Vitrin Modaya ‘Denge’ geldi

Modaya ‘Denge’ geldi

26.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Modaya ‘Denge’ geldi

Modaya ‘Denge’ geldi


Ünlü tasarımcı Bahar Korçan yeni kreasyonunda yine ipek ve yünden vazgeçmemiş. Ama bu kez likra da eklenmiş kumaşlara. Tasarımları ise tamamen kendisinden yansımalar taşıyor. Bu giysiler enerji, duygu, zekâ yüklü


       Bahar Korçan dünyanın adını bildiği ender Türk moda tasarımcılarından biri. Ne Paris’te ne de Londra’da yaşıyor. Suadiye’de doğmuş büyümüş. Kandilli’de oturuyor, işyeri Nişantaşı’nda. Ailenin tek çocuğu. 9 yaşındaki Lâl’in annesi. Moda akademileri filan da bitirmemiş. Moda üzerine en iyi okul dediği Vakko’da en iyi öğretmen Vitali Hakko ile başlamış mesleki gelişimi. Altı buçuk sene Vakko’da çalıştıktan sonra 1987’de kendi başına uçmaya karar vermiş.
       Kreasyonlarını yaratırken kendi deyimiyle “uzun süre depolama dönemi" yaşıyor. Esin kaynağı yaşamın ta kendisi. Çünkü işiyle yaşamını ayırmıyor. İşi yaşamının bir parçası değil bütünü O’na göre. Her yere girip çıkıyor, her tür insanla iletişim kuruyor. “Çünkü" diyor, “Sanatçı çok soyut yaşayıp, kendini kapatıp üretim yapar diye birşey yok. En azından ben öyle değilim. Gözlemci bir insanım. İşim gerektirdiği için değil, hep öyleydim. Bu özellik hayatın içinden, yaşayan kreasyonlar oluşturmamı sağlıyor".

       Şiirli koleksiyon
       Bazen bir yaprak, bir ışık, bir kelime koleksiyonundaki çıkış noktası oluyor. Kreasyonlarını oluştururken ilk şekillenen ise ‘şiir’. Evet, önce kendi şiirini yazıyor, sonra çizimler geliyor. Çünkü “bu sene renkte yeşil, etekte kısa, pantolonda uzun moda olsun" diye çıkmıyor yola. Yaratımlarının düşünsel değerleri var. Ya da yaşama dair düşüncelerini tasarımlarıyla ifade ediyor denilebilir. Bahar Korçan şu hayatta söylenecek sözü olanlardan. 1992’deki “Naturel" koleksiyonu meselâ... Öyle doğal, öyle karşı konulamaz sağlamlıkta düşüncelerden yola çıkılarak hazırlanmıştı ki bu anlamdaki moda akımının öncüsü olmuştu “Naturel".

       Hayatın içinden tasarımlar
       2001 kreasyonu “Dengeöde de aynı sağlam alt yapı gözlemleniyor. Denge, Bahar Korçan’ın eli, gözü, yüreği Cem Görk ile hayat üstüne yaptığı sohbetlerin yansıması. Bahar Korçan Denge’nin doğuşunu şöyle anlatıyor: “Aramızda konuşuyorduk Cem’le, hayatı sorguluyorduk. Herşeyin dengede yattığını, her türlü duygunun isteğin; somut soyut farketmiyor, ulaşmak istediğimiz her şeyin ve elimizde olan her şeyi, dengede tutabilirsek varoluşlarını daha uzun süre koruyabileceğimizi konuşuyorduk. Benim 2000’lere bakış duygum da buydu zaten. Her konuda eğer teknoloji ve doğayı dengede tutup yürümeyi başarabilirsek bizden sonraki nesillere iyi bir dünya bırakacağız umuduyla girdim ben ‘Denge’ye. Doğayı inanılmaz bir hızla tükettik. Teknoloji var, ama öyle bir an gelecek ki teknolojiyi kullanacak mekân bile olmayacak neredeyse. Dedim ki bunu kendi koleksiyonumda anlatmalıyım, söylemeliyim. Bu anlamda hafif bir başkaldırı, dokundurma koleksiyonu Denge".
       Bahar Korçan, tenimizi - ruhumuzu, inancı - tapınmayı, insan olmayı - evrendeki amacımızı ve teknolojiyi - doğayı dengede tutabilirsek önümüzdeki yüzyılda insan soyunun bilinçli bir şekilde varlığını sürdürebileceğine inanıyor. Denge’nin şiiri mi? Sadece 9 küçük mısra, gerisini giysileriyle anlatmış zaten: Çıtalar / Hep oynak olunca / Evrende / Sallanıp durunca / Ruhlar terazide / Yansımalı / Tüm duygu dengeleri / Hem dışa / Hem içe.

