Kamondo'lardan insanlık tarihine kalan, Paris'te bir müze ve Fransız müzelerini süsleyen paha biçilmez resimler. Bir de Türkiye'de Yahudi cemiyetinin ülkeye uyumunu sağlayan yenileşme hareketi, yurttaşlık.
Nora Şeni, Osmanlı'nın Rothschild'leri Kamondo ailesinin tarihini yazdı.
Paris Üniversitesi öğretim üyesi Nora Şeni'nin, Sophie Le Tarnec'le birlikte kaleme aldığı ve Fransa'da Actes Sud Yayınevinden çıkan Kamondo Ya da Bir Servetin Çöküşü adlı kitap, Osmanlı İmparatorluğu'nun ve İstanbul'un modernleşme tarihinde önemli rol oynamış bir Yahudi ailenin yükselişini ve kayboluşunu belgeliyor. İstanbul'da Saatçi Han, Yakut Han, Kuyumcular Han, Lüleci Han, Gül Han gibi binalar bırakan, Paris'te ise sanat dünyasına katkıda bulunan ailenin büyük bir servetten Auschwitz toplama kampına kadar uzanan trajik öyküsü, sürükleyici bir senaryo gibi. Kitap hakkında Nora Şeni'yle Paris'te arkadaşımız Mine Saulnier konuştu.
*Nora Şeni, Sophie Le Tarnec'le birlikte yazdığınız "KAMONDO YA DA BİR SERVETİN ÇÖKÜŞÜ" adlı kitapta anlattığınız Kamondo ailesinin Türkiye ile yakından bağlantısı var. Kimdir bu Kamondo'lar?
Kamondo ailesinin öyküsünde esrarengiz bir yan var. Türkiye'de de unutulmuş, Fransa'da da unutulmuşlar. Oysa 19. yüzyılda Türkiye'de modern bankacılığın kurucuları oldukları gibi, modern bankacılığın yerleşeceği mahallenin yani Galata'nın da kurucuları. Bugün Felek sokaktaki Kamondo hanı gibi on tane hanları var.
*Peki Kamondo'lar şahıs olarak kim?
Uzun soyağacı olan bir aile. Büyükbaba Abraham Salomon Kamondo. 1785 doğumlu ve Türkiye'de sarraf olarak ünleniyor. Oğlu pek varlık gösteremiyor. Ancak Abraham Behor ve Nisim adlı iki torunu var. Kamondo'lar Türkiye'yi bu torunlar zamanında 1869'da terkediyorlar. Ailenin şanını Avrupa'ya taşıyan onlar.
*Niçin terkediyorlar?
Herkes bana bunu soruyor, kötü muamele mi gördü diyorlar. İlgisi yok. İki torunun da tanzimatçı Ali ve Fuat Paşalarla
son derece iyi ilişkileri var. Paris'e dede torun geliyorlar. Ve Türkiye ile tüm finans ilişkileri sürüyor. Büyükbaba Abraham Salomon Kamondo, 1873'te Paris'te ölünce, cenazesi Türkiye'ye naklediliyor ve İstanbul'da o güne değin bir banker için düşünülmesi imkansız olan, sanki bir ulusal yas günü ilan ediliyor, Bab-ı Ali onu resmi
devlet töreniyle toprağa veriyor.
Kamondo ailesinin Paris'e göç nedenlerinden birisi, Türkiye ile daha iyi iş yapabilmek. Osmanlı İmparatorluğuyla iş yapmaya devam etmenin en iyi yeri artık İstanbul değil, uluslararası bir finans merkezi olan Paris'tir. Çünkü devlet, artık İstanbul sarraflarından değil, başka dayanakları olan bir sistem içinde Avrupa'dan kredi almaktadır. Zaten tramvaycılığa, Şirket-i Hayriye vapurlarına Paris'ten katılıyorlar.
*Kamondo'ların modernizm misyonundan söz etmiştin? Niye böyle bir misyon biçiyorlar kendilerine?
Burada da Rotschild'lere benziyorlar. Fransa'nın Yahudi cemaati, bir model oluşturuyor Kamondo'lara. Yahudi seçkinleri, doğudaki geri kalmış Yahudi cemiyetlerini kalkındırma görevi üstleniyorlar 1850'lerden sonra. Bunu 1850'lerde Rotschild'ler, İngiliz Montefiore'ler başlatıyor.
*Galata'daki Yahudi okulu da Kamondo'ların değil mi?
Galata'daki Yahudi okuluna gelinceye kadar, tüm Osmanlı topraklarında ve bütün Şark'ta tam bir eğitim seferberliği başlatıyorlar. İlk kez, Rotschild'lerle birlikte Hasköy'deki Yahudi okulunu kuruyorlar. Bu okulda öğretim, Fransızca ve Türkçe. Bu öğretim, Yahudilerin Osmanlı tebası olmaktan çıkıp vatandaş haline gelmelerinde çok önemli. Çünkü 18. yüzyılda Yahudi cemaati, tüm parlaklığını yitirmiş, gerek bilgi, gerekse finans alanında yoksullaşmış bir topluluktur. Kamondo'ların girişimi, Yahudi cemaatinin izolasyonunu kırmayı amaçlıyor. Aydınlanma çağına ve yurttaşlığa açıyor Yahudileri. Fransızca dışarı açılmak için öğretiliyor, Türkçe, Türk toplumuna uyum sağlamak için. Önce Rotschild'lerle, ardından tek başlarına yükleniyor bu misyonu Kamondo'lar. Bu eğitim seferberliğinde, gerici Hahamlarla Türkiye'de büyük bir kavga başlıyor. Kamondolar, Osmanlı'da bu işin lokomotifi çünkü. Gerici hahamlarla çekişmeyi, Kamondo'lar kaybediyor.
Böylece, Yahudi cemaatinde ne kadar önemli olduğunu sonradan anladığım bir ikilem oluşuyor. Modernistlerle, tutucular arasında. Bugün hala geçerli olan derin bir yara bu. Öylesine derin ki, Beşyüzüncü Yıl etkinlikleri yapıldı, vakıf kuruldu, kimse Kamondo'ların adını pek anmadı. Kimse Abraham Salomon'un anıt mezarını restore etmek gibi bir girişimde bulunmadı. Anıtmezar, Hasköy mezarlığında paramparça ve hala talan ediliyor. Gazeteler yazıyor, kimse koruma altına almıyor.
*Paris'te nasıl yaşıyorlar Kamondo'lar?
Kamondo'ların kayboluşunda müthiş bir feragat var. Önce Doğu'ya, ardından Yahudiliğe, sonra da bankaya sırt dönüyorlar. Yani kişiliklerini oluşturan özelliklerden teker teker ayrılıyorlar, sonları Auschwitz'de bitiyor. Bugün Paris'te Kamondo müzesinin olduğu yere yerleşen Nisim ve Abraham Behor, önce çok lüks bir yaşam sürüyorlar. At yarışları, opera locaları, balolar derken, ayaklarının çamuruyla Paris'e gelen iki kardeş, resim ve sanat eseri koleksiyonu yapmaya başlıyorlar. Bankerlikte, yüksek sosyetede olağanüstü bir başarı gösteriyorlar ve sanatın en önemli destekçisi haline geliyorlar. Ancak Rotschild'ler gibi, bir finans imparatorluğunun geleceğini garanti altına alacak sayıda çocuk yapmıyorlar. Çok az çocukları var. Paris'e damgasını basan iki Kamondo, Abraham Behor'un oğlu İzak ve Nisim'in oğlu Moise. İzak, evlenmiyor ve bankadan tümüyle çekilerek kendini sanata adıyor. Champs Elysees Ulusal Tiyatrosu'nun kurucusu, o. Bu arada empresyonist resim koleksiyonu yapıyor. Louvre müzesine en büyük bağışlardan birini, Kamondo'lar yapıyor. Bugün Orsay müzesinin ikinci katına çıkıldığı zaman, empresyonist resimlerin onda dokuzu, Kamondo'ların. Cezanne, Degas, Renoir, Manet, Monet, Pisarro'lar koleksiyonu yapıyor İzak, ama ardından müzelere bağışlamak için yapıyor. Kardeşi de öyle.
*Peki nasıl sönmüş bu aile?
İkinci kuzen Moise'in oğlu, Birinci
Dünya Savaşında pilot ve şehit oluyor. Moise yıkılıyor ve bugün Paris'teki Kamondo müzesi, tuttuğu yasın bir parçası. Bu müzeyi bir mücevher kutusu gibi inşa ediyor, içini birbirinden değerli sanat eserleriyle dolduruyor ve sonra kurucusu olduğu Union des Arts Decoratifs / Dekoratif Sanatlar Birliği'ne bağışlıyor. Kızı Beatrice ise evleniyor, iki çocuğu oluyor, ancak İkinci Dünya Savaşı sırasında önce Drancy toplama kampına sevkediliyor kocası ve çocukları ile, ardından Auschwitz temerküz kampına gönderiliyor ve burada ölüyor dördü de. Dolayısile Kamondo'ların İstanbul'da başlayan harika dünyası, bir Alman temerküz kampında son buluyor. Kamondo'lardan insanlık tarihine kalan, Paris'te bir müze ve Fransız müzelerini süsleyen paha biçilmez resimler. Bir de Türkiye'de Yahudi cemiyetinin ülkeye uyumunu sağlayan yenileşme hareketi, yurttaşlık.
İstanbul'da Banker Sokağın eski adı, Kamondo. Bankalar Caddesi'ne inen, Art Nouveau stili Kamondo Merdivenleri var. Bu aile, İstanbul'un herhalde en büyük mülk sahiplerinden biri ve bu mülkün en geniş bölümü Galata'da yoğunlaşmış. Kırım Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğunda yeni ve modern bir banka sektörü kuruluyor ve bütün bu bankalar, Kamondo'ların kurdukları altyapının kiracıları. Yani o sırada Türkiye'nin finans etkinliği Avrupa'daki finans etkinliğine bağlanıyor, dolayısile modernleşmek zorunda. Galata bankerleri dediğimiz Rum ve Yahudi bankacılığın başında Kamondo'lar var. Bir çeşit finans dünyası lideri. Ancak Kamondo'ların, diğer Galata bankerlerinden farklı olarak bir şehircilik "misyon"ları var. İstanbul'da bankacılık yapmak isteyen, mutlaka Kamondo'ların kurduğu Galata merkezine yerleşiyor. Tıpkı Rotschild'lerin Paris'te yaptığı gibi. 1860'larda Credit Lyonnais, Societe Generale gibi bankalar, hep Kamondo'ların kiracıları. 1855'te İntizam-ı Şehir komisyonunun başında Kamondo ailesi var ve modern şehircilik uygulaması için Beyoğlu yöresini seçiyorlar. Altıncı Daire sözü bu uygulamadan kalma ve komisyon, Galata, Pera ve Tophane'yi modern şehirciliğin uygulama alanı seçiyor. Kaldırımlar, şehir ışıklandırması, vergi alınması ve altyapısı uygun han yapılmasına bu komisyon karar veriyor. 1870 yılında ilk atlı tramvay şirketini, Kamondo'lar kuruyor. Şirket-i Hayriye vapurlarının kurucuları arasında yer alıyorlar. Osmanlı Bankası'nın kökeninde, Kamondo'lar var. Sarraflıktan modern bankacılığa geçişte, yabancı bankalar İstanbul'a gelip Galata bankerlerine sırt çevirince, aralarında Kamondo'ların da bulunduğu bir grup, Osmanlı Bankasını kuruyorlar ki, devletin tahvil yoluyla borçlanma ihtiyacına cevap verebilmek için. Maksat, Bab-ı Ali'ye kredi vermek. Osmanlı Bankası dışardan gelen borçları sağlıyor, onlar iç borçlanmayı. Kamondo'ların önemli dostları, Ali Paşa ve Fuat Paşa. Yani Tanzimatçılar.