04.09.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:
İlginç bir buluşmaydı. Gülay Hanım'ın yaşamı ile Hülya Hanım'ın yaşamı farklı noktalardan hareket ediyor. Gülay Hanım çok acı çekti bir zamanlar. Yani malum yıllarda. O zamanlar Hülya Hanım güzellik yarışmaları vs. ile bugünlerin tohumlarını atıyordu.
Hülya Hanım, Kaya Bey'den muzdarip. Aslında değil. Güçlü olan o. Hani onun yerinde Kaya Bey olsaydı diye düşündüm. Yani güç bende deseydi neler olurdu?
Neyse, söyleşi evlilik üzerine. Hülya Hanım, "kira sözleşmesi gibi olsun evlilik" demişti. Gülay Hanım da bir yazı yazmış (hatta iki yazı; biri Fransa'dan bir örnek üzerine, diğeri Hülya Hanım'ın Kaya Bey ile olan son durumlarına ilişkin). "Kadın kadının ruhundan anlar" (ne demekse) diye düşünülmüş olacak, Hülya Hanım'ın ilk şovuna Gülay Hanım davet edilmiş.
Gülay Hanım, "evlilik aşk saldırılarına açık olmalı" dedi. İçim titredi. Ne erotik bir cümle. Aşk ve saldırı. Vallahi iyi olur...
Ama seyirciye dönüp de sorulduğunda, "cinayet çıkar" diye biraz ters tepti. Gülay Hanım da halkın düşündüğü gibi düşünmek zorunda olmadığını söyledi. Zaten halkın düşündüğü gibi düşünse, Gülay Hanım yemek tarifi programı yapardı.
Hülya Hanım, halkın çok sevdiği biri. Bu aldatma konusunda işe, hiç halkı karıştırmadı. Karıştırsa zaten işi biter. Ev halkına şov yapacak değil ya! O "hadi hadi söyleyin, çekinmeyin, aldatmadınız mı" diye şirinlik ile işi götürdü.
Bana göre gecenin en önemli anı, Hülya Hanım'ın Gülay Hanım'a eşinin kendisini aldatıp aldatmadığını sormasıydı. Gülay Hanım gayet emin, "sevgilisi yok" dedi. Zaten olsa anlarmış. Ama eşi aşık olmak istiyormuş da beceremiyormuş. Yani bu kadar beceriksizmiymiş? Ben sanmıyorum. Şimdi haftaya eşinin de gelip bu duruma açıklık getirmesi, hatta medyamızın bunu polemik konusu yapması gerekiyor.
Bu arada Hülya Hanım, söyleşi boyunca "Siz diyorsunuz ki", "Gülay Hanım demek istiyor ki" diyerek, Gülay Göktürk'ün ne anlatmak istediğini önce kendisi anlamaya çalıştı, sonra da halkımıza anlattı! Ne de olsa bir entellik söz konusu...