Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

24 Kasım Öğretmenler Günü için yazdığı şiiri bizimle paylaşmak istemiş. "Emekli öğretmenim. Üç beş satırlık şiirimi yayımlarsanız çok mutlu olurum" diye de bir not düşmüş.Mektup ancak dün geldi. Üzerinde de kardeşi Feride Aslanın şu sözleri vardı vardı:"Ablam, size bu mektubu yazdıktan iki gün sonra aniden vefat etti. Mektubu göndermek bana düştü..."Yüreğim cız etti. Şiiri okuyunca daha da bir cız etti. Keşke yayımlandığını görebilseydi. İşte şiir:Bir Emekli Öğretmenin ÖzlemiBilir misin bir öğretmen için ne demektir?Zillerin bir daha hiç çalmamasıÖğrencilerin sınıflara grup grup girip çıkmamasıGelip sana "Öğretmenim", diye yalan yanlışSorular sormaması,Bilir misin ne demektir?Bence zulümdür.Zulümden de beter yaşarken ölümdür.Başka seçeneğin yoktur.O güzel günleri özleyerek yaşayacaksın.Eşle dostla avunacak,Tüm yaşamını dolduran acı tatlı okul anılarınıunutmak için uğraşacaksın.Yazacak çok şey var ama neylersin...Bundan böyle geçen günlerin üstüneBir çarpı işareti koyacaksın,Sona ermekte olan bu anlamsız hayatıBilmem ki ne yapacaksın... Ayşe Tatar, 30 yıla aşkın öğretmenlik yaptı. Binlerce öğrenci yetiştirdi. Sonra da herkes gibi emekli oldu. Köşesine çekildi. Ama o emekliliğe hiç alışamadı... Ayşe Öğretmen yaşamını eğitime ve öğrencilerine adamış. Onlarsız bir yaşamı düşünememiş. Umutları tükendiğinde de yaşama elveda demiş. Oysa umutlar hiç tükenmemeli 20sinde de, 90ında da.Cumhuriyet dönemi öğretmenleri işte böyleydi. Mesleğe adanmış bir yaşamları vardı. Köşede oturmak onlara göre değildi. 20 - 25 yılda emekli olanı bulmak zordu.Keşke onları okuma yazma bilmeyenlere yönelik kurslarda değerlendirebilsek. Emekli öğretmenlerimizden bu konuda her zaman "Göreve hazırız" mesajları geliyor. Ama nedense ciddiye alan bir iktidar hiç çıkmadı. Umutlar tükenmesin İnsan ömrü ilk çağlardan bugünlere çok uzadı. Ortalama yaş sınırı 30dan, 40lara, 50lere derken 80lere dayandı. Bu yüzden ikinci, hatta üçüncü bahardan daha sıkça söz edilir oldu.Emekli olanlarımızın yaşama sevincinin artması ve hayata daha çok bağlanmaları için bir dizi yeni kanalların açılması gerekiyor. Batılı ülkelerin pek çoğunda eğitim bütçelerinin önemli bir bölümü hatta yarıdan fazlası yetişkin eğitimine harcanıyor. Emekli olmadan ya da emekli olduktan sonra, yaşamlarına yeni bir başlangıç yapmaları veya yaşamlarını can sıkıcı olmaktan çıkarmaları için, kısa ve uzun süreli eğitim programları düzenleniyor.70inden sonra mimar olmak isteyeninden tutun da, dalgıçlığa merak salana kadar ne ararsanız var. Kimi de bizim sevgili öğretmenlerimiz gibi okuma yazma bilmeyenlere katkıda bulunarak hayatın tam içinde olmak istiyor. Ne güzel...Devlet, sivil toplum örgütleri ve meslek odaları bunlar için var. Ama bugüne kadar yetişkin eğitimi ya da emeklilere yönelik programlar düzenleyenleri siz hiç gördünüz mü? Görseniz bile hangi sıklıkta?..Özetin özeti: Yaşamınıza renk katacak umutlarınız, hayalleriniz hiç eksik olmasın... aguclu@milliyet.com.tr İkinci baharda yaşam