The Others Zincirleme işkence

Zincirleme işkence

28.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zincirleme işkence

Zincirleme işkence


İşkence sonucu öldüğü iddia edilen Süleyman Yeter’in, kendisini gözaltına alan polisler hakkında, iki yıl önce de ‘işkence’ iddiasıyla dava açtığı ortaya çıktı

Zincirleme işkence
Sendikacı Süleyman Yeter, 5 Mart 1999'da İstanbul'da Terörle Mücadele Şubesi görevlileri tarafından gözaltına alındıktan 48 saat sonra Emniyet Müdürlüğü'nde yaşamını yitirdi. Avukatı Gülseren Yoleri, Yeter'i gözaltına alanların, işkence suçlamasıyla mahkemeye verdiği polisler olduğunu söyledi.
Arkadaşları, gözaltında ölümün ardından "Süleyman Yeter Cinayeti Davasını İzleme Komisyonu" kurarak davayla ilgili her bilgiyi toplamaya başladılar. Sendikacının "kuşkulu" ölümünden geriye kalan ipuçları, bir polisiye film kurgusunu andırıyor.
Yeter'in emniyette ölümüyle sonuçlanan olaylar zinciri bundan iki yıl önce, 21 Şubat 1997'de başladı. Terörle Mücadele ekiplerinin "yasadışı örgüte üye olduğu" iddiasıyla gözaltına aldığı Yeter, çıkarıldığı mahkemede serbest bırakıldıktan sonra işkence gördüğünü ileri sürerek sekiz polis hakkında dava açtı. Yeter ile birlikte 15 müştekinin açtığı davada, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli başkomiser Bayram Kartal, komiser Sedat Selim Ay, komiser yardımcısı Yusuf Öz, polis memurları Erdoğan Oğuz, Zülfikar Özdemir, Necip Tükenmez, Şaban Toz ve Bülent Duramanoğlu yargılanmaya başlandı.

Tecavüz iddiası da var

Zincirleme işkence
Kendisiyle birlikte gözaltına alınanlar arasında bulunan Sultan Seçik Arıkan, Birsen Kaya ve Asiye Güzel Zeybek de poliste tecavüz ve cinsel tacize uğradıkları iddiasıyla davacı oldu.
Zeybek'in Emniyet Müdürlüğü'nde tecavüze uğradığı gerekçesiyle açtığı dava İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Psikososyal Travma Programı Birimi yöneticisi Prof. Dr. Şahika Yüksel'in imzasını taşıyan raporla Türkiye'de bir "ilk" oluşturdu.
Zeybek, Psikososyal Travma Programı polikliniğinde, tecavüz iddiasından bir yıl sonra ruhsal durum değerlendirmesine alındı. Psikolojik muayene sonucunda Zeybek'in cinsel tacize uğradığı saptanarak rapor mahkemeye ulaştırıldı.

Yeter'in darbeli cesedi

DİSK'e bağlı Limter - İş Sendikası eğitim uzmanı Yeter, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde işkence davası sürerken, 5 Mart 1999'da davacı olduğu polisler tarafından gözaltına alınıp Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. İki gün sonra ise ailesine cenazesi teslim edildi.
Ceset üzerinde Adli Tıp'ta yapılan muayenede el, sırt, boyun ve alında dayak izleri saptandı. Yeter'in ölümünden sorumlu tutulan polislerle, kendisine işkence yaptığı iddiasıyla yargılanan polisler aynı kişilerdi.

Davalı polislere yeni dava

Avukat Gülseren Yoleri, Milliyet'e, Süleyman Yeter'in işkence suçlamasıyla dava açtığı polislerle ölümüyle sonuçlanan gözaltını gerçekleştiren polislerin aynı kişiler olduğunu söyledi. Yoleri, Başkomiser Bayram Kartal dışında işkence davasında suçlanan polisler hakkında "Yeter'in ölümüne de sebep oldukları" iddiasıyla da dava açacaklarını bildirdi.
Avukatlar Gülseren Yoleri, Keleş Öztürk, Tahsin Ayçık, Metin Kozan ve Metin Narin'in ortak açıklamasında da Yeter'in işkenceye kurban gittiği şu ifadelerle öne sürüldü:
"Süleyman Yeter'in Terörle Mücadele Şubesi'nde işkence gördüğü dış bulgulardan rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kendisinin daha önce hiçbir sağlık sorunu bulunmamaktadır. Daha önce rastladığımız örnekler de gözönüne alındığında ve elde ettiğimiz bulgulara göre, kendisinin gözaltında işkence yapılarak öldürüldüğü sonucuna varılmıştır."

Kerimov sanığının itirafı

Yeter davasındaki gelişmeler bununla da sınırlı kalmadı. Özbekistan Cumhurbaşkanı Kerimov'a suikast girişiminde bulunmak suçlamasıyla aranan Zıyneddin Askarov Abdurosılovıc adlı Özbek, 5 Mart 1999'da İstanbul'da yakalandı. Özbekistan tarafından iadesi istenen Abdurosılovıc, Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi'ne konulduktan kısa süre sonra başvuruda bulunarak sendikacı Süleyman Yeter'i gözaltındayken döverek öldürdüğünü ileri sürdü.
Ancak Özbek rejim muhalifi, başvurudan kısa süre sonra İnsan Hakları Derneği'nin avukatlarıyla cezaevinde yaptığı görüşmede, kendi el yazısıyla yeni bir ifade verip, "Terörle Mücadelede görevli polisler buraya gelip benden Süleyman Yeter'i öldürdüğümü söylememi istediler. Karşılığında Özbekistan'a iade edilmeme engel olacaklardı" dedi.
Abdurosılovıc, yazılı ifadesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin iadenin durdurulması için aldığı tedbir kararına rağmen Özbekistan resmi makamlarına teslim edilerek Özbekistan'a götürüldü.

‘Mahkemede teşhis ettik, tehdit ettiler’

Taciz, tehdit, cinayet: Sultan Arıkan, sorgusunda "çırılçıplak soyulduğunu ve cinsel organıyla göğüslerinin polisler tarafından ellendiğini" ileri sürüyor.
Arıkan ile Birsen kaya, Emniyet Müdürlüğü'nde iki gün boyunca dayak yiyip cinsel tacize uğradıklarını belirterek şunları söylüyorlar:
"Süleyman da bizimle birlikte gözaltına alınmıştı. Ters ve düz askıda saatlerce tutulmuştu. Bizler serbest kaldıktan sonra işkence yapan polisler hakkında dava açtık. Mahkemede polisleri teşhis ettik. Yeter de teşhis edenler arasındaydı. Ancak bundan sonra tehditler başladı. Haklarında şikayetçi olduğumuz polisler her fırsatta karşımıza çıkıp, telefon açıp davadan vazgeçmemizi istiyorlardı."