The OthersBarbie'lere ölüm!

Barbie'lere ölüm!

08.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Barbie'lere ölüm!

Barbielere ölüm
8 Kasım 1998
"Gremlinler"in yönetmeni Joe Dante'den yine benzer konuda bir film. "Küçük Askerler", çocukların tüm oyuncak fantezilerini yıkacağa benziyor... Büyüklerin de zevkle seyrettiği ve tamamının bilgisayar destekli animasyon olarak çekildiği "Oyuncak Hikayesi" (Toy Story) ne kadar masumsa "Küçük Askerler" (Small Soldiers) da o kadar edepsiz. "Oyuncak Hikayesi" içinde hiç insan gözükmemesine rağmen son derece insancıl mesajlar içeriyordu. "Küçük Askerler" ise oyuncakların başrolde olduğu ve adeta çocuklara yönelik bir aksiyon filmi.
Oyuncak üreticisi bir firma iki tip oyuncak asker üretir. Bunlardan biri kaybetmeye programlanmış, garip görünüşlü yaratık askerler, yani "Gorgonite"lerdir. Diğeri ise doğuştan savaşçı ve savaş delisi komandolar. Çılgın bir fikir ama bu oyuncaklara insan gibi düşünebilme yetenekleri kazandıracak X - 1000 adlı bir çip yerleştirilmiştir. Şirket bu özel savaşçı oyuncakları ABD'nin küçük bir kasabasında dener. Ohio'nun sakin bir kasabasındaki oyuncak mağazalarına dağıtılan askerlerin büyük savaşı da böylelikle başlar. Doğaları gereği birbirlerine düşman olan bu iki grup asker harekete geçer. Böylece ırkçı, beyaz Amerikan askerlerini temsil eden kalpsiz komandolarla, azınlıkta kalmış, koyu tenli ve en azından kendilerine bir şans verilmesini isteyen insansı yaratık oyuncaklar kıyasıya birbirlerine girerler. Bu büyük savaş tabii ki bu sakin kasabayı darmadağın eder. Ortaya çıkan vahşetten insanlar gibi Barbie bebekler de paylarını düşeni alırlar.
Daha ilk bakışta birbirleriyle savaşan bu oyuncakların bir şeyleri temsil ettiğini anlıyoruz. Beyazlardan oluşan eğitimli ve faşist sayılabilecek, öldürmeye programlanmış askerlerin, bastırılmış ve sindirilmeye çalışılan, garip görünüşlü yaratıklara duydukları öfkeyle etrafı darmadağın etmeleri tabii ki tesadüf değil. Anlatılmak istenen, oyuncakları seslendirecek oyuncuları seçerken bile kendisini gösteriyor. Komandoların şefini yine sert bir komutan izlenimini rol aldığı her filmde koruyan Tommy Lee Jones yaparken emrindeki adamları seslendirenler Ernest Borgnine, Jim Brown, George Kennedy ve Clint Walker "Kirli Düzine" (The Dirty Dozen) adlı II. Dünya Savaşı filminde Lee Marvin'in komutası altındaki "kirli askerleri" oynuyorlardı. Aslında bunun gibi birkaç özelliği gözönüne alırsak film, militarist bir yaklaşımla anti - militarist bir eleştiri yapmaya çalışıyor. Ama bunu öyle süslüyor ki kapılıp gidiyorsunuz.
Sahnelerin altına indiğiniz zaman filmin kötü adamları olan beyaz askerlerin ABD'nın Vietnam Savaşı'na neden balıklama atladığını gösterdiğini anlıyorsunuz. Gorgonite'ler ise "Amistad" gemisinden yeni çıkmış ve olmayan yurtlarına dönmeye çalışan zenciler gibiler. Tabii bunu beyazlar gibi vahşi olmakla gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu arada filmde yer alan insanların çoğu bu savaşın ortasında aciz kalırlar. Kasaba halkı bu minicik askerlerce bayağı zor duruma düşürülürler. Tabii ki güzel bir kıza aşık, ailesi sorunlu genç bir çocuk duruma el koyar.
Filmin bir eleştirisi de oyuncak olmaktan uzaklaşan ve giderek örnek alınan modellere benzetilen oyuncak bebeklerin pek de iyi olmadığını göstermek. Belli ki filmi yapanlar işin sadece mesaj kısmını düşünmemişler. "Terminator 2", "Predator", "Aliens" gibi filmlerin yaratık tasarımcılığını yapan Stan Winston'ın oldukça titiz ve sabırlı olduğu her halinden belli olan çalışması, oyuncakları gerçek karakterler gibi "hareketli" görmemizi sağlıyor. Yönetmen Joe Dante önceki filmlerinden "Gremlinler" ve "İçimde Biri Var" (Innerspace) filmlerinde yaptığı gibi anlattığı birden ortaya çıkan kaos temasını çok eğlenceli ve hızlı bir anlatımla gerçekleştirmiş. Öncelikli hedef çocuklar. Ancak özellikle de ABD'deki eleştirilerde filmin bir sahnesi çok tartışılmıştı. Zıvanadan çıkmış askerler başroldeki esas kızın (Kirsten Dunst) evindeki güzel bebeklere saldırırlar. Bu bebeklerin adlarına açıkça "Barbie" denmiyor filmde. Ama kastedilenin o olduğunu herkes biliyor.
Bu bebeklerle biraz eğlenen askerler kendilerinde olan çiplerden bu bebeklere de takarak onları da savaşın içine katarlar. Böylece savaş sırasında çim biçme makinesinde doğranan Barbie bebeklere de rastlarız. Özellikle bu tip bebekleri olan kız çocukların ve şiddet filmleriyle büyüyen erkek çocukların bu tip sahnelerden kötü etkileneceklerini dış basında birçok yazar belirtmişti. Gel gelelim filmin en eğlenceli sahneleri de bunlar.
Sonuçta "Küçük Askerler"in birçok eleştiri yaptığını söylemek mümkün. Askerlik kurumuna, oyuncak sanayiine, Amerikan halkının tutucu fikirlerine yaptığı eleştirilerle boş geçilmeyecek bir film olduğunu gösteriyor. Ama bunu yaparken içerdiği abartılı teknik şov ve bazen kendisini gösteren faşist yaklaşım filme biraz zarar veriyor. Bu arada film Amerika'da PG - 13 derecelendirilmesiyle gösteriliyor. Yani 13 yaşın altındaki çocuklar, filmi ebeveynlerinin eşliğinde seyredebiliyorlar.

