The Others Dankert: Söz değil, icraat istiyoruz

Dankert: Söz değil, icraat istiyoruz

14.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dankert: Söz değil, icraat istiyoruz

Dankert: Söz değil, icraat istiyoruz

       "İNSAN Hakları ve İşkence Müzesi"nin açılışına katılmak için İzmir'e gelen Türkiye - Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Hollandalı Parlamenter Pieter Dankert, Türkiye'de insan haklarının durumuna ilişkin görüşlerini Milliyet'e değerlendirdi.
       Böyle bir müzenin açılmış olmasını üzülecek bir olay olarak nitelendiren Pieter Dankert, "Ama yine de Türkiye'nin bu alandaki sorunlarını göstermesi açısından son derece de yararlı bir olay" dedi.
       DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in 1994 yılında kendilerine Gümrük Birliği görüşmeleri sırasında insan haklarıyla ilgili pek çok söz verdiğini hatırlatan Dankert, şöyle konuştu:
       "Türkiye'de herkes sürekli düşünce özgürlüğü ve demokrasiden sözediyor. Çiller - Baykal döneminden bu yana yeterince söz aldık. Artık söz değil uygulama görmek istiyoruz. Bunun için ilk görev hükümetin ve parlamentonun. Çünkü Türkiye bir dizi uluslararası antlaşmaya imza attı. İnsan haklarına saygılı olmaya söz verdi. Ama aktif bir sivil toplum hareketi olmazsa durum değişmez. Biz Avrupa olarak sivil toplum hareketini destekliyoruz. İzmir Barosu'nun da bu konudaki çalışmalarını destekliyoruz. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesiyle ilgili yasa değişikliği sözü verdiler ama bu kez de 312'yi getirdiler."
       1970'li yıllardan bu yana Türkiye'deki siyasi gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Dankert, "O yıllarda Avrupa'dan siyasi iltica isteyen iki Türk vardı. Haklarında 180 yıl hapis isteniyordu. Şimdi ise aynı suçdan yargılansalar 10 yıl istenecek. Görüldüğü gibi bir ilerleme var ama yeterli değil. Biz ancak İnsan Hakları'nda Avrupa standartlarına ulaşmış bir Türkiye'yi aramızda görmek isteriz" dedi.
       Akın Birdal'a yapılan suikastle ilgili soruları da cevaplandıran Pieter Dankert, bu suikastin aşırı sağcı milliyetçi unsurlar ile devlet destekli bazı kişilerin ortak hareketi gibi gözüktüğünü belirterek, devletin böyle bir şey düşünebilmesini "korkunç ve çok tehlikeli" olarak nitelendirdi.