Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Patent sayısı, ülkelere yönelik gelişmişlik göstergelerinin en önemlilerinden birisi.
En çok patent üretenler, en tepede, en az üretenler ise en alttalar...
Eğitimde, bilimde nal topladığımızı bilmeyen yok. Ama patentteki durumumuz, ondan da vahim.
Hükümet, keşke bir de eğitim, bilim ve üretim paketi açsa da, onun getireceği refahla, ileri demokrasi kalıcı hale gelse...
İTÜ Vakfı Dergisi, 62’nci sayısında Türkiye’de Patent konusunu ele aldı.
Dergide, ekonomi, endüstri ve bilimde, inovasyon (yenilikçilik) süreçlerinin temel taşı olan patent, üniversitelerde, özel ve kamu araştırma kurumlarında, organizasyonel ve yasal çerçevesi ile yeniden irdeleniyor.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, İTÜ öğretim üyeleri ve patentle ilgili kuruluşların yetkilileri de konuyla ilgili görüşlerini dile getirmişler.
Hemen hepsi her ne kadar pembe bir tablo çizmeye çalışsa da gelinen nokta ortada...

Süper teşvik
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün, dergiye verdiği röportajda, üniversitelere de patent sahibi olma yolunu açtıklarını belirterek, “Böylece üniversitelerdeki buluşların çok daha etkin bir şekilde korunmasının ve ticarileştirilmesinin önünü açmış olacağız” diyor.
Bakan Ergün’ün verdiği bilgiye göre, buluşlardan elde edilen gelirin en az yüzde 30’u öğretim üyesinin olacak. Bu düzenlemeyle, akademisyenlerin ticarileştirme zorluklarından ötürü patent başvurusu yapma konusundaki çekinceleri giderilmiş olacak ve üniversitelerdeki mevcut buluş potansiyeli ortaya çıkarılacak.
Ergün’ün açıklamalarında gençlere de müjde yer alıyor. TÜBİTAK ve Türk Patent Enstitüsü arasında geliştirilen işbirliği protokolü kapsamında yerli patent başvuru sahiplerine her bir patent başvurusu için 3.000 TL karşılıksız teşvik verilecek. Ayrıca uluslararası patent başvurusu söz konusu olduğunda 100.000 TL’ye kadar teşvik söz konusu olacak.

Hedef 50 bin patent
Patent ve Marka Vekilleri Derneği Başkanı Uğur G. Yalçıner de, dergideki yazısında, Türkiye’nin 2023 yılı için hedeflemiş olduğu 500 milyar dolar ihracat hacmi ve yıllık 50 bin adet yerli patent sayısına ulaşabilmek için Türkiye sınai mülkiyet sisteminde bugün yaşadığımız eksikliklerinin acilen giderilmesinin şart olduğunu dile getirdi.
Patent vekillerinin de, Baro gibi birliğinin olması gerektiğini vurgulayan Yalçıner, bir ülkede ‘sınai mülkiyet hakları’nın etkin biçimde korunmasının, sağlıklı ve sağlam bir sanayinin ve kararlı ekonominin temel koşullarından biri olduğuna dikkat çekiyor.

Yüzde 2 arttı
Dergide yer alan bir başka önemli yazı ise Buluş Adamları Derneği Başkanı Dr. Sungu Bazoğlu’na ait. Bozoğlu, Türkiye’deki her 100 patentten 96’sını yabancıların aldığını belirterek şu rakamları veriyor:
“1995-2002 yılları arasında TPE’den alınan patentlerin yüzde 96’sı yabancılara ait iken, 1995-2012 yılları arasında TPE’de yabancıların aldıkları patentlerin oranının ortalama yüzde 94’e düştüğü görülüyor.
Bu kadar patent başvuru hibe desteği çabasına karşın on yılda yerli patent sayısını, yabancı patent sayısına göre ancak yüzde 2 oranında artırabildiğimize bakılacak olursa, buluş ve patent konusunda daha fazla özendirici teşvikleri devreye sokmamız gerektiği görülüyor. 1995 yılında 58 yerli patente karşılık, 2012 yılında 1025 yerli patentin alınması patent teşviklerinin ne kadar doğru bir karar olduğunu gösteriyor. Ancak daha etkin destekler yoluyla yabancı ve yerli patentler arasındaki büyük farkın kapatılması gerekiyor...”

Vizyon sahibi bireyler
Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkanı Prof. Dr. Habip Asan’ın temennisi ise hepimizin ortak arzusu:
“Öğrencilerimize yenilikçi olma bilincinin çok küçük yaşlarda kazandırılmasının son derece önemli olduğuna inanıyorum. Her alanda çözüm üreten, yenilikçi ve vizyon sahibi bireylere ihtiyacımız var...”
Özetin özeti: Demokrasiyi, eğitimle, bilimle, teknolojiyle, inovasyonla, patentle beslemezseniz, bir ayağı yere tam basmayabilir!...