminde her odamdan bir müfettiş çıktı. Baskı uyguladı. Ama ben yine kin gütmedim. Anladığım kadarıyla oy kaybetmesini, güvenilirliğini kaybetmesini, başkalarının üzerine yüklenerek çıkartmaya çalışıyor.
Şu anda bile gazetelerimde Tansu Hanım lehine yazı yazan yazarlarımız var. Benim bu arkadaslara hiçbir müdahalem yoktur. Gazete sahipleri, kalemi hür insanlara şunu şöyle, bunu böyle yaz demezler...
Kesinlikle buraya bir meydan okuma havasıyla çıkmadım, nefsi müdafaa için çıktım.
Son olarak Türk halkının gözüne bakarak diyorum ki, eğer Milliyet, Tansu Hanım'ın aleyhine haber yapmışsa, bu gazeteyi 60 milyonun önünde müfteri ilan edeceğim.
Yine diyorum ki, Tansu Hanım kendine çok güveniyorsa, yüreği yetiyorsa, istediği yer ve ortamda her türlü meseleyi alnı açık, başı dik tartışmaya, konuşmaya hazırım."