Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen atamaları ile ilgili zehri zemberek açıklama yaptı. Gazetecilere yüklenmiş. Ağır ithamlarda bulunmuş. Yorumuna girmeden önce isterseniz gelin önce o açıklamayı okuyalım:
“Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nimet Çubukçu tarafından Şubat ayında atama yapılmayacağı defalarca açıklanmasına rağmen, bazı köşe yazarlarının, konuyu çarpıtarak ele aldığı gözlemlenmiştir. Şubat ayı içinde atama yapılmayacağı tarafımızdan, 31 Aralık 2009 ve 26 Ocak 2010 tarihinde yapılan basın açıklamalarıyla da duyurulmuş ve 2010 yılında Şubat ayı atamaları gerçekleştirilmemiştir. Ancak, bir kereye mahsus 10 bin öğretmen atamasının ilki 2010 yılı Haziran ayında yapılmıştır. Böylece, 2008-2009 yıllarında KPSS sınavına girip, başarılı olan öğretmen adaylarımızın Şubat ayında gerçekleştirilmeyen atamadan ötürü herhangi bir hak kaybı olmamıştır.
Öğretmen adaylarının umutları üzerinden beslenerek, spekülatif yazılar ve haberlerle adaylar üzerinde Şubat ayında atama yapılacağı beklentisinin oluşturulması son derece üzücüdür. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bir kez daha belirtmek isteriz ki, eğitim-öğretimin bütünlüğünün aksamaması için her yıl yaz dönemi tek atama yapılacaktır ve Bakanlığımız bu politikasında kararlıdır.”
Kim atama istiyor?
Öğretmen atamaları konusunda sanki ki medya bir bardak suda fırtına koparıyor. Ortada hiçbir gerekçe yokken, ille de şubat’ta atama yapılsın diye bir dayatma içerisinde.
Oysa medya hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da ayna görevi yapıyor. Yani ne varsa onu yansıtıyor.
MEB, eğer, atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin sesine biraz olsun kulak vermiş olsaydı, bu konuda medyaya kızma yerine çözüm üretirdi.
Bugüne kadar şubatta atama yapıldığında eğitimin bütünlüğü bozulmuyordu da, şimdi mi bozuluyor?
Daha önce de kesinlikle atama yok açıklamaları yapıldığı halde daha sonra ara atama dönemleri olmadı mı?
KPSS skandalı, hiç mi mağdur yaratmadı?
Daha da önemlisi, kaç öğretmen açığı var ve kaç öğretmen atama bekliyor?
Bu konuda onlarca soru sorulabilinir. Sorulmaya da devam edecek.
MEB, keşke bu konuda medyayı günah keçisi ilan edip yazar-çizerlere kızma yerine, yüz binlerce öğretmenin yüreğine su serpecek açıklamalarda bulunsaydı.
Örneğin, atama yapılmasını en az sizler kadar biz de istiyoruz. Ama Maliye’den kadro alamıyoruz deseydi.
Ya da şubat atamasının eğitimde yarardan çok zarar getirdiğine, kamuoyunu gerçekten inandırsaydı.
En yapılmayacak olanı yapıp, öğretmenlerin beklentilerini yok saymak kime ne kazandırır?..
Bakanlığın bu açıklaması kayıtlara geçti. Umarız arkasında durur. Ve umarız doğru ve hayırlısı olan budur!..
Zikzak Bakanlığı
MEB, dünden bugüne en fazla zikzak yapan bakanlık. Belki de çok yakından izlediğimiz için bize öyle geliyor. Reform diye sunulan ve bir süre sonra vazgeçilen değişiklikleri saymaya kalksak, değil bu köşe,, gazetenin tümü yetmez. Fazla uzağa gitmeye gerek yok. OKS’ye bakın yeter de artar.
Peki bu zikzakların hepsi de hatalı karar ya da uygulamalardan mı kaynaklanıyor? Elbette hayır. Öylesine genç bir nüfusumuz ve öylesine hızlı değişen bir dünya var ki, eğitimin de ona ayak uydurması gerekir.
Çağdaş eğitim anlayışı, öğrencileri, devletin belirlediği kalıplara sokmak değil, gelişen ve değişen dünyanın gereklerine göre onları donatmaktır. Reformların çoğu da zaten bu yüzden gerçekleşiyor.
Milli Eğitim’in kaderi, sık sık bakan değiştirmesi. Bu yüzden de uzun soluklu projeler gerçekleşemiyor. Örneğin 8 yıllık AK Parti iktidarı döneminde pek çok bakanlık hiç el değiştirmezken, MEB üç kez isim değiştirdi. Bu da herhangi bir konuda uzun vadeli, kalıcı reformların hayata geçmesine olanak vermedi. Örneğin öğretmen alımı konusunda olduğu gibi...
Mazeret tayinleri
MEB, son dönemde parçalanmış öğretmen aileleri başta olmak üzere, özür grubu tayinler konusunda elinden gelenin çok daha fazlasını yaptı. Maliye de hiç sorun çıkartmadı. Her iki bakanlığı da canı gönülden kutluyoruz. Ama bu konuda MEB kurmaylarının bir serzenişi var:
Özür atamalarının yerine getirilmesi için bütün şartları zorluyoruz. Ama bazen, öğrencileri ve değer öğretmenleri istismar edecek noktaya geliniyor. İşte bu konuda, herkesin kendi kadar başkalarını da düşünmeleri gerekiyor...
Özetin özeti: Atanamayan öğretmenlere Allah sabır versin...