The Others Oscarlık rol

Oscarlık rol

08.07.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Oscarlık rol

Oscarlık rol


Erkek; kadınları seviyor, aldatıyor, karısını da çok seviyor, aldatmıyormuşö gibi yapıyor... Ayşegül Sönmez, aldatılmış, depresyona girmiş bir kadınla konuşuyor...


Duygu ASENA


"Kadınları seviyorum. Hem de çok. Karımı seviyorum. Sonuçta o da bir kadın. Çok sevgilim var. Babam da böyleymiş benim. Anneme epey çektirmiş. Ama gönlünü almayı da bilirmiş. Ben de bilirim elbette. Başkalarıyla olduğum için moralim yüksek olur, evde karıma iyi davranırım. İltifatlar, çiçekler, öpücükler, şefkatli cinsel temaslar... Karım benden hiç şüphelenmez. Çünkü ona sarhoşken ama sadece ve sadece sarhoşken gözlerinin içine bakar ve şöyle derim:
"Biliyor musun, hayatım boyunca seni hiç mi hiç aldatmadım."

Revani yerine baklava

"Sevgilim benden hep şüphelenir durur. Haksız sayılmaz. Evet onu kimi zaman aldatıyorum. Çünkü canım çekiyor. Canım revani nasıl çekerse başka birini de öyle çekiyor. Hem daha evli değilim. Bazı fırsatları kaçırmak istemiyorum. Aşka da inanmıyorum, arkadaşlık daha önemli gibime geliyor. Sevgilimle de iyi arkadaşız. Ama başka kadınları arzularken kendimi tutmak çok saçma geliyor. Bilmiyorum evlenince düzelirim. Sevgilim benden şüphelendiğinde, dırdıra başladığında ise ona bu sefer sanki o beni aldatıyormuş gibi muamele yapmaya başlıyorum. Ona, `İnsanın aklına kendi aklından geçenler önce gelir. Kendin yapıyorsun ki benden de şüpheleniyorsun' diyorum. O da ağlamaya başlıyor. Suçlu da değil biliyorum. Sonra ona sarılıyorum, geçip gidiyor."

Seviyorum ama aldatıyorum

"Karımla tanıştığımda 16 yaşımdaydım. Sonra 22 yaşımda evlendim. Onu çok ama çok seviyorum. Ama bir sürü kadınla, bunların bazıları da profesyonel, karımı aldatıyorum. Sonra çok kötü suçluluk duyuyorum. Üç çocuğum, altı torunum var, hala karımı aldatıyorum. Yıllardır bu böyle. Ama suçluluk duyduğumda karımı Avrupa'ya tatile götürüyorum ya da ona pahalı bir hediye alıyorum. Bunu karım için yapmıyorum. Suçluluk duygusundan kurtulmak için yapıyorum, kendim için yani. Karım yoksa her şeyin farkında. Ona bir şey olursa diye de düşünüyorum. Çok kötü oluyorum. Ona bir şey olursa ben yaşayamam."

Fahişeler bir fantezi

"Karımı sadece yurt dışına çıktığımda aldatıyorum. Yurt dışındaki fahişelerle birlikte olmak kolay ve ilginç geliyor. Karım çok güzel bir kadın ama bunun onunla ilgisi yok. Eve döndüğümde karımla birlikteyken o anları düşünüp heyecanlanıyorum, bu karımla yaptığım sekse de yansıyor. Bir suçluluk duyuyorum elbette, belki de bu yüzden karıma çok fazla hediye getiriyorum yurt dışından. Fahişeler erkeğe ne yapmak gerektiğini biliyorlar. Köle gibiler ve çok mutlu ediyorlar. İnsanın bunu karısından istemesi doğru değil."

