Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Türk Sosyal Bilimler Derneği (TSBD) ve Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı tarafından düzenlenen "Bilanço 1923 - 98: Türkiye Cumhuriyeti'nin 75 Yılına Toplu Bakış" başlıklı uluslararası kongreye sunulan ilginç bildirilerden biri, kadın araştırmalarıyla tanınan Boğaziçi Ü.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yeşim Arat'ın TESEV'in desteğiyle gerçekleştirdiği "Refah Partisi Hanım Komisyonları" adlı çalışmasıydı. RP'nin Nisan 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonraki dönemde, eskiden "Hanım Komisyonları"nda aktif olarak çalışanlarla yapılan derinlemesine mülakatlara dayalı araştırmanın önraporundan bir özeti dikkatinize getiriyoruz.
Refah Partisi Hanım Komisyonları üzerlerine çok şey söylenmiş, basına sık yansımış, fakat sosyal bilimcilerce araştırılmamış bir kadın örgütü. Kadınlar, Cumhuriyet tarihinde benzerine rastlanmayan bir biçimde RP Hanım komisyonları çatısı altında toplanmış, diğer kadınları partiye oy vermeye, parti için daha aktif bir biçimde çalışmaya ikna etmişlerdir. Altı yıl gibi bir zaman içinde RP'nin 1 milyon kadar kadın üyesi olmuştur.
RP'li kadınlar Hanım Komisyonları çerçevesinde, geleneksel değerler, dayanışma ve toplumsallaşma kalıplarını kullanarak, alternatif bir siyasallaşma modeli kurgulamış, alternatif bir toplum modeli yaratmaya çalışmışlardır. Bir grup orta sınıf ve özellikle kente yeni göç etmiş kadınlar, bu geleneksel - dayanışmacı değerler sistemi içinde siyasallaştırılmışlardır. Bu süreç, geleneksel değerleri ve dayanışma biçimlerini toplumsal alandan siyasal alana taşıyarak kadınları RP çevresinde seferber etmiştir. Böylece geleneksel yapı ve değerler, geleneksel işlevleri dışında bir siyasallaşma sürecine hizmet etmiş, kadınların kendilerine yeni güç kaynakları yaratacak, yeni kimlikler aramalarına yardımcı olmuştur.
RP, CHP ve ANAP gibi partilerin aksine programında kadınlara özel bir yer ayırmış değildi. Parti programında aileye ayrılan bölümde bile kadınlara değinilmemişti. kadınları önemseme gereği 1987 seçimlerinden sonra gündeme geldi. RP İstanbul İl Başkanı Tayyip Erdoğan kadınların partide örgütlendirilip kadın seçmenleri seferber etmeleri gereğini savunanların başında geliyordu. Muhafazakar muhalefet kadınların evleri dışında parti için çalışmalarının teşvik edilmesine karşı idi. 1989 yılından itibaren, parti içi muhalefete rağmen, parti çevrelerine yakın eşler, kardeşler, dostlar, ahbaplar, hanım komisyonlarının kurulması amacıyla eğitilmeye başlandı.
Anayasa partileri kadın kolları kurmaktan alakoyduğu için, eksiklik partinin Halkla İlişkiler birimine bağlı bir kadın komisyonu kurularak giderilecekti. Komisyonun adı Kadınlar değil Hanımlar Komisyonu olacaktı. Kadınlar "kadın" olarak değil, geleneksel toplumun kadınları belli toplumsal roller içinde algıladığı biçimde "hanım" olarak kabul edilecekti. RP hanımlara değer veriyordu.
1996 sonunda RP Hanım Komisyonları 79 ilde örgütlenmelerini tamamlamıştı. İlçe, mahalle ve sandık düzeylerindeki örgütlenme devam ediyordu. 1997 Ağustos ayında hazırlanan İstanbul İli Hanımlar Komisyonu raporuna göre, 863 mahalle ve 18,125 sandık bulunan İstanbul'da 805 mahalle teşkilatlanmış; sandık düzeyinde de 1490 başmüşahit ve 2137 müşahit (gözlemci) görevlendirilmişti. İstanbul'da RP'ye kayıtlı üyelerin üçte birinden fazlasını kadınlar oluşturuyordu.
