Mahkemeye bir türlü ulaşmayan raporlar, çeteyle bağlantı milletvekillerine `dokunulamaması' yargının elini kolunu bağladı
Susurluk'ta 3 Kasım 1996'da meydana gelen kazanın üzerinden geçen üçbuçuk yıla karşın, pekçok soru aydınlığa kavuşmadı. Yanıtsız sorular, mahkemeye bir türlü ulaşmayan raporlar ve çeteyle bağlantısı olan milletvekillerine `dokunulamaması' yargının da elini kolunun bağlanmasına neden oldu.
Susurluk davasının görüldüğü İstanbul 6 No'lu DGM heyeti ve savcıların istediği raporların mahkemeye ulaşmaması, defalarca araştırılması istenen konularla ilgili
devlet makamlarına yazılan yazılara yanıt gelmemesi, Susurluk ilişkilerinin örtbas edildiğini gündeme getirdi.
Susurluk çetesinin tüm boyutuyla açıklığa kavuşması için yanıtlanması beklenen sorular söyle:
*
Dokunulmazlıklar neden kalkmadı?: Susurluk kazasının ardından tüm baskılara karşın, TBMM dokunulmazlıkları kaldırmadı. TBMM'den iki kez dokunulmazlığının kaldırılmasının istediği DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak'ın yargılanması durduruldu. Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar'ın ise `nerede ve nasıl yargılanacağına' karar verilemedi.
*
Yeşil nerede?: "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın izi `tüm aramalara' karşın bulunamadı. Yeşil hakkında, DGM gıyabi tutuklama kararı çıkararak aranmasını istedi. Devlet adına çalıştığı öne sürülen davanın kilit ismi Yeşil'in, henüz yakalanamamış olması aramaların durdurulduğu sorusunu gündeme getirdi.
*
Ümit'in faailleri neden yakalanmadı?: En son 2 Mart 1995'te Bağdat Caddesi'ndeki Divan Pastanesi'nin lokanta bölümünde, özel timcilerden Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu ile görülen ve kendisinden bir daha haber alınamayan MİT muhbiri Tarık Ümit olayı da karanlıkta kaldı.
*
Topal cinayetinin delilleri nerede?: Kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal cinayetinde, delillerin çoğu yok edildi. Aracın yanında Özel Harekat Dairesi'nce kullanılan Uzi marka silaha ait bulunan şarjör ve daha sonra üzerinde Çatlı'nın parmak izi saptanan bir Kalaşnikof bulundu. Cinayetle ilgili Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davadan sonuç alınamadı.
*
İşadamları neden öldürüldü?: Kürt mafyasının önde gelen ismi Behçet Cantürk, 1994'te kaçırılarak öldürüldü. Daha sonra sivil polislerce işyerlerinden alınan Fevzi
Aslan ve Salih Aslan'ı öldüren silahlar, Cantürk cinayetinde kullanılanlarla aynıydı. PKK'ya yardım ettiği iddia edilen bu kişilerin kimlerle ilişkide olduğu ve kim tarafından öldürüldüğü açıklanmadı.
*
Babataş dosyası Yargıtay'dan neden dönmedi?: Mafyanın ilk hesaplaşması olan Topal'ın iş ortağı Babataş'ın öldürülmesi davasında sanıklardan Metin Aydoğmuş, Ergül Müjde ve Çetin Aydoğmuş'un aldığı cezalar Yargıtay'ca onandı. Sanıklar daha sonra 400 bin
dolar karşılığında olayı üstlendiklerini ve asıl katilin İhsan Karakayalı olduğunu söyledi. Yeniden görülen dava dosyası, Yargıtay'a gitti, ancak aylardır sonuç çıkmadı.
*
Silahlar hangi eyleme gidiyordu?: Susurluk'ta kaybolan silahlar bulunmadı. İsrailli Hospro şirketinden 1993'te alınan silahların hangi eylemde kullanılacağına açıklık getirilmedi.
*
İranlılar niye öldü?: Uyuşturucu kaçakçısı İranlı Nazım Esmaili ve Askar Simitko, 14 Ocak 1995'te Emperyal Gazinosu'ndan çıkarken polis yelekli ve telsizli üç kişi tarafından kaçırıldı. Esmaili ve Simitko'nun cesedi kurşunlanmış ve işkence görmüş şekilde Silivri'de bulundu. İki uyuşturucu kaçakçısının ölümünde, kimlerin menfaatinin olduğu açıklanmadı.
*
Aliev suikastını kimler planladı?: Azarbeycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliev'e karşı düzenlendiği iddia edilen suikastın, kimler tarafından planlandığı sorusu unutuldu.
*
Cem Ersever'in failleri nerede?: Güneydoğu'daki falili meçhul cinayetlerde adı sıkça geçen JİTEM'in kurucularından Cem Ersever, PKK itirafçılarını istihbarat için kullanma fikrini ortaya attı. "Yeşil"'i de keşfeden Ersever, 1993'te faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Ölümünden sonra JİTEM adlı bir kuruluşun hiç var olmadığı açıklandı ve Ersever unutulup gitti.
Her şey kazayla başladı
Susurluk'ta 3 Kasım 1996'da aşırı hız sonucu bir kamyonla çarpışan Mercedes'te üç kişi öldü, bir kişi yaralı kurtuldu. Ölenlerden biri uzun süredir aranan katliam zanlısı Abdullah Çatlı, diğeri polis şefi Hüseyin Kocadağ, üçüncüsü de Çatlı'nın manken sevgilisi Gonca Us'tu. Bu kazadan DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak da yaralı kurtuldu. Çok sayıda silahın bulunduğu araçta, bir milletvekili, bir katliam zanlısı ve polis müdürünün çıkması, Türkiye'nin gündemini değiştirdi.