The OthersOrhan Abi inkılabı

Orhan Abi inkılabı

13.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Orhan Abi inkılabı

Orhan Abi inkılabı
12 Aralık 1998

Bugüne kadar "devlet sanatçılığı", ancak resmi sanat görüşüne yakın sanatçıların başına konan tatlı bir kuştu. Bu resmi giysili kuş, tabii ki "çoksesli", enternasyonal ve "plastik" görüşlü, "aydınlık" kafalı, şüphesiz devlet "terbiyeli" kafalara tünerdi. Fakat ne olduysa oldu, "kültür" birdenbire farklı bir kuşa dönüştü. Görünen o ki, ne bu kuş aynı kuş, ne bu devlet aynı devlet, ne de konan kafa aynı kafa.
Bunun üzerine "devlet refleksi" pek güçlü kültür ve siyaset seçkinleri varoluşçu bir korku ve yokoluşçu bir sezgiyle işin üstüne gittiler. Şu anda ortalık toz duman. Kalemşörler dövüşüyor. Eski ödül sahipleri, yani ciddi kültür şövalyeleri endişelere boğulmakta, ellerindeki ödül acaba değer yitiriyor mu, diye karalara bürünmekte...
Düşünsenize artık Orhan Gencebay da, o anlı şanlı, çoksesli müzisyenlerle aynı mahfillerde görünebilecek, cenazesi devlet töreni ile kalkacak. Sahi, yoksa devlet ciddiyeti, kültür inkılapları elden mi gitmekte?
Kuşku yok, listenin en çarpıcı adı Orhan Gencebay. Çünkü Gencebay cumhuriyet tarihinin en sessiz halk kahramanlarından biri. Müzikte devlet tarafından hangi Doğu - Batı sentezi amaçlanırsa amaçlansın, onun tersinin de ciddi bir sentez olabileceğinin canlı bir kanıtı.
Tepeden gelen bir müzik anlayışına karşı örgütsüz, "kendiliğinden" oluşmuş bir "zevk direnişinin" müsebbiblerinden biri. Bir anlamda 30'larda Hafız Sadettin (Kaynak) tarafından başlatılan bir sentez anlayışını bugünlere taşıyan doğal bir köprü.
Bu noktada biraz tarihe dönelim. Yıl 1934... Alaturka çevrelerde dönemin en önemli dergisi olarak görülen ve günün popüler şarkılarının partisyonlarını basan Nota dergisi bir anket düzenlemiş. Konu: "Musıki inkilabı" ve müzikte sentez... Yayın yönetmenliğini Mildan Niyazi'nin (Ayomak) yaptığı dergi alaturka musıki eserlerinin de çoksesli olabileceğini, eğer bir inkılap gerekiyorsa alaturkacılardan da yararlanabilineceğini iddia ediyor. Ankete ise sadece garpçı müzisyenler ve kültür seçkinlerinden cevap geliyor. İlginç olan, derginin müzik politikasına yakın hiçbir cevap yayınlanmıyor. Öte yandan alaturka müziğin neden hiç bir işe yaramayacağına dair ise bir sürü cevap ise yayımlanıp duruyor. Cevaplara bugün bakan, "Olsa olsa bu alafrangacıların dergisiymiş," diye düşünülebilir. Halbuki Nota, çoğunlukla alaturka eserlerin partisyonlarını basıyor ve belli ki esas okuyucusu bu türün müzisyenleri.
Peki bu çelişki niye? Çünkü derginin üstünde baskı var. Birileri, "Şunları yayınlayın, bunları yayınlamayın," diyor. İşte bir örnek: Ankete gelen şu cevap, o günkü resmi görüşün bir özeti. Trabzon Halkevi Musıki Şubesi Şefi İlyas Bey şöyle diyor:
Musikimizi müşkül ve muğlak hale getiren ve ekseriyetle yekdeğerinden farksız olan makamların tespitile makam adetlerinin asgari bir hadde indirilmesi ve bunlara esaslı bir şekil verilmesi... Mesela; Uşak, Hüseyni, Muhayyer, Karcığar gibi yekdeğerinden pek farksız olan makamlardan yalnız birinin kabulü veyahut hepsinin hususiyetini cami bir makam meydana getirilerek diğerlerinin kaldırılması... Bu hususta alafranganın majör ve minör gamlarının esas itibar edilerek bu çerçeve dahilinde teferruatın tespiti...
Bu üslubu hepimiz hatırlıyoruz: Yukardan, tartışmaya kesinlikle kapalı, emir cümleleri ile yazılmış pek devletli bir cevap. Aslında cevap bile değil, bir görüşün dikte edilmiş tarifi. Nota dergisi etrafında toplanmış müzisyenler ise, bu tuhaf öneriye cevap bile veremiyorlar. Kendi müziklerinin temel yapıtaşı olan makamlara yapılan bu akıldışı basitleştirme önerisini, belli ki dergilerinde yayımlamak zorunda kalıyorlar. Nitekim iki üç ay sonra dergi kapanıyor ve radyodaki alaturka müziğin yayımlanmasına engel olacak ünlü yasak başlıyor.
Şimdi soralım: TRT'deki 20 yıllık arabesk yasağının bir numaralı muhattabı Orhan Gencebay'ın bugün devlet sanatçısı ilan edilmesi, musıki inkilabının en sonunda gerçekleştiğinin kanıtı değil de nedir? (Bu arada, Orhan Gencebay'ın yanı sıra bugünkü pop müziğin ruhunu daha altmışların sonunda şekillendirmiş olan Erkin Koray'ın unutulması affedilir bir hata değil.)
Biliyorum, "Ya Müslüm Baba ne olacak," diye soruyorsunuz. Soru doğru da, bu sorunun cevabını ancak gelecek yüzyılda bulabiliriz gibi geliyor bana.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler