Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hemen her gün farklı yerde gerçekleşen sarsıntılar nedeniyle deprem şokundan kurtulabilmiş değiliz. Eş, dost sohbetlerinin ana konusu o. Oysa şu günlerde ağırlıklı konu, okulların açılması nedeniyle hep eğitim oluyordu...
Öğretmen, öğrenci ve diğer çalışanlarıyla birlikte 15 milyon kişilik eğitim ordusu, yarın okulları dolduracak. 58 bin okulda yeni öğretim yılına merhaba diyecekler. Mezun olanların yerini mini mini yeni öğrenciler dolduracak. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da en az bir milyon 300 bin minik afacan okullu olacak.
Öğretmen ve öğrencilerle birlikte 20 milyon veli de yarın okullarda ilk gün heyecanı yaşayacak. Ama bu yılki heyecan önceki yıllardan biraz farklı. Coşkunun, şikayetin, kargaşanın yerini tedirginlik aldı.
Veliler, önceki yıllarda olduğu gibi ne heyecanlı bir alışveriş dönemi yaşadılar, ne de zorunlu bağış ve kayıt kargaşasına yeterince tepki gösterdiler. Çünkü kafaları karışık. Günlerdir çocukları hep gözlerinin önündeydi. Olası bir depremde onların en yakınında olmak istiyorlar. Oysa şimdi okula gidecek ve gün boyu onlardan ayrı kalacaklar. Kafalarını kurcalayan soru: Okulların deprem karşısındaki dayanıklılığı. Nasıl ki oturdukları evler konusunda kafaları karma karışık ise okullar konusunda da kafalarında cevaplanması gereken bin tane soru var.
Okulları arayıp konuyla ilgili bilgi istediklerinde tedirginlikleri azalacağına daha da artıyor. Çünkü karşılarına kendilerini rahatlatan değil, telaşa düşüren bir tablo çıkıyor. Okul yöneticileri ve öğretmenler de dayanıklı binalarda öğretim yaptıklarının tescil edilmesini istiyorlar ama bu işi kimin yapacağı konusunda henüz bir sonuca ulaşabilmiş değiller.
Bu konuda en yetkin kurum olarak görülen ODTÜ, İTÜ gibi teknik üniversiteler, Deprem Vakfı, İnşaat Mühendis Odaları gibi sivil kurumlar ve Bayındırlık Bakanlığı gibi devlet kuruluşları çok yoğun. Aylar sonrasına gün veriyorlar. Olanağı olanlar, kendi mühendis ve uzmanlarını götürüp okullarını kontrolden geçirtiyor ve ona göre tavır alıyor. Okul güvenliyse içleri rahatlıyor, değilse ya gereğini yerine getirmelerini istiyor ya da başka okul arayışına giriyorlar...
Bu aşamada Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'na büyük görev düşüyor. Susarak öğretmen, öğrenci ve velileri rahatlatamaz. Güven verici açıklamalar ve güven verici çalışmalar yapmalıdır.
Son depremde çok açık görüldü. Ölümlerin çoğu cehaletten. Eğer hemen her konuda olduğu gibi deprem konusunda da duyarlı nesiller yetiştirebilseydik, bu kadarı başımıza gelmezdi. Okullar bu konuda çok önemli bir merkez. 15 milyon öğrenciyi ve onların kanalıyla da ailelerini depreme karşı duyarlı ve bilgili bir konuma getirebilirsek, afetlerle mücadelede çok önemli bir mesafe kaydetmiş oluruz. Özetin özeti: Okullar korkunun yeri değil, aklın, bilimin, sağduyunun kaleleri olmaldır...




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr