Susurluk Davası'nın İstanbul 6. DGM'de 12 Ocak 1999 günü yapılan 13. duruşması 10 dakika sürdü. Duruşma aynı gün DGM'de ifadesi alınan Bahçelievler katliamı faili Haluk Kırcı ve DYP Elyazığ milletvekili Mehmet Ağar'la ilgili işlemlerin tamamlanması için ertelendi. Kırcı'nın yakalanmasının ardından Ağar'ın ismi yeniden gündeme geldi. 1 Ağustos 1992'de Erzurum valisiyken firardaki Kırcı'nın nikahında gelin Vesile Erzincanlı'nın şahitliğini yapmıştı. Ayrıca Kırcı'nın 1996'da İstanbul'da yakalandıktan sonra getirildiği Asayiş Şube'de cebinden Ağar'ın bir tavassut mektubu çıktığı ve serbest bırakılması için dönemin Asayiş Şube Müdürü Sedat Demir'i aradığı iddia ediliyordu.
Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın adı Susurluk soruşturması sırasında birçok ifadede geçti. Ağar'ın, çete soruşturmalarında kilit isim olduğu ileri sürülüyor.
Susurluk soruşturması sırasında Ağar'ın adı aşağıdaki açıklama ve iddialarla gündemi geldi:
Birinci MİT raporunun 13 ayrı sayfasında, Emniyet Müdür Yardımcısı olduğu dönemde İstanbul polisinin yeraltı dünyası ile yakın ilişki içinde olduğu iddia edildi.
1974 yılında İstanbul Ülkü Ocakları Başkanlığı yapan Abdullah Kederoğlu, Çatlı Ağar ilişkisi için şöyle konuştu: "Abdullah önceleri Mehmet Ağar'a çok karşıydı. Türkiye'ye geldiğinde hep onun hakkında atıp tuturdı. Ancak kısa bir süre sonra da birlikte oldular.
Abdullah Çatlı'nın karısı Meral Çatlı "Ağar ailesi ile bir düğün kokteylinde tanıştık. Mehmet Ağar kocamı Mehmet Özbay kimliği ile tanırdı" dedi.
Çatlı ve Kırcı'nın ortak olduğu Sultan Tekstil'in kuryesiyken öldürülen Cemil Andıırmak'ın bir dönem Mehmet Ağar'ın koruması ve şoförü olduğu ortaya çıktı.
Susurluk kazası öncesi polis, siyasetçi, tetikçi buluşmasının gerçekleştiği Balçova Princess Otel'de Mehmet Ağar'a da oda ayrılmış olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Çatlı'nın ve uyuşturucu kaçakçılığı sanıkları Yaşar Öz ve Nurettin Güven'in silah taşıma ruhsatı alabilmesi için gerekli yazıda Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olarak imzasının olduğu ortaya çıktı.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın raporunda, Çatlı ve ekibi tarafından kaçırılan Mehmet Ali Yaprak'ın Ağar ve DYP'ye parasal yardım yaptığı iddiasına yer verildi.
İçişleri Bakanı olduğu sırada Ömer Lütfi Topal cinayetinin sanıkları olarak İstanbul'da sorgulanan özel timcileri Ankara'ya getirttiği Kutlu Savaş raporunda belirtildi.
Emniyet Genel Müdürü olduğu sırada Ağar'ın imzasıyla Korkut Eken'e teslim edilen İsrail Hospro şirketinin hibe silahlarından bir kısmı Susurluk kazası sonrası Mercedes'te bulundu. Hospro şirketinin sahibi Ertaç Tinar'ın Ağar'ın yakın arkadaşı olduğu, silahların hibe yoluyla değil, Çiller döneminde örtülü ödenekten alındığı iddia edildi.
Eski MİT müsteşarı Mehmet Eymür, Dev - Sol lideri Dursun Karataş'a ulaşmak için yurtdışına uyuşturucu gönderdiği yolunda ifade verdi. İfadeyi, Susurluk davasının tutuklu sanıklarından Yaşar Öz doğruladı.
Malki cinayetinin azmettiricisi olarak aranan Erol Evcil'in özel uçağıyla defalarca yolculuk yaptığı tesbit edildi.
Kırcı, Ağar'ın
seçim çalışmalarına destek olduğunu itiraf etti.
Karizmatik ve hayalperest1951'de doğdu. Baba mesleği polisliği seçti. Emniyet Genel Müdürlüğü adına okuduğu ve 1972'de mezun olduğu Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde aynı dönemde Abdullah Öcalan da okuyordu.
Çeşitli ilçelerde kaymakamlık yaptıktan sonra İstanbul Siyasi Şube Müdür Yardımcısı oldu. 1988 yılında 1. MİT raporunun kamuoyuna açıklanmasının ardından Ankara Emniyet Müdürü oldu. Mülkiyeliler'in pek sevilmediği teşkilatta karizmatik kişiliği ile kısa sürede sevildi. Dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın yakın çevresine girdi. Semra Özal'ın hiçbir programını kaçırmadığı için, "papatya" olmakla suçlandı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün ardından 1992'de Erzurum Valisi oldu. 1993'te Çiller Hükümeti döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Çiller'e terör mücadelesine ilişkin önemli vaatlerde bulundukça yetkisi arttı. Aynı dönemde devletin güvenlik örgütleri arasında çekişme başladı, ibrenin emniyet teşkilatından yana döndüğü ileri sürüldü. Aralık 1995 seçimleri öncesinde görevinden ayrılıp DYP'den milletvekili adayı oldu. Anayol Hükümeti'nde Adalet Bakanı, Refahyol Hükümeti'ndeyse İçişleri Bakanı olarak görev yaptı. Başbakan Erbakan'ın polemiklere neden olan Libya gezisine ilişkin kararnameyi imzalamaya direndi. Görevinden alınması tartışıldı. 3 Kasım 1996'daki Susurluk kazasından sonra Çiller'in baskısıyla görevinden ayrıldı.
Aynı dönemde kızını yitirdi.
Susurluk soruşturması sırasında dokunulmazlığı kaldırıldı. Meclis'teki konuşmasında kendisini tarihi kahramanlarla kıyasladı. "Bin gizli operasyon yapıldığını" söyledi. Ancak bu konuda konuşmadı. Dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra nerede yargılanacağına ilişkin tartışmalar başladı.
DYP içinde Tansu Çiller'in alternatifi yapılmak istendi.
17 Ağustos 1998'de Büyük Kulüp'te görkemli bir düğünle oğlu Tolga'yı evlendirdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in nikah şahidi olacağı açıklandı. Ancak her iki isim de düğüne gelmedi. Düğün sırasında Çakıcı'nın Fransa'da yakalandığı haberi geldi.
Susurluk kazasından sonra bir davette gazetecilere "Siz benim nasıl bir Türkiye tahayyül ettiğimi tahmin bile edemezsiniz" dedi.
Hayalini kamuoyuyla paylaşması hala bekleniyor.