The Others Gündemde buluşmak

Gündemde buluşmak

10.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gündemde buluşmak

Gündemde buluşmak



Civic Journalism, epey uzun bir süredir gündemde olan, enine boyuna tartışılan İngilizce bir kavram. "Sivil gazetecilik" belki tam karşılamıyor anlamını. ABD’deki öncü kuramcıları, bununla "toplumsal tabandan yukarıya", siyasi otoriteye yönlendirilmiş, katışıksız bir gazeteciliği" kastediyorlar.
Demokrasinin kök salması, sağlıklı işlemesi bakımından en temel mesleki işlev belki de bu: "Dipten gelen sesi" duyurmak.
Ağırlık noktasının 1970’lerden beri artan ölçüde, bir "beyanat haberciliği"ne, seçkinlerin egemenliğinde tek yönlü bir bilgilendirmeye kaydığını gören ciddi gazeteciler arasında bir kesim, ABD’de "gerçek gündemi" kavramak, elde tutmak ve bulandırmadan "yukarıya" aktarmak amacıyla yerel topluluklara, mahallelere ve varoşlara uzandı. Halkla toplantılar, forumlar, geniş katılımlı tartışmalar düzenlendi; burada somutlaşan eğilimler, talepler, sorunlar, olduğu gibi gazete sayfalarına yansıtıldı. Hâlâ orada burada uygulanan, ama etkinliği ve geleneksel gazetecilikten farkları da tartışılmakta olan bir uygulama.
17 Ağustos tarihinde yola koyulan Milliyet Kervanı da bu tür bir "sivil gazetecilik" girişimi. Açılır kapanır iki modülü ile konferans salonuna da dönüşebilen bir TIR ile gerçekleştirilen bu uzun yolculuk, Hasan Pulur’un yazdığı gibi, 40 yıl öncesinden beri duyulan bir "mesleki duyarlılığın" ürünü.

"Her şeyden önce, size halkla yüz yüze, bire bir konuşma olanağı veriyor" diye anlatıyor Pulur. "Kimileri umduğunu buluyor, kimileri bulamıyor. Ama bir diyalog kuruluyor. Bu, onlar kadar bizim için de çok önemli. Ben geziden çok şey öğrendim. Bu da bizim yazılara yeni bir perspektif katıyor."
"İlgi yer yer yüksek, yer yer değil. Kaygı verici olan, insanların umutlarını kaybetmiş olması. Politikacıdan tamamen kopmuşlar. Çözümleri onlardan değil de bizden bekler hale gelmişler iyice."
"Bunu 35 - 40 yıl önce yaptığımızda da aynı şeyi görmüştük" diye ekliyor Sami Kohen. "Bir kere, okur her gün okuduğu yazarla tanışıyor. İkincisi, gazetenin ismi her yerde görülüyor. Etkin bir PR yapılıyor. Üçüncüsü, okurun gündemi onunla buluşan, onu dinleyen bu gazeteye yansıyor. Bazı projeler bu sayede harekete geçebiliyor."
Giresunlu okurumuz Mustafa Varol’un şikâyeti, kervanla ilgili bir soruna işaret ediyor. "Giresun’u neden atladınız, buraya uğramadan Karadeniz’i gezdiniz? Bir açıklama lütfen" diye yazan Varol’u haklı buluyor Kohen. "Ama" diye ekliyor, "koskocaman ülkeyi gezerken böyle atlamalar ister istemez oluyor. Önemli olan, bunları bir sonraki kervanda telafi etmek..."
Peki, okur basının habercilik tarzını nasıl buluyor? Kervanın gözlemlediği "güven sorunu" ne boyutta?
Hasan Pulur, "arananla bulunan arasında hiç alaka olmadığını yazdım" diyor.

"Doğu Anadolu’dan örnek vereyim. En çok Tarkan veya Mehmet Ali Erbil türü haberlere kızıyorlar. Onların sorunlarının ülke sorunlarının önüne geçirilmesine kızıyorlar. Kitlesel sorunların çözümü için ilgi bekliyorlar. Ve genel bir güvensizlik hali var."
Sami Kohen, Hülya Avşar’ın boşanma niyetlerine ilişkin haberlere sert tepki aldığını anlatıyor. "Bir genç, okulların hali, üniversite sorunları bundan daha mı önemsiz, diye sordu durdu. Kuşku duyuyorlar. ‘Bugün yazsanız bile takip etmezsiniz’ diye açıkça söylüyorlar" diye açıklıyor Kohen.
"Okurlarla buluşmak, toplumla ne kadar iç içeyiz? sorusunu soran bizler için bir özeleştiri boyutu da getiriyor ki, bu olumlu" diye ekliyor Derya Sazak. ‘Bunca zaman neredeydiniz?’ diye sormaları, sizden neler beklediklerini gösteriyor. Sitem de etseler, eleştiri de yöneltseler, biz hiç güvenmedikleri siyasetçiye mesaj iletmelerinde bir kanalız."
"Milliyet’in bu kervanla Türkiye’yi il il dolaşıp dert dinlemesi genelde çok iyi karşılanmış durumda" diyor Hasan Cemal. "Takdir etmeyeni yok. Medyaya kızanı kızmayanı teslim ediyor ki, bu çok olumlu bir iş. Bu vesileyle medyaya olan kızgınlığını da anlatmak isteyeni var tabii."
"Öte yandan, çoğunlukla sade vatandaş işsizlik, bütçe, eğitim, vergiler, sağlık vs. gibi konularda dertlerini anlatıyor. Sorunlarına dikkat çekiyor. Siyaset konuşuyor. Ama, siyasetçiye nasıl öfke varsa, büyük medyaya da kızılıyor. İmajımız iyi değil."
Milliyet Kervanı, altı çizilen güven sorununu aşmada, gündemin yakalanmasında etkili bir yeni başlangıç gibi gözüküyor. Milliyet sayfalarına yansıyan dert, sorun, talep ve özlemlere kulak verip vermemek Ankara’nın bileceği iş. Ama Kervan projesini sürekli kılıp, örneğin üç ayda bir aynı yerleri gezip "fikri takip" yapmakta, yeni yerlerin gündemini gazeteye taşımakta çok büyük yararlar olduğu açık.