İstanbul, yine ‘bir yaz gecesi paniği’ yaşadı. 4.2’lik deprem yüzünden balkondan atlayan 30 kişi yaralandı. Gebze’de bir kadın korkudan kalp kirizi geçirip öldü
İstanbul’da dün sabaha karşı meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki deprem, vatandaşlara korkulu anlar yaşattı. Deprem paniği kalp krizi geçiren bir kişinin ölümüne, balkonlar ve pencerelerden atlayan 30 kişinin yaralanmasına neden oldu. Kartal’da komşularını uyandırmak için tabancayla havaya ateş açan inşaat işçisi Recai Şenyüz yanlışlıkla kendini ayağından vurdu.
İstanbullu sokağa döküldüBoğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü uzmanları, dün sabah saat 03.15’teki depremin merkez üssünün Adalar olduğunu açıkladı. Bilimadamlarının açıklamalarının ardından Marmara Denizi’nde büyük bir deprem bekleyen İstanbullular, geceyarısı gelen sarsıntıyla paniğe kapılarak sokaklara döküldü. Çok sayıda vatandaş, geceyi parklarda ve geniş alanlarda geçirdi. Depremde, çöken veya ağır hasar oluşan bina bulunmadığı belirlendi.
Kalbi dayanmadıKocaeli, Tekirdağ ve Yalova’da da hissedilen deprem, bir kişinin ölümüne yol açtı. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, bir apartmanın dördüncü katında oturan Vilayet Tutar (31), yaşadığı korkuyu atlatamayarak, kalp krizi sonucu öldü. Paniğe kapılarak pencere ve balkonlardan atlayan 30’u aşkın vatandaş ise hastaneye kaldırıldı.
Kadıköy’de binadan çıkmaya çalışırken merdivenlerden yuvarlanan iki kişi Göztepe SSK Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı bildirildi.
Yine hazırlıksız yakalandıkOrta şiddetteki deprem, 17 Ağustos depreminden sonra yapılan tüm uyarılar ve tartışmalara rağmen, sarsıntılara karşı yeterli önlemin alınmadığını ortaya çıkardı. Yaralıların kaldırıldığı Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin acil servisinde büyük sıkıntılar yaşandı. Yaralılara zamanında müdahale edilemezken, röntgen odasında uzun kuyruklar oluştu. Doktor bulamayan yaralılar, birbirlerine yardımcı oldular. Hastanede bulunan doktorlar ise, görüntü almak isteyen basın mensuplarına tepki göstererek, hastaneden attırdılar.
Toplumsal stres, faydan tehlikeliSERHAT OĞUZ İstanbulBilimadamları, özellikle İstanbul’da yaşayan vatandaşların, Marmara’daki olası deprem tartışmalarından olumsuz yönde etkilendiğini, bu nedenle orta şiddetteki bir depremde bile panik yaşandığını söyledi.
Marmara’daki faylarda biriken stresle ilgili araştırmalar yapan Prof. Dr. Aykut Barka, toplumda oluşan stresin, faydaki stresten daha tehlikeli olduğunu savunarak şunları söyledi:
‘Fayla değil, önlemle ilgilenin’“Vatandaşlardaki korkunun, beslenen bilgiyle azaltılması gerekir. Marmara Denizi’ndeki fayın özelliklerinden çok, gelecekteki deprem için nasıl tedbirler alınması gerektiği düşünülmeli."
Halktaki paniğin bilgisizlikten kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ise “Bu durum, eğitimin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Nasıl okullarda sanal deprem tatbikatları yapıyorsak, bunu topluma da uygulamamız gerekiyor. Toplum bunlara alışmalı" yorumunu yaptı.
‘Sıcakla ilgisi yok’Kocaeli depreminin 1999 yazının sıcak günlerinde meydana gelmesinin ardından dün sabaha karşı panik yaratan 4.2 büyüklüğündeki Adalar depremi, yer sarsıntılarıyla,
hava sıcaklığının ilişkili olabileceği şüphesini gündeme getirdi.
Adana ve Kocaeli depremlerinin ardından 4.2 büyüklüğündeki depremin sıcak havayla ilgisini değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka, ilişkiyi tamamen reddetmemesine karşılık, şüpheyle yaklaştı.
