The Others Gözaltına alınanların ‘Lekelenmeme Hakkı’

Gözaltına alınanların ‘Lekelenmeme Hakkı’

12.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Evrensel hukukta ‘Lekelenmeme Hakkı’, bireyin vazgeçilmez hakkıdır. Devlet bireyi bir suçla itham ederse, bir hükme kadar, bu kişinin maddi ve manevi varlığını her türlü haksız saldırıdan da korumak zorundadır...

Gözaltına alınanların ‘Lekelenmeme Hakkı’

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin başlattığı uyuşturucu operasyonunda, aralarında ünlülerin de olduğu toplam 48 kişi çeşitli illerde gözaltına alınınca, Milliyet haberi “Ünlülere tatil baskını” başlığıyla verdi. Milliyet meslek etiği açısından doğru olanı yaptı; gözaltına alınan insanların fotoğraflarını buzlandırma yaparak, isimlerini de saklayarak yayımladı.
Ancak milliyet.com.tr de dâhil olmak üzere gözaltına alınan insanların özellikle ünlülerin adları ve fotoğrafları medyada yayımlanınca gözaltı sonrası serbest bırakılan sanatçılar başta olmak üzere bazı okurlardan tepkiler yağdı. Konu iletişim bilimcilerle, hukukçuların da gündemine girince “gözaltına alınanların kamuoyunda teşhir edilmesinin doğru olup olmadığı” tartışıldı.

İbreti alem hedefi
Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr Yunus Emre Gönen’e göre; “AB’de yeknesak bir uygulama pek yok, kişinin mahremiyeti ve masumiyet karinesi her ülkede var, genelde uyuşturucunun bazı türlerinin yasak olmadığı ülkeler de var, dolayısıyla ‘bulundurmak’ ve ‘ticaretini yapmak’ tümüyle ayrı iki alanı oluşturuyor. Bizdeki uygulama ‘ibreti alem’ hedefi taşıyor ve basının isim vererek, fotoğraf yayınlayarak bunu afişe etmesi son derece sakıncalı bir duruma işaret etmekte.” Şikayetlerin çoğu da Gönen’in ifade ettiği ‘ibreti alem’ üzerinden şekilleniyor. Gözaltına alınan insanların belki daha sonra beraat edeceği, ancak toplumun hafızasına beraatin değil, kişinin o suçla yerleşeceği hatırlatılıyor. Bu da o insanların gerçekten de manevi şahsiyetleri, kişiliklerinin ciddi bir şekilde rencide olmasına yol açıyor.

Ünlü - ünsüz muamele
Ceza hukuku mahkûmiyet kararı kesinleşmeden hiçbir suçlunun ve suçun teşhir edilemeyeceğini söyler. Ünlü olup olmamasının bir önemi yoktur. Basında da bu konu ‘kamu yararı’ üzerinden tartışılsa da suçluluğu sabit olmayan insanların kamuoyunda teşhir edilmesi, kesinleşmemiş iddialarla gündeme taşınmaları etik açıdan sorunlu bir alana işaret etmekte.
Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Başkan Vekili Yrd. Doç. Dr. S. Sinan Kocaoğlu konuya ilişkin Okur Temsilcisi’ne gönderdiği açıklamada şöyle diyor:
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, adil yargılanma hakkı bağlamında ‘Suçsuzluk Karinesi’ ve onun doğal neticesi olan ‘Lekelenmeme Hakkı’, bireyin sırf insan olmaktan dolayı sahip olduğu vazgeçilmez ve devredilmez haklardandır. Bu haklar, evrenseldir. Keza, Anayasamız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler tarafından da koruma altına alınmıştır. Zira, ‘suçsuzluk karinesi’, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, yani kesinleşmiş bir karara kadar kovuşturulan kişinin suçsuz sayılmasını ifade eder.

Soruşturma evresi
Dolayısıyla, eğer devlet tarafından bir suçla itham edilen birey, görevli ve yetkili bir mahkeme tarafından her türlü şüpheden uzak bir şekilde verilmiş bir hükme kadar suçsuz ise, bu kişinin maddi ve manevi varlığı her türlü haksız saldırıdan da korunmalıdır. Bu yüzden, şüphelinin adının kötüye çıkmasını önlemek, şeref ve haysiyetini korumak için kolluk ve savcılıktaki usul işlemlerini kapsayan soruşturma evresi “gizli” tutulur. Öyle ki, bu gizliliğin alenen ihlali, suç sayılmış; bu ihlalin basın ve yayın yoluyla yapılması cezanın yarı oranında arttırılmasını gerektirecek nitelikli hal olarak ele alınmıştır.

Yasağın kriterleri
Keza, basının haber verme hürriyeti ise, ortada kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan kimsenin suçlu ilân edilemeyeceği veya suçluymuş gibi gösterilemeyeceği; yargıya intikal eden konularda ise muhakeme süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte yayın hizmeti yapılamayacağı; soruşturma belgelerin içeriğinin açıklanamayacağı şeklinde sınırlandırılmıştır.

AİHM’in kararları var
Avrupa İnsan hakları Mahkemesi; Ribemont v. France kararında Fransız polisi tarafından suçun teşvikçisi ve şeriki olarak gösterilen başvurucunun kamuoyunda suçlu olarak algılanılmasının sağlanmasının sözleşmenin ihlali olduğuna karar verdi. Mahkeme bir başka kararında ise Türk polisinin başvurucuların aleyhinde kimliklerini kolayca ortaya koyan bilgilerin basına verilmesini suçsuzluk karinesinin ve Sözleşmenin ihlali olarak tespit etti. Kişilerin kamuoyu nezdinde karalanmasını engellemek maksadıyla getirilmiş ‘suçsuzluk karinesi’ ve ‘lekelenmeme hakkı’nı koruyan düzenlemelerin ihlali, basın mensubu, sorumlu müdür ve onun bağlı olduğu yetkili açısından ceza ve tazminat hukuku açısından mesuliyet yaratır.
Son olarak belirtmeliyiz ki; kamuoyunda tanınmış ‘ünlü’ kişilerin suçsuzluk karinesi ve lekelenmeme hakkının korumasından, ünlü olmayanlar kadar faydalanması herkesi bağlayan Anayasal bir ilke olan ‘eşitlik ilkesi’nin gereğidir.

Haberin Devamı

Ünlünün haber olması

Gözaltına alınan insanlar ünlü olsa da olmasa da kamuoyunda “suçlu” olarak teşhir edilemez. Milliyet bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiştir. Ancak bir grup medyanın ve internet sitelerinin bu konuya duyarlılık göstermemesi kişilerin kamuoyu nezdinde karalanmasına neden olmuştur.