Ters, yüz çorap

Ayşegül Sönmez, 15 yıl önce aldatılmış, depresyona girmiş, alkolik olmuş bir kadınla konuşuyor. Mehlika on beş yıl önce olanları bugünmüş gibi tüm detaylarıyla hatırlıyor...
Mehlika S. 54 yaşında. Uğruna Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tiyatro Kürsüsü'nü terk ettiği kocası tarafından bundan tam 15 yıl önce aldatılmış. Aldatılmış olmayı da bir türlü sindirememiş. O gün bugündür depresyonda. Ağır ilaçlar alıyor. Bir yandan içki içiyor. 15 yıl önceden dün gibi bahseden Mehlika S., "Bugün yine aynı şey başına gelse ne yapardın" sorusunu, "Depresyona girmektense yeni sevgili bulurdum" diyerek cevaplıyor.
* Aşk evliliği miydi evliliğiniz?
"Hayır. Ama sandım ki bu aşk evliliği olacak. Benim için ağladı. Bir an önce benimle evlenmek istedi. Onun için tiyatroyu bıraktım. Sonra evliliğimizin yavaş yavaş rengi kaçtı. İki oğlum oldu. Biri okula gidiyordu, biri mama diyordu. Gezmeye gidemez, kendime bakamaz olmuştum. `Bir renk getirmek lazım' dedim. Ama bunu yemek yaparak mı iyi seks yaparak mı yapacağıma karar veremedim."
* Nasıl anladınız aldatıldığınızı?
"Eşimle birlikte bir gün Derimod mağazasına gittik. Ona yeni ayakkabı alındı. Pazar günü gitmiştik. Eşim pazartesi günü ayakkabılarını giymek istedi. Ben ona çekeceği verdim. Çorapları vardı, İtalyan çorapları. O devirde İtalyan çorap yok. Ama onun vardı. Eşim çoraplarını, ayakkabılarını giydi. Sonra akşam geldi, bir de baktım, bir ayağında ters çorap bir ayağında yüz çorap."
* Ne yaptınız?
"Kavga çıkardım. `Bu ne?' dedim. `Haha hahah' güldü. Pimpiriklendim ama yine de kondurmadım. Komşuma durumu anlattım. `Bana bu işin içinde bir iş var' dedi. Ondan sonra geç gelmeler çoğaldı, çoğaldı. Gömlekte lekeler başladı. Kavgalar çıkmaya başladı."
* Eşinizin kavgalar sırasında tepkisi nasıl oluyordu? Kabulleniyor muydu?
"Hayır, hep gülüyordu. Benimle dalga geçiyordu. Sonra bir keresinde yatakta ona sordum, sevgilinin ismi ne dedim. Osman diye bağırdı. Her akşam eve o kadar geç geliyor falan... Artık anladım bir kadın olduğunu. Eve de telefonlar geliyordu, sessiz. Bir gün kaldırdım onu yatağından attım, yallah diye kovdum evden."
* Peki bu kadın kim diye merak etmiyor musunuz?
"Ben bu arada bu kadın kim diye araştırdım. Adam koydum arkasına. Mahallemizin şöförlerini tuttum. Kadının evinin önüne gittim. İnin aşağıya diye bağırdım. Benimleyken de sen başımın tacısın diyor..."
* İndi mi?
"Hayır çıktı. Bodrum katında oturuyormuş."
* Kocanız eve gelmemeye başladığında ne yaptınız?
"Ben bu işe çok kötü taktım. Yatıyorum. İlaçlar alıyorum. Oğlum diyor ki hapçı oldun diyor. Şimdi alkolik oldun diyor. Dua oku dediler bana. Okuyorum yine o kadınla kocamı düşünüyorum. Kapısını düşünüyorum, evini düşünüyorum. Kurban Özuğurlu'ya gittik, evlilik uzmanına. Kendimi öldürmeye çalıştım, arabadan dışarı attım bir sefer. Hala bu bana nasıl yapılır diye hırslanıyorum..."

Aldatma olduğu için zevkli

Osman Tamburacı

Aldatma konusunda adını vererek açıklama yapan ender erkeklerden biri Fanatik gazetesi spor yazarı Osman Tamburacı. Onunla şunları konuştuk:
* Erkekler neden aldatır?
"Erkek de kadın da aldatır. Beklentiler bittiği an, mutlu olmadığını hissettiği an erkek aldatır ama zaten hayatın içinde hep aldatmak üzerine kurulmuş bir düzen vardır. Her konuda herkes birbirini aldatır. Kadın - erkek ilişkisindeki aldatma da hayatın içindeki bir aldatmadır.
* Genellikle erkekler aldatıyor deniyor...
"Sadakat bir bütün. Evlilikte sadakat göstermek, illa da insanın eşini biriyle aldatması demek değil ki. Ben yine karıma sadığım ama aldatabilirim. Bu insanın hiçbir zaman ahlaki değerlerinin çürümüş olmasını da göstermez."
* Peki aynı şeyi karın söylese. Ben yine de kocama sadığım ama, aldatabilirim dese bunu nasıl karşılarsın?
"E, tabii aldatmak resmen olmasın... Yani ben karıma nasıl diyebilirim bak ben seni aldatacağım veya karım bana keşke söyleseydi de öyle aldatsaydı, o zaman onun adı aldatmak olmaz. Aldatma aile hayatının bir parçasıdır, bir değişikliktir, bir renktir. Aldatmanın içinde gizli yapılan birtakım zevkler var."
* Peki bu açık açık yapılsa, madem bu bir ihtiyaç, madem uzun süreli ilişkilerde aşk bitiyor, şehvet bitiyor, insanlar açık açık, "Biz bu ailemizi sürdürelim ama arada bir gidelim hayecanımızı da yaşayalım" deseler, o zaman nasıl olur?
"O zaman çirkin olur, sen yaptığından da bir şey anlamazsın. Aldatma olması keyifli. Kendine ait bir şeylerin saklı kalması özünde önemli, heyecanını yitirirsin o zaman. Karına diyebilirsin ki, ben hayatımı yaşamaya gidiyorum, benden ümidini kes üç gün, bu aynı zevki vermez insana. Gizli yapılan şeylerde daha çok merak vardır. Aldatmak aldatmadır, bunu meşruiyete dökemezsin."
* Erkekler bunu çok doğal karşılıyor ve yaşıyor değil mi?
"Doğal karşılıyor tabii, zaten hakikaten de kadınlar daha içe dönük, erkekler daha dışa dönük. Bu Tanrı vergisi bir şey. Çok kadınlı olmak erkeğe yakışır bir şey. Nedenini, niçinini sormayacaksın. Kadın tek eşle yetinmesini becerebilen insandır."
* Ama fizyolojik olarak kadın daha kolay seksüel ilişkiye girebilir, erkek daha zor.
"Belki erkek kendini tatmin için bu yolu deniyor. Erkeğin daha çok karısını aldatması bütün dünyada yaygınsa erkek kendini denemek ve kanıtlamak için bu işi yapıyor, çünkü kadınların güzelleşmek için zamanları var, makyaj denen bir şey var, erkeğin makyajı yok. Erkeğin makyajı sadece içinde taşıdığı erkeklik duygusu, bunu da tatmin etmek için aldatmayı göze alıyor."