The Others Hayal mi, gerçek mi? Şefkat mi, şehvet mi?

Hayal mi, gerçek mi? Şefkat mi, şehvet mi?

10.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hayal mi, gerçek mi? Şefkat mi, şehvet mi?

Hayal mi, gerçek mi
Şefkat mi, şehvet mi
10 Ocak 1999
Çintay

Hayal mi, gerçek mi
Şefkat mi, şehvet mi
Klasik bir kadından daha iyi araba kullandığımı söylerler. Yokuşlarda kaydırmam, ışıklarda stop ettirmem, sol şeritte yetmişle gitmem. Ama şu bir buçuk senedir arabayla sokağa her çıkışımda asgari 45 ciddi kaza tehlikesi atlatmam artık iyice sinirimi bozmaya başladı. Yaşlanıyorum ve reflekslerim mi zayıflıyor diye hayıflanırken geçenlerde gerçeği idrak ettim.
ABD'de yapılan bir araştırma, kırmızı arabaların trafikteki diğerlerini fena halde gaza getirdiğini, kırmızının arkasındaki şoförün had safhada tahrik olarak "onu geçmeliyim, ezmeliyim, yemeli, yutmalıyım" psikozuna girdiğini göstermiş. Şimdi bendeki araba maalesef kırmızı. Ve bu durum memleketimizde selektör ve kornayla yırtınarak dibinize yapışma, delice sollama, ateşli laflar atma şeklinde yaşanıyor. Yapacak bir şey yok, adam tahrik oluyor! Kırmızı ya...
Halbuki pembe olsa, bırakacaklar kendi halime, kırkla bile gitsem dokunmayacaklar gibime geliyor. Tatlı, sevimli, masum falan görecekler. Pembe, küçük kız çocuğu ya, kıyamayacaklar ezmeye. Renklerin farklı çağrışımları olduğu kesin. Hele kırmızının da pembenin de nötr olduğunu kimse iddia edemez. Kırmızı aşk mesela, pembe sevgi. Biri şehvet, öbürü şefkat. Kırmızı gerçeğin ta kendisi, pembe bir hayalden ibaret. Kırmızı güç, kudret, coşku, alev, ateş, kor, sıcak... Pembeyse bahar. Yumuşak ve ılık. Pamuk helva... Öbürü tabii elma şekeri; dışı tatlı, içi ekşi, sürprizli, sert, ağdalı... Kırmızı alabildiğine dişi. Cesur. Fetiş rengi. Ruj, oje, iççamaşırı. Pembe ise pudra, belki losyon... Biri dudak, öteki yanak. Kırmızı ısrar eder, pembe bir kere sorar, kibarca... Sonra Pembe Panter ile Kırmızı Başlıklı Kız var; ne olur, kurt gelir.
Kırmızı kadın, pembe küçük kız çocuğu, belki bazen lolita ama çoklukla bebek. Fakat kırmızı hakikaten kadın. Seks, vaat... İcabında cadı... Pembe melekse kırmızı şeytan, biri cennetse, öbürü cehennem. Kırmızıda cinnet hali var; ağır tahrik. Kan kokusu var, vampir var, kan var. Boşuna mı Londra'da "red neck" tabir edilen kıpkırmızı kolyelerin podyumları kasıp kavurması?
Ne o, modaya mı geçiyoruz? Evet.
Vogue'dan bir başlık: "Bu kış istediğiniz rengi giyin; yeter ki kırmızı olsun." Armani, Prada, McQueen, Dolce & Gabbana, Galliano... Hep birlikte bu kış ne renk giyeceğimize karar verip uygulamaya geçtiler. Kırmızıyı hemen benimsedik. '98'den '99'a miras kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Baştan aşağı kana bulanmış gibi dolaşmak da moda, grilerle karıştırmak da, dip tırnak alakasız bir renkte giyinip kırmızıyı aksesuvar olarak kullanmak da. Mesela karalara bürünüp tek bir kırmızı çanta ya da bir çift kırmızı ayakkabıyla işi patlatmak nefis duruyor.
Hüseyin Çağlayan, Miu Miu ve Valentino'da trend, gri dalgaları koyu kırmızıyla delmek. Kırmızıya olan aşkı ta çocukluğuna dayanan Valentino "Bir keresinde operada gözlerimi kırmızı kadife elbiseli bir kadından alamadım. Bütün öbür güzel kadınların arasında o kadar özeldi ki. O görüntüyü hafızamdan hiç silemedim," diyor mesela. Bejlerle lacivertten vazgeçemeyen Giorgio Armani bile kıpkırmızı bir koleksiyonla ortaya çıktıktan sonra bize laf söylemek düşmez zaten. Kırmızı, tavrını cesurca ortaya koyuyor. Gayet kışkırtıcı. Anthony Symonds'un dediği gibi, "Kırmızı heyecanlandırır ve harekete geçirir. Başka her renkten daha çok beyin hücresi öldürür."
"Pembe, gönlüm sende" durumu ise şöyle:
Moda, malum, ikide bir geçmişe gidip dönüyor. '90'ların ilk pembesini '94 sonbaharında Helmut Lang'da görüyoruz. Sonra bitiyor. Ama geçen yıl, bu '94 başarısını bir sinyal olarak değerlendiren tasarımcılar pembenin tonlarına bulaşmaya başlıyorlar. Geçen bahar, Marc Jacobs'un tomurcuk pembeleri ve Gucci'nin parlak akideleri ile start veriliyor. '98 sonbaharında ise Isaac Mizrahi'nin gül pembe elbiseleriyle Christian Dior'un fuşya kürkleri var. Şimdilerde sıcak pembe satenlerle maalesef yakın akraba lilalar el ele. Mesela Londra'da Rachel Robarts diye yeni bir ismin saten evaze pembe etekleri çok sükseli; etek ucunda mor ve lila elde boyanmış çiçekler yeralıyor.
Gelelim önümüzdeki bahara: DKNY pespembe... Helmut Lang'da beyaz pamukluların üzerinde parlak pembe katlar... Önümüzdeki sezon vitrinlerde de gardıroplarda da güller açacak yani; ucuzluktan uçuk pembe kolejli kız gömleği kaldırırsanız yararınıza olur.
Son söz: Hem kırmızı hem pembe olamazsınız. Kırmızının şakası yoktur, pembe kim ne derse desin, zaten bir şakadan ibaret!


Yedim
* "İdeal aşk ilişkisi postayla yürütülendir. Ellen Terry ile yazışmalarımız çok doyurucu bir aşk ilişkisiydi. Ellen Terry beş kocadan bıktı, benden hiç bıkmadı." Bernard Shaw

* Sıkı iftar: Nişantaşı ya da Beykoz Hasır, Florya Kaşıbeyaz, Harbiye Borsa Lokantası, Şaşkınbakkal Namlı...

* "Recordar: Anımsamak; Latincesi: re - cordis, yani kalbi delip geçmek." Eduardo Galeano, Kucaklaşmanın Kitabı

* Şallar kesmiyor mu? Göğse kadar inen minik kazak görünümlü omuzluklar çok moda. Hele kapüşonluları...

* "Birazcık akılları olsa ne kadar salak olduklarını anlayacaklardı." Küçük İskender

* Ekin, büyütün, koklayın, sonra koparıp yiyin. Biberiye, lavanta, nane, mercanköşk otu, mersin ağacı...

* En son statü sembolleri: Fendi'nin kruvasan çantası, Helmut Lang'in parfümü, Prada Sport, Celine'in devekuşu derisinden çöl çizmeleri, Marni'nin pançolarıyla tay derisi takunyaları.

Yazarlar