Bu tür doğa olaylarıyla, deprem arasında bazı benzerlikler olmasına karşın kesin veriler olmadığını savunan Barka “Açıklanamamış bazı şeyler var. Bazen bir ilişki var gibi görülüyor, benzerlikler ortaya çıkıyor, ancak daha sonra bunun aksi yaşanabiliyor" dedi.
Yerin dibini etkilemezJeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise Barka’ya karşı çıkarak, böyle bir ilişkinin kesinlikle mümkün olmadığını savundu. Gündoğdu, “Havanın çok sıcak olduğu bir günde, toprağın 1.5 metre derinliğine baksak toprağın serin olduğunu görürüz. Bu kadar kısa mesafeyi etkilemeyen sıcaklık, yerin çok derinini nasıl etkileyebilir" diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, sıcaklarda deprem arasında hiçbir bağın olmadığını anımsatırken İstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şükrü Ersoy da yaz aylarının yanı sıra kış aylarında da deprem olduğunu, bunun iddiaları çürüttüğünü vurguladı.
4-5 saniye sürdü!..Adalar Belediye Başkanı Coşkun Özden, dün sabaha karşı meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki depremin ilçede en ufak bir hasara bile yol açmadığını söyledi.
Coşkun Özden, depremi 4 - 5 saniye gibi çok hafif bir sarsıntı olarak hissettiklerini belirterek, şunları söyledi:
“Adalar’da deprem nedeniyle yaralanan kimse yok. En ufak bir hasar dahi meydana gelmedi. Zaten Adalar’ın zemini kayalık. Zemin sağlam ve yapılar da 2 -3 katlı olduğu için depremi bazı insanlar hissetti. Biz bu depremi 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin artçı şokları gibi karşıladık."
Önce fay uyandı sonra AdalılarÖNAY YILMAZ Deprem uzunca bir moladan sonra dün kendini yine hissettirdi. Sanki, “Beni unutmayın" der gibi... Geçen yılın deprem korkusunu henüz üzerinden atamamış olan ada halkı, bu yaz sezonunu bir ay rötarla haziran yerine temmuzda açtı.
Sezon yeni başlamıştıAdalar, geçen yıla oranla bu yıl, deprem korkusunun da etkisiyle olsa gerek daha tenhaydı. Ama yine birçok yazlıkçı Adalar’a hücum etmiş, “İyi yazlar" dilekleriyle yaz sezonuna başlamışlardı.
Ancak dün gece saat 03.15 sıralarındaki merkez üssü Adalar olan 4.2 büyüklüğündeki deprem, herkesi uykusundan uyandırarak dışarı fırlattı. Adalılar, yeni bir deprem beklentisiyle geceyi bahçelerde, sokaklarda geçirdi. “17 Ağustos kabusu yine mi başlıyor?" sorusu zihinleri kurcalamaya başladı. Yine telefonlar çaldı. Halk depremin merkezinin nerede olduğunu öğrenmek için televizyonların başına koştu.
Depremin üssünün Adalar olduğu anons edilince endişe ve korku daha da arttı. Ada halkı bir araya gelerek, yine deprem sohbetlerine başladı. Faylar tartışıldı, binaların sağlamlığı konuşuldu,
devlet ve yetkililer suçlandı, bilim adamları eleştirildi, herkes birbirine “Geçmiş olsun" dileklerini iletti. Bu sohbet ve endişeli bekleyiş gün ağarana kadar devam etti.
Kimileri evlerine,
yarım kalmış uykularına dönerken, kimileri “Ne olur, ne olmaz" diyerek, dışarda kalmayı tercih etti. Bazıları da geceyi binalarını kontrol etmekle geçirdi. Birçok yazlıkçının da Adalar’ı terk ederek İstanbul’a dönme hazırlıkları yaptığı gözlendi.
Depremle yaşamakSabah saatlerinde konuşulan tek konu yine depremdi. Anlaşılan o ki, deprem kendini unutturmaya pek niyetli değil. Ta ki, Türkiye bu işin ciddiyetini tam anlamıyla kavrayana dek. Depremle yaşamak, ama bilinçli yaşamak gerçeği kafalara bir kez daha dank etti.