Farklı nedenler bireyleri siyasal katılıma yöneltebilir. Fikirler, değerler, idealler veya menfaat ilişkileri, kişileri siyasal alanda aktif bir rol oynamaya itebilir. Dini inanç ve kutsal değerlerin siyasal seferberliği sağlamada etkin bir
araç olduğu da bilinmektedir. Hanım komisyonları üyeleri çalışmalarını "Allah rızası için" yaptıklarını ısrarla vurguluyorlardı. İlginç olan "Allah rızası için" yapılan özverili çalışma kadınları somut bir şekilde tatmin ediyordu. RP'li hanımlar siyasi deneyimlerinden büyük bir mutlulukla bahsediyorlardı.
Lise mezunu M.H. parti çalışmasının kendisini eğittiğini söylüyordu. Değişik insanlarla tanışmış, bir kimlik kazanmıştı. Ç.H. başını örttükten sonra kaybettiği statüyü partide kazandığını anlatıyordu: "Hep eksildim ben ve benim gibi pekçok hanım arkadaşım da eksildi bu toplumda başörtülü. Çoğu hep öyle kapalı bir yaşantıdan gelmiş, hiç okumamış, eve kapanmış ve kendini ispat etmek istemiş. Yani ben şimdi kendimi bizim aileye, eşime ispat ettim... Sonra o beğenmediğiniz hanımlar kendilerini kayınvalidelerine, komşularına ispat ettiler. Bir mahalle temsilcisi aranılan bir insan... Bir statü kazandı hanımlar; birşey oldular..."
Hanım Komisyonlarının siyasal seferberlikteki başarısının en önemli anahtarı RP'li hanımların yüzyüze, kişisel ilişkiler kurarak seçmeni ikna edebilmeleriydi. B.H. kurulan ilişkiyi şöyle açıklıyordu: "Hanımlarımız partiye gönül bağıyla bağlanıyorlardı. Erbakan değil bizlerdik onların bağlandığı..." Kadın seçmenlere ulaşmak için Türkiyeli kadınların büyük çoğunluğunun hayatlarının en büyük bölümünü geçirdikleri evlere giriliyordu. Tipik bir tarama çalışmasında teşkilattan bir grup kadın belirledikleri mahallelerde apartman ziyaretleri gerçekleştiriyorlardı. İlk tanışma sonucu partiye yatkın olabileceğini düşündükleri hanımları tespit eden üyeler, daha sonra bu kişilere "nokta ziyaretleri" diye adlandırılan ziyaretlerde bulunuyorlardı.
Ev ortamında bireysel ilişkiler geliştirmenin önemli başka yolları vardı. Genelde amaç, o mahalle veya ilçede sevilen, sayılan, komşuluk ilişkileri kuvvetli, kendi deyimleriyle o yörenin "Perihan ablaları"nı belirleyip onlara yaklaşmaktı.
Kadınlara en rahat hissettikleri ev ortamlarında erişmek için geleneksel toplumsallaşma ilişkileri önemliydi. RP'li hanımlar Kuran okuyanları, mevluthanları biliyor, aralarına alıyor ve ihtiyacı olan hanımlara bu servisleri vermeye hazır bulunuyorlardı. Benzer bir biçimde kabul günlerinde ve tüketim toplumunun gereklerine uygun olarak oluşturulan
altın günlerinde, hanımlar sorunlarını dile getirdiklerinde RP'li üyeler kimliklerini ortaya koyup çare öneriyorlardı. RP'li hanımlar feministlerin "özel olan siyasaldır" vurgusunu kendi amaçlarına uygun bir şekilde özümsemiş ve siyasal hayata, partiye seçmen desteği vermek üzere yansıtmışlardı. Bu deneyim RP'li hanımların Türkiye'deki atıl evkadını potansiyelini ne kadar etkin bir biçimde değerlendirdiklerinin bir örneğidir.
RP Hanım Komisyonları Türkiye çapında benzeri görülmemiş bir örgütlenme gerçekleştirerek, alt ve orta sınıf evkadınlarını siyasal alana seçmen ve militan olarak taşımışlardır. Ne yazık ki hanım üyeler bu süreç içinde, esas teşkilatça sınırları kesin bir şekilde belirlenmiş bir alanda özerkliklerini biçimlendirebilmişlerdir. Parti'nin merkez karar organlarında yer alamamış, büyük bir özveriyle çalıştıkları partilerinin geleceği konusunda söz sahibi olamamışlardır.