The Others ‘Kurtarma dursun Baba geldi’

‘Kurtarma dursun Baba geldi’

24.08.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Kurtarma dursun Baba geldi’

‘Kurtarma dursun Baba geldi’


Hakan Oktay / Çilimli - Gölyaka


       Depremzedeler devletin kendilerine vaat ettiği yardım elinin bir an önce uzanmasını bekliyor. Düzce'ye bağlı Çilimli beldesinde deprem dört can aldı. Gelini Aysel ile (30) torunu Seyma'yı (2) kaybeden Musa Yazıcı, yıkıntıların arasından kullanabileceği eşyaları toplarken, kendisini çaresiz hissettiğini söylüyor. Yıkılan beş katlı binanın müteahhiti Yaşar Baş'tan davacı olmayacağını belirten Yazıcı, "Depremden sonra çarşıda beni görünce 'Geçmiş olsun' dedi. Davacı olsam ne olacak ki? Giden can geri gelmiyor."
       MHP'li Belediye Başkanı Nazım Topkara ise milletvekili ve bakanlara yapılan "Çalışmaları aksatıyorsunuz. Bölgeye gitmeyin" uyarısına dikkat çekerek çarpıcı bir örnek veriyor:
       "Evim Düzce'deydi. Deprem sırasında beş katlı Ova Apartmanı yıkıldı. İçinden 17 ceset çıkarıldı. Arama ve kurtarma çalışmaları sürerken Cumhurbaşkanı'nın geleceği söylendi. Çalışmalara saatler boyu ara verildi. Böyle insan kurtarma olur mu?"
       Çilimli'ye bağlı Topçular köyünde ise, ilginç manzaralar göze çarpıyor. Depremde evi yıkılan Cavit ve Şebiha Karadağ, Topçular Sağlık Ocağı önündeki çadırda kalıyor. İki yıldır hiç atama yapılmayan sağlık ocağı önünde bekleyen acılı çift, "Daha sağlık ocağına doktor gönderemeyen devlet bize nasıl yardım eli uzatacak?" diyor.
       Gölyaka'da ise insanlar yavaş yavaş günlük hayatlarına geri dönüyor. Oğlu Ramazan'ı (17) dört katlı evlerinde depreme kurban veren Nail Erdinç, çok kızgın:
       "Devlet yok, millet var. Devlet büyükleri buraya geliyorlar. Ellerini omuzumuza koyuyorlar. 'Devlet yaralarınızı saracak' deyip gidiyorlar. Kırk yıllık emeğin 17 yıllık göznurum gitti. Hani nerede bize uzanacak yardım eli devletin? Milletimiz sağolsun. Arabasına bir şeyler koyan buraya geliyor. Yoksa perişan olurduk."
       Erdinç, kardeşinin iki aylık oğlu Bilal'i enkaz altından nasıl kurtardıklarını anlatırken şükrediyor.
       Gölyaka'ya Almanya'dan gelen Salih Gedik de deprem kurbanlarından. 1.5 aylık iznini kullanmak için üç hafta önce Türkiye'ye gelen Gedik, depremde kendi yaptırdıkları evin altında kalarak ölmeseydi, üç hafta sonra Hamburg'da işinin başında olacaktı.
       Gedik'in yakınları için hayat devam ediyor. Enkazın önüne serdikleri üç seccadeyle ibadetlerini yerine getiriyorlar. Gedik'in ağabeyi, "Battaniyeleri bir binanın en üst katına yığmışlar, 'İhtiyacı olan gelip alsın' diyorlar. İnsanlar, tuvalete gitmek için bile, evlerinin yanından ayrılamıyor ki hasta veya sakat olanlar kalkıp oralara nasıl gidecek?" diyor.
       Gölyaka'daki emniyet görevlileri de, organizasyon bozukluğundan şikayet ediyor. Bir yetkili, "Herkes kafasına göre hareket edince yardımların anlamı kalmıyor ki. Devlet galiba bu işi kıvıramadı. Getirilen yardım yerini bulmalıydı. Hırsızı, stokçusu engellenmeliydi" diyor.

Enkaza makina girdi

       Gölyaka'nın köylerine depremden bu yana hala elektrik verilemiyor. Enkaz kaldırma çalışmaları ise artık altında kimse kalmadığına inanılarak dozer ve iş makinalarıyla yapılıyor. Sokak ortasında patlayan su borusu insanların su ihtiyaçlarını gidermesine yardımcı oluyor. Gölyaka'nın caddelerindeki yüzlerce araç ise, getirdikleri yardım malzemelerini, herhangi bir enkazın önünde durarak, depremzedelere teslim ediyor.
       Gölyaka depremde yediği ağır darbenin ardından yavaş yavaş yaralarını sarmaya ve yeniden "hayata dönmeye" çalışıyor.