Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Üniversiteye giriş çilesi bitmedi. Bitmeyecek de. Önümüzdeki günlerde bütçe görüşmeleri nedeniyle, konu TBMM'de geniş olarak ele alınacak. YÖK Başkanı Gürüz, başına gelecekleri bildiği için hemen karşı taarruza geçti ve kendini haklı çıkartacak tek yanlı verilerle dolu bir kitapçık hazırladı. Artık milletvekilleri buna ne kadar inanırsa?..
YÖK Başkanı, yaptığı işin doğru olduğunu cümle aleme anlatadursun, biz gördüğümüze inanırız. Ve işin garibi gördüklerimiz, duyduklarımız, belgeleriyle incelediklerimiz, hiç de Gürüz'ün söyledikleri gibi değil.
Herhangi bir konuda radikal kararlar alınırken, olayın sosyal boyutu hep göz önünde bulundurulur. Politikacılarla, teknokratlar arasındaki fark işte bu noktada ortaya çıkıyor. Teknokrat sonucu ne olursa olsun bildiğini okurken, politikacı atılan her adımın sosyal boyutunu da düşünür. Ona göre karar verir. Bazen yüzde yüz yapılması gerekenlerin ertelenmesi ya da yumuşatılması bu yüzdendir.
Politikacıların eğitime müdahalesini en başta ben istemem. Ama getirilen sistem vatandaşı devlete karşı soğutuyorsa, gençleri yaşamından bezdiriyorsa, konu o zaman YÖK Başkanı'nın boyunu aşmıştır. Konunun "ne oluyor?" diye masaya yatırılması gerekir.
Bizim, aylardır feryat eden veli ve öğrencilerin feryatlarına tercüman olmamızın nedeni budur. Yanlışın boyutları büyüktür ve eğer kısa zamanda önlem alınmazsa, bunun Türkiye'ye faturası çok ağır olacaktır. YÖK Başkanı'nın ileride kamuoyunun karşına çıkıp birileri gibi özür dilemesi de vicdanları rahatlatmayacaktır.
İşte her gün yüzlercesine şahit olduğumuz feryatlardan biri:
"Oğlum, ortaokulu birincilikle bitirdiğinde süper liseye rahatlıkla girebilecekken, sınıf mevcudu az ve üniversite başarısı yüksek diye Anadolu Ticaret Lisesi'ni tercih etti. O tarihte YÖK'ün malum uygulamaları yoktu. Tartışmalar başlayıp geri adım atılmayınca, çocuğumun tavır ve hareketlerinde değişiklik olmaya başladı. Derslere karşı isteksizlik, içine kapanıklık ve dünyadan kopuk davranışlar sergilemeye başladı. Durumu fark edip kendisiyle konuştuğumda, ne kadar başarılı olursa olsun üniversiteyi kazanma şansının kalmadığını söyledi. Bugüne kadar başarılı bir çocukluk ve öğrencilik geçirmiş olan oğlumun bu halini gördükten sonra bari kaydını normal liseye alalım diye düşündük ama ne mümkün. Bu çocuklar vatan haini mi ki, her kapı yüzlerine kapanmış. Oğlumun tüm bu olumsuz koşullardan sonra devletine ve devleti yönetenlere karşı, çok iyi duygular besleyeceğini sanmak, biraz safdillik olmaz mı? Yarın o da devleti sevmeyenler safına katılırsa suç onun mu, bizim mi, yoksa onu bu noktaya getirenlerin mi olacak?.."


Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr