Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milyonlarca genç ve ailesini sıkıntıya sokan üniversiteye giriş sistemi, hafta sonu bir kez daha masaya yatırıldı. Öğretim Üyeleri Derneği'nin Yıldız Teknik Üniversitesi'nde düzenlediği panelde görüldü ki, sistemin pek çok zaafı var. Rötuş yapılmadığı takdirde şikayetler artarak devam edecek.
Gönül isterdi ki, her kesimden temsilcinin bulunduğu toplantıya YÖK ve ÖSYM'den de yetkililer katılsın, ama benzeri diğer toplantılarda olduğu gibi çağrılı olmalarına rağmen yine gelmediler.
Sınav sisteminin yarattığı kaos ortamı, asıl etkisini ek kontenjan sonuçları açıklandıktan sonra gösterecek. Şu anda hala herkes bir umut peşinde. Ne zaman ki tüm beklentiler sonuç vermeyecek, işte asıl moral çöküntüsü o zaman etkilerini dışa vuracak.
Panele katılan velilerin en büyük korkusu bu yöndeydi: "Çocuklarımızı, bir dakikalığına da olsa gözümüzün önünden ayıramıyoruz. Hep bir korku ve tedirginlik içerisindeyiz. Adeta hayata küstüler. Birine bir şey olursa, bunun sorumlusu böylesine dayatmacı tutum içerisinde olanlardır" dediler.
Sınavlar konusunda uzmanlaşmış hocalar da farklı projeler ortaya koydular. Dershaneciler ise, sorgulanması gereken asıl kurumun kendileri değil, öğrenci ve velileri böylesine çaresiz duruma düşürenlerin olduğunu dile getirdiler.
Yapılan tüm değerlendirmeler, ki hiçbirini gözardı etmek mümkün değil, sistemin silbaştan yeniden ele alınması yönündeydi. Ama ufukta böyle bir iyi niyet gözükmüyor. Cuma günü Konya'da Kemal Gürüz başkanlığında toplanan Rektörler Komitesi'nin yaptığı açıklama bu açıdan ilginçti. Rektörler, tek tek görüştüğümüzde sistemin aksayan yönlerinin bulunduğunu ve huzursuzluk yaratan bölümlerinin mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Oysa Gürüz başkanlığında toplandıklarında alınan kararlar hep aynı: "Sistem çok güzel, aynen devam etmeli." Anlaşılıyor ki, YÖK Başkanı öğrencilere olduğu gibi rektörlere karşı da bir dayatma içinde.
Panelde ortaya çıkan bir başka çarpıcı nokta ise, hükümet, özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konudaki duyarsızlığıydı. Üniversiteye girişin sağlıklı bir yapıya kavuşması için liselere sıkı bir şekilde çekidüzen verilmesi gerekiyor. Ancak bu durum bakanlığın umrunda bile değil. Ortaöğretim Başarı Puanı hayati derecede önem taşıma noktasına gelirken, bin 300 lise birincisinin neden hiçbir yeri kazanamadığını sorgulama gereği bile duymuyor.
Özetin özeti: Cumhurbaşkanı Demirel, Gürüz'ü bir kez daha YÖK Başkanlığı'na atarsa öğrencilerin vay haline. Yok eğer eş, dost, ahbap kontenjanından değil de koltuğun hakkını verecek bir başkan atarsa, yanlışta ısrarın yerini, aklın gereği alır ve çok şey değişir.



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr