Öğretmenler aradı. Milli Eğitim Bakanı yine uçtu haberiniz var mı dediler.
İlk tepkim “Yine ne söyledi ki?” oldu.
Son zamanlarda, muhtemelen seçim atmosferinin etkisiyle, dur durak bilmiyor.
Eğitimin kırk yıllık sorunlarını bir çırpıda çözüveriyor!
Madem bütün bunları yapacaktınız, şimdiye kadar niye yapmadınız diyenlere kulaklarını tıkayıp vaat yağmuruna devam ediyor...
Daha birkaç hafta önce şubatta öğretmen ataması mümkün değil diyordu. Sonra 10 bin atama olabilir dedi. Dün, NTV’ye konuktu ve orada kesenin ağzını iyice açmış!
Meğerse seçim nelere kadirmiş!
İşte o soru ve işte verdiği yanıt:
Soru:300 bini aşkın öğretmen atanmayı bekliyor. Önümüzdeki ilk atama şubat ayında olacak ve bu yıl Meclis’ten alınan izin gereği 10 bin öğretmen ataması cepte. Peki 2016 yılı için kaç yeni kadro talep edilecek ve ne kadarı şubatta kullanılacak?
Yanıt: Maliye Bakanı bütün kamu için öngörülen kadro sayısını 78 bin küsur diye açıkladı. İlgili arkadaşlarımız biliyor ama kadro tahsisleri bütçe kanunuyla öngörülür. Şubat için 10 bin kadro var. Yeterli bulmuyoruz, mümkün olursa 20 bin daha koymayı öngörüyoruz. Şubatta 20 bin öğretmen ataması daha istiyoruz.
Peki, mümkün mü?
Üç, yetmez beş olsun diye şarkılar vardı.
Aynı slogana maçlarda da çok şahit olursunuz. Üçüncü gol geldi mi, üç yetmez beş olsun diye stadyum yıkılır.
Bakan Bey’inki de o hesap, öyle galeyana gelmiş ki 10 bin yetmez, 30 bin olsun diyor.
Oysa Maliye Bakanı açıkladı. 2016’da devlete alınacak toplam personel sayısı 78 bin.
Atama bekleyen 300 binden fazla öğretmen var. Diğer fakültