Azerbaycan'a sıradan vatandaş olarak gelirseniz, işiniz çok zor. Ama protokole dahil olduğunuzda, bu kez de öylesine aşırı ilgi gösteriliyor ki, şaşırıp kalıyorsunuz.
Doğramacı'nın anadan doğmasının 85'inci jübilesi yani yaş günü, alışılagelmiş doğum günlerinden çok farklıydı. Konuk heyette bulunan İçişleri eski bakanlarından İsmet Sezgin, "70 yaşına geldim. Onca merasime katıldım ama böylesine görkemli olanı görmedim" diyerek duygularını dile getirirken gerçekten samimiydi.
Devlet Başkanı Aliyev, burada her şey. Doğramacı da onun has konuğu. Önceki gün zamanını ona ayırdı. Azerbaycan'ın en yüksek nişanını verdi. Onu göklere çıkartan konuşmalar yaptı.
Doğramacı'ya sunulan hediyelerin ve onun hakkında yapılan konuşmaların ardı arkası kesilmedi...
Sabrınızı suiistimal etmek istemirem diye söze başlayan Aliyev, bakanlar, rektörler, öğrenciler, adeta methiye yarışına girdiler.
Hele hele öğrencilerin sevgisi bir başkaydı. Ona sarılmak, öpmek, birlikte fotoğraf çektirmek için yarıştılar. Farklı mekanlarda 6 tören oldu. Hepsinde de aynı tablo yaşandı...
Zaman zaman Türkiye'deki Doğramacı ile Azerbaycan'daki Doğramacı aynı Doğramacı mı diye dalıp gittiğim oldu. Bizde yuhalanan, kara listenin en başında yer verilen Doğramacı, nasıl oluyor da burada böylesine ilgi görüyordu. Türkiye'den gelenlerin şaşkınlığı hep bu yöndeydi...
Aradan geçen yıllar Doğramacı'yı da çok değiştirmiş... Üniversitelerin gerçek sahibi öğrenciler. Biz hepimiz onların hizmetindeyiz derken eskisinden çok farklıydı.
8 milyonluk Azerbaycan'da 18'i özel 50 üniversite var. Çoğu YÖK tarafından tanınmayan bu üniversitelerde 100 bini aşkın öğrenci okuyor. Üniversite kavramı burada biraz farklı. Fakülte yerine üniversite diyorlar. Bu okullarda birkaç bin Türk öğrenci de öğrenim görüyor. Sık sık yolumuzu kesip, YÖK'ün sorunlarına çare bulmasını istediler.
Bakan ve rektörler de, YÖK'ün bu konuda uzlaşmaz bir tavır sergilediğinden yakındılar...
Demirel, son gelişinde 30 sorti yapmıştı. Henüz onun rekorunu kıramadık. Ama çok az kaldı...
Yemeklerde her cümlenin sonunda kadeh kaldırılıyor. Hele bir de masada oturanlar için tek tek kadeh kaldırma faslı var ki sormayın. İçseniz bir türlü, içmeseniz bin türlü...
Üzerinde sık sık konuşulan bir başka konu da alfabe birliği. On yıl önce geldiğimizde güya tüm Türk cumhuriyetlerinde ortak alfabe kararı alınmıştı. Ama arpa boyu yol kat edilmemiş. Konuşmaları rahat anlıyorsunuz. Ancak yazıda sarunlar var. Bize de, onlara da en az üç dört harf ilave edilmesi gerekiyor.
Özetin özeti: Doğramacı örneğinde olduğu gibi dışarıda bize bizden çok daha fazla önem veriyorlar. Yemeklerine gelince henüz tadı damağımda kalan bir şey yemedim...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr