17.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
İtalyan Carlo Bernardini, Four Seasons Hotel'in mutfak şefi. Yaşını söylemese de genç olduğu anlaşılan Bernardini; Tokyo, Singapur, Fransa, İsviçre, Avusturya, Avustralya, Tayland, Kore, Hong Kong, Malezya gibi pek çok ülke görmüş, o ülkelerde pek çok yemek tatmış. Üç yıldır İstanbul'da yaşayan Bernardini, şimdiye kadar en çok Japonya'da (iki buçuk sene) kalmış. "Tehlikeli bir şehir," dediği İstanbul'u çok seviyor. İstanbul'da değişik kültürleri görebildiğini söyleyen şefimiz en çok da İstanbul sokaklarında yürümekten hoşlanıyor.
İtalya'da otelleri ve tabii ki otelin içinde bir de restoranları olan Carlo okuldan döner dönmez restorana girer ve oradaki şefleri izlermiş. "Yeni şeyler bulacaksın sürekli, açık fikirli olacaksın, yaratacaksın, tüm yeniliklerden haberdar olacaksın. Hep arkadandan gelen ve yeni şeyleri denemeye hevesli bir sürü genç var. Çok okuyacaksın, gezeceksin, insanların nelerden hoşlandıklarını göreceksin," diyerek iyi bir aşçı olmanın gereklerini anlatan Bernardini, mesleği sevmenin ve tutkunun ne kadar önemli olduğunu da sözlerine ekliyor.
İstanbul'a gelir gelmez işi iyi bilmeyen gençlerle yeni bir ekip kurduğunu söyleyen Bernardini, böylece hep beraber yeni bir şeylere başlayabildiklerini söylüyor. Ayrıca yanında çalışan genç aşçılardan bazılarını da dünyayı görebilmeleri ve değişik lezzetleri tadabilmeleri için yurtdışına gönderiyor. İşte Bernardi'nin anlattıkları:
* Maymun beyninin yenme sebebini biliyor musunuz? Özellikle Çin kültüründe çok görülür maymun beyni yemek. Aslında kanunsuz bir iştir. Ama seks gücünü artırdığına inanılır.
* Vietnam'da herkes kafesler içindeki şirin, ufacık köpekleri satın alıyordu. "Aman, köpekleri ne çok seviyorlar," dedim. Meğerse eve gidince kesip pişiriyorlarmış. Bu arada evde köpek besleyenler de var. Arkadaş gibi. Yani evdeki köpekler köpek kemiklerini yiyorlar. Ama ne yapsınlar? Orada bir tek tavuk var. Dana eti, koyun eti bulamıyorlar ve kırmızı et için de köpek yiyorlar.
* Taylandlılar için yemek yemek bir seremonidir. Masada her şeyden azar azar vardır. Bira, çay, su, hepsi. Hepsinden tadılır ve bütün aile yemekte toplanır.
* Dikkat edin, yaşlı Çinlilerin bacakları hep ayrıktır. Nedeni çok basit... Sürekli bağdaş kurarak yerde oturuyorlar ve öyle yemek yiyorlar. Ama bu mide için hiç de sağlıklı bir şey değil.
* Çinlilerin, Japonların çubuklarla yemek yemesi garip karşılanıyor ama dikkat edin oralarda her yemek küçük küçük parçalanmıştır. Yani bıçağa ihtiyaç yoktur. Böylece tek elinizle, hele bir de öğrenirseniz çok rahat yemek yiyebilirsiniz.
* Çin'de sokakta sosisli sandviç yerine yürürken pilav ya da noddle yenir.
* Ayrıca Çin'de sokakta kedi ya da köpek göremezsiniz. Ben de hep nerede bu kediler diye düşünürdüm. Meğerse...
* Hong Kong'da bir restoranda kadın yılanı canlı canlı tutuyor, ikiye bölüyor ve yılan hala hareket ederken bu sefer de ortadan ikiye ayırıyor ve barbekünün üstüne koyuyor. Üzerini de süslüyor. Tadı da çok güzeldi.
* Yine Hong Kong'da ayı eti çok yenir. Biraz serttir ama...
* Avustralya'da kanguru ve timsah eti çok revaçtadır.
* Kore'de her yer sarmısak kokar ve artık burnunuzun direği kırılır.
* Ben küçükken biraz hastaydım ve annem bana özel at eti alırdı. İtalya'da at eti çok popüler. At etinden yapılan sosisler daha pahalıdır. Özel at eti kasapları vardır İtalya'da. Ayrıca eşek eti de çok sevilir benim ülkemde.
* Türkiye'ye geldiğimde ilk kez kokoreççi gördüğümde çok şaşırmıştım ve iğrenmiştim. Sonuçta bağırsakları hayvanın.
* Türkiye'nin kendine ait yiyecekleri çok güzel. Kaymağı ilk defa Türkiye'de gördüm ve benim en sevdiğim yiyecek oldu. Ama dışarda nereye giderseniz gidin Türk yemeği diye hep dönerciler görürsünüz. Oysa kebaplarınız, tatlılarınız, kaymağınız, lahmacununuz var. Sizin en özel yemeğiniz döner değil ki. Ama herkes sizi öyle tanıyor.
* Türkiye'nin en güzel şeylerinden biri çok güzel balıklarınızın olması. Bir sürü balık lokantanız var ama evde balık yeme alışkanlığınız neredeyse hiç yok.
* Türk yemekleri çok ağır. Hem çok yiyorsunuz hem de çok ama çok tatlı şeyleri seviyorsunuz.