Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Eğer işsizseniz ve devlet kurumlarından birine girmek istiyorsanız yandınız. Devlet Memurluğu Sınavı DMS, artık işe yerleştirmenin ötesinde işkenceye dönüştü. Başvurusu, sınavı, sonuçların açıklanması, yerleştirmenin yapılması hemen hepsi yüz binlerce genci adeta zıvanadan çıkarttı. Çıkartmaya da devam ediyor...
Aylarca gecikmeden sonra başvuru formları nihayet bayram arifesinde Hürriyet'le birlikte verildi. Ama yeterince basılmadığı için olsa gerek pek çok aday form bulamadı. En azından her ilin valiliğine ya da her ilin gazete baş bayiine ek kılavuzlar gönderilebilinirdi. Gönderilmedi. Gönderilmiyor...
Başbakanlık Devlet Personel Başkanı Nedim Kurdoğlu, "Kılavuz bulamayanlar, bir başkasından ödünç alıp fotokopisini çeksin ya da internetten çıkış alsın" diyor.
Zaten çözüm getirici bir öneri söyleseydi şaşardım. Ankara'daki bürokratların alın birini vurun diğerine. YÖK ve ÖSYM Başkanı neyse Kurdoğlu da o. Foktokopisini çeksinler, internetten çıkış alsınlar dediği kılavuz tam 553 sayfa. Ayrıca sanki herkesin elinin altında fotokopi makinesi, internet ve printer var...
Bu arada başvuru formlarıyla birlikte istenen bazı ayrıntılar da adayları daha şimdiden illegal yöntemler uygulamaya yöneltti. Öneğin bilgisayar setrifikası koşulunu yerine getirmek isteyenler, tıpkı parayla ehliyet olayı gibi gibi hiç bilgisayar bilmeden gerekli belgeyi alabiliyorlar. Daha da komiği evinde ya da işyerinde bilgisayar olduğu için bilgisayar kurdu haline gelenler ise ellerinde setrifika olmadığı için, bilgisayar kullandıklarını ispat edemiyorlar...
Bu arada, daha önce de sık sık hareketlenen sahte diploma piyasasının yeniden canlandığını da bu sınavı gerçekleştirenlere, YÖK'e ve personel alacak kurumlara hatırlatmak isterim. Parayı bastırana her türlü diplomanın sağlandığı son günlerde yine dilden dile dolaşmaya başladı. Daha önce de yazdım: Piyasadaki diplomalar bir denetlense, yakalanıp, iptal edilenler en az 10 katına çıkar. Ama nerdeee...

Masa başından olmuyor...

Ankara / İstanbul arası, hiç önceki gün olduğu kadar uzun gelmemişti. Bolu'daki eziyeti çekenlerden biri de bendim. Eziyeti yağan kardan çok, beceriksizlikten çektik. Meteoroloji, kar yağacağını günler öncesinden haber verdi. Ama Karayolları önlem alma yerine eziyet çektirmeyi yeğledi. Yol açma makinelerini nedense kapalı olan İstanbul istikameti yerine, hep Ankara yönüne giderken gördük. Hele hele, birilerini zengin etmenin ötesinde niye yapıldığı belli olmayan ışıklı panoların verdiği mesajlar tam bir komediydi. Gişeler de, bir açıldı, bir kapandı. Sorun bence canla başla mücadele eden yollardaki çalışanlarda değil, Ankara'daki karar vericilerdi. Onların hantallığı, kararsızlığı, vurdumduymazlığı, eziyetin baş sorumlusuydu!...



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr