31.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yalçın Doğan
Daha bebekken erkek çocukların kulaklarına Sırbistan'da aynı cümle fısıldanıyor: "Büyüyünce Kosova'nın intikamını alacaksın!.." Bu sözler tam altı yüz yıldır tekrarlanıyor.
1389 Osmanlı'da ve Sırplarda dönüm noktası. Bu savaşta Sırp Prensi Lazar öldürülüyor. Aynı savaş Murat Hüdavendigar'a da mezar oluyor. Kosova Savaşı Osmanlı'ya Avrupa kapısını aralıyor. Yetmiş yıl sonra, 1459'da Sırp topraklarının tümü Osmanlı egemenliğine giriyor. Sırplar Lazar'ı ve Kosova'yı aradan altı yüz yıl geçmesine rağmen, hiç unutmuyor.
Lazar bir halk kahramanı Sırbistan'da. Nedeni var. Kosova Savaşı öncesinde, dinmek bilmeyen Osmanlı akınlarına karşı savaşı göze aldığında, şunu söylüyor: "Yenilgi utancıyla yaşamaktansa, ölmek daha iyidir. Düşmanın elini sıkmak yerine, savaşmak yeğdir." Hemen her ulusun tarihinde yer alan benzer sözleri, Sırp tarihinde ilk söyleyen Lazar.
Sırplar bu tavrı öyle benimsiyor ki, günümüzde Miloşeviç aynı söylemi dile getiriyor. Lazar'ı şiirlerle destanlaştırıyor, "Kosova öncesi, Kosova sonrası" diyerek, halkını milliyetçilikte bütünleştiriyor.
Miloşeviç'e yol gösteren başka biri daha var. Milliyetçi Sırp yazar Dobrisa Cosiç 1985'te Devlet Başkanı olduğunda, "Kosova Sırplar için uygarlığın beşiğidir" diyerek, milliyetçiliğe yeniden sarılıyor.