       ‘Denge’ vitrine çıktı
       Bahar Korçan yurtdışı bağlantılı çalıştığı için ‘Denge’ bir senedir var. Türkiye’de daha önce hiç sergilenmedi. Paris’teki Premiere Vision’da Dupont’un katkılarıyla sergilendi sadece. Türkiye’de ise ilk kez Vitrin okurları için sergiledi giysilerini Bahar Korçan.
       Şimdiye kadar hep doğal malzeme kullanan Bahar Korçan bu kez teknolojik malzemeler de kullanmış. Farklı ipliklerle, farklı teknolojilerle dokunan kumaşları ilginç buluyor Korçan. Teknik gelişimi ifade etmesi nedeniyle şimdiye kadar kullandığı saf yüne ve ipeğe likrayı katmış. Denge’de denim kumaşların da ağırlık kazanmaya başladığı gözleniyor. Bahar Korçan’a göre doğal bir materyal olarak doğru bir seçim denim. Bu kumaşı “yaşayan, her şekle giren, sihirli" diye tanımlıyor. “Benim için asla vazgeçemeyeceğim bir dokunuş mutluluğu" dediği saf ipek ise şal olarak karşımıza çıkıyor ‘Denge’de. Kızı Lâl, kendisi ve Cem Görk ile boyadıkları, çizdikleri bu şal, teknolojik kumaşlardan ve ergonomik kesimlerden oluşan kreasyonda hangi parçanın üzerinde kullanılırsa kullanılsın inanılmaz bir güzellik katıyor giysiye ve “İşte denge!" dedirtiyor insana.

       Moda değil, içinden gelen renkler
       Kumaş seçiminde doğa ve teknik dengesini sağlayan Bahar Korçan, renklerde de dengeyi korumuş. Denge’de canlı, enerji dolu, gözalıcı, kışkırtıcı turuncular, kırmızılar, koyu pembeler da var, hâkiden akua tonlarına kadar uzayan naif yeşiller, griler, vazgeçemediği kemik rengi de var. Modellerde ise ergonomi ön planda. Pantolonlarda kullanımı rahat kısa paça boylarını tercih etmiş. İlk bakışta neredeyse eşofmana benzeyen bu pantolonlar aynı zamanda gözalıcı bir şıklık taşıyor. Eteklerde boy diz altında, elbiselerde ise bileklere kadar iniyor. Kesimler öylesine rahat ki ister ayak bileğinize, ister dizlerinizin üstünde olsun hareketlerinizi kısıtlamıyor. Elbiselerde, mantolarda kapüşon dikkat çekiyor, basit bir açıklaması var aslında: Sıcak tutuyor!

       Ulaşılabilir fiyatlar
       Denge koleksiyonunun perakende satışı Bahar Korçan’ın Nişantaşı / Abdi İpekçi Caddesi’ndeki stil bürosunda yapılıyor. Denge’deki parçalar çok az sayıda üretilmiş. Zaten bir tasarımcıdan giyinmenin keyfi de burada saklı. Aldığınız giysiyi bir başkasının üzerinde görmeniz çok zor. Denge’nin fiyatları 35 ile 250 milyon lira arasında değişiyor. Bu rakamlar bir tasarımcı koleksiyonundan giyinme ayrıcalığı için çok yüksek görünmüyor. Hatta sezon başında konfeksiyon üretim yapan markaların da etiketlerinde rastlanacak oranda fiyatlar. Bahar Korçan perakende satışa sunduğu koleksiyonlarında hep bu fiyat politikasını korumaya çalışıyor, “İnsanlar özel tasarım giymek istiyor ve çok büyük paralar ödemek hoşlarına gitmiyor. Haklılar. Hepimiz çalışıp kazanıyoruz..." diyor. Bahar Korçan kreasyonundan beğendiğiniz giysi bedeninize göre değilse birkaç gün içinde size uygun bedende dikiliyor.
       Bahar Korçan’ın kişiye özel tasarımlarında fiyatlar istenen giysinin çizimi yapıldıktan sonra belirlenebiliyor. Çünkü hangi kumaşın nasıl kullanılacağı ancak giysi kağıt üzerinde şekillendiğinde belli oluyor. Ödeme biçimi konusunda da katı kuralları yok. “Sonuçta herkes kendi koşullarını anlatır, ortak bir noktada çıkar ödeme planı" diyor. O’na göre para ikinci sırada kalıyor; ortaya çıkan işin iki tarafı da mutlu etmesi öncelikli.