e - mail:burakgoral@superonline.com
Barbielere ölüm
Uma Thurman

Gerçek Adı: Uma Karuna Thurman
Doğum Tarihi: 29 Nisan 1970
Doğum Yeri: Boston, Massachusetts, USA.

Geçtiğimiz aylarda oyuncu Ethan Hawke ile olan evliliğinden bir kız çocuğu sahibi olan Uma Thurman oyuncu olmadan önce fotomodeldi. 1990 yılında ünlü oyuncu Gary Oldman'la yaptığı evlilik 1992'de bitince kendisini sinemaya veren Thurman, özellikle de "Ucuz Roman"daki (Pulp Fiction) rolünden sonra beyazperdenin en çok takip edilen kadın oyuncularından biri oldu. Thurman'ı bu hafta bir klasiğin sinemaya yeni uyarlaması olan "Sefiller"de seyrediyoruz.

Filmografisi
Kiss Daddy Goodnight (1987)
Johnny Be Good (1988)
Dangerous Liaisons / Tehlikeli İlişkiler (1988)
The Adventures of Baron Munchausen / Baron'un Maceraları (1989)
Where the Heart Is (1990)
Henry & June (1990)
Robin Hood (1991)
Jennifer Eight (1992)
Final Analysis (1992)
Even Cowgirls Get The Blues (1993)
Mad Dog and Glory (1993)
Pulp Fiction / Ucuz Roman (1994)
A Month By The Lake / Gölde Bir Ay (1995)
Duke of Groove (1995)
Beautiful Girls / Güzel Kızlar (1996)
The Truth About Cats & Dogs / Gözler ve Sözler (1996
Gattaca (1997)
Batman & Robin / Batman ve Robin (1997)
Les Misérables / Sefiller (1998)
The Avengers / Tatlı Sert (1998)
Celebrity (Woody Allen'in son filmi) 1998

Victor Hugo'nun ölümsüz eseri "Sefiller" yıllardır çekiciliğini kaybetmemiş bir roman. Birçok defa sinemaya uyarlanmıştı. Hatta birçok eski Türk filminin de iskeletini bu kitap oluşturmakta.Yönetmen Billie August bu kez "Sefiller"i iyi bir oyuncu kadrosuyla ve hayli parlak bir anlatımla sunmuş seyircilerin önüne. Bir somun ekmek çaldığı için haddinden fazla cezaya mahkum olan (20 yıl) Jean Valjean'ın değişen kaderi karşısında verdiği mücadele daha önce en az 21 kez sinemaya taşınmıştı.Jean Valjean tam da vali olacağı ve tüm kaderinin değişeceği sırada hırsızlık suçuyla tutuklanır ve 20 yıl hapse mahkum olur. Bir süre sonra iyi halden dışarı çıkan Valjean yaşadığı kasabanın en yoksul ama en güzel kızı Fantine'e de aşıktır. Ancak Fantine'in sağlığı bir süre sonra bozulur. Fantine'in ölümünün ardından onun kızı olan Cosette'i koruması altına alan Valjean bu arada devamlı kendisini takip eden saplantılı polis şefi Javert'le uğraşmak zorundadır. Sonunda her şey 1832 Temmuz devrimi sırasında Seine nehri kıyısında karşı karşıya gelen Valjean ve Javert'in ölümcül düellosuyla son bulur. August, oyuncu seçiminde bir hayli seçici davranmış. Liam Neeson'ın star olabilecek bir görünüşü olmasa da oyunculuğunu kimse tartışmıyor. Bu sebeple Neeson'ın Jean Valjean'ı yorumlayışında bir terslik yok. Fantine'i oynayan Uma Thurman rolü gereği hastalıklı bir yüzle karşımıza çıksa da artık giderek daha iyi bir oyuncu olduğunu kanıtlamak peşinde. Saplantılı ve romanı okurken nefret duygularını uyandıran Javert adlı sevimsiz polisi canlandıran Geoffrey Rush da üzerine düşeni iyi yapmış ki, biz kendisinden nefret ediyoruz. Bu arada daha önce "Romeo & Juliet"de Leonardo Di Caprio'nun karşısında Juliet'i oynayan Claire Danes'in yüzünde taşıdığı o aptal ve sevimsiz ifadeye rağmen nasıl hala filmlerde rol bulduğunu merak ediyorum.
"Sefiller" daha önce o kadar çok seyredildi ki, yeniden seyretmek için haliyle değişik bir şeyler içermesini beklersiniz. Oysa karşınıza çıkan tek değişiklik usta oyuncular (Claire Danes hariç). Daha önce "Sefiller"in herhangi bir uyarlamasını görmeyenler içinse kaçırılmaz bir fırsat...