       Herkes için tasarlıyor
       Bahar Korçan’ın çok farklı kesimden müşterileri var. Bir üniversite öğrencisi de, evkadını da, çok ünlü bir sanatçı veya bir işadamı da Bahar Korçan’dan giyinebiliyor. “Buraya ilk kez gelenler nedense çekinerek giriyor içeriye. Neden böyle oldu anlamıyorum. Herhalde sanatçıları giydirdiğim için farklı bir imaj oluşmuş olabilir" diyor. Biraz şaşkın söylüyor bunları. Çünkü Bahar Korçan’ın öylesine ayağı yere basan samimiyeti var ki, insanların kendisinden ‘çekinmesini’ anlamlandıramıyor.

       “Erkekler kendilerini teslim ediyor"
       Bahar Korçan ofisine gelenlerle önce uzun bir sohbet ediyor. “O’nu tanımalıyım. Ne yer, ne içer, nerelere gider, ne sever bilmem lazım" diye açıklıyor bunu. Bir müşterisini hatırlıyor, “Ciddi şeyler giymem gerekiyor ama ben klasik tayyörler giyecek bir kadın değilim. Bana öyle birşeyler yap ki hem işimin ciddiyetini yansıtsın hem de son derece modern olsun" demiş. “Kendini çözmüş, tanımış, ne istediğini bilen insanlarla çalışmak çok keyifli. O hanıma harika bir gardrop yarattım" diyor. Erkeklerin ise giyim konusunda kendilerini tamamiyle teslim ettiklerini belirtiyor. Meselâ bu sene çalışmaya başladığı Serdar Ortaç’ta öyle bir güven ve giyim konusunda teslim olma hali varmış ki konserlerinde giyeceği kıyafetleri sahneye çıkmadan birkaç saat önce görüyormuş. Konçan, “Ama hemen bütün erkekler böyle. Buraya gelip kendilerini çok net biçimde anlatıyorlar, gerisini düşünmüyorlar bile" diyor

       ‘Türkbükü’ kadınları bir felaket!
       Bahar Korçan giysileri üzerine öyle uzun uzun konuşmuyor. Bu yılın modası ne olacak sorusunu tuhaf bile karşılıyor. Yine de ağzından zar - zor ‘kahverengi’ sözcüğü çıkıyor. “Göreceksiniz bu sene kahverengi çıkışta, alıp başını gidecek ve içimiz dışımız kahverengi olacak" diyor. Bunu felaket haberi verir gibi söylüyor. Çünkü Korçan için önemli olan kişinin kendini keşfetmesi. Kişisel keşiflerin insanlara hayatın her alanında olduğu giyimde de ‘trend’lerden uzak özgün bir tarz kazandıracağına inanıyor. Yıllardır gittiği ve bu yaz ciddi hayal kırıklığına uğradığı Türkbükü macerasından kısa bir görüntü anlatıyor: “Kumsaldayız. Etrafımızdaki kadınların, hiç abartmıyorum hepsi şöyle: Kumun üstünde yüksek topuklu boncuklu terlikler, üçgen biten geometrik elbise ve etekler, üçgen bluzlar, mutlaka payet ve pul var üzerinde; renkler pink ya da lila, saç ve makyaj stilleri aynı; Lui Vuitton çantalar, pullu payetli ne varsa takıştırılmış bilezikler ve şallar... Kendimi denize atıp yokolmak istedim. Bütün herkes aynı! Bu kadar kimliksiz olunmaz, yazık birşey. İnanılmaz bir mehtap vardı ve insanlar sırtını dönmüş birbirlerini izliyorlardı..." Bu durum Bahar Korçan’ı o kadar bunaltmış ki artık tatillerini dağ başında çadır kurup geçirmeyi bile düşünüyor.

       Körü körüne marka giymeyin
       Marka giyinmeye itirazı yok Bahar Korçan’ın. “Ama" diyor ısrarla, “Lütfen kadınlar kimliklerini bulsunlar. Marka bizde yanlış anlaşılıyor. Çok para verip alınan bir çantanın markasıyla insanlar varolmaya çalışıyor. Bu değil ama... Marka sizin ruhunuza uyuyorsa ve onu seviyorsanız, cebinizde de para varsa alırsınız ve size yakıştığı, uyduğu için giyersiniz." Bahar Korçan’ın giyinmek için kendisini seçen insanlara da tavrı bu. Yarattığı giysinin üzerine çok iyi uyabilecek bir parçayı öneriyor ve gerisini size bırakıyor. İster ordan alırsınız ister başka yerden, onun için farketmiyor. Önemli olan kendinizi keşfetmiş bir insan olmanız. Bahar Korçan “Kendini keşfetmiş insana şapka çıkarırım. Seçimleri iyi - kötü diye tartışmam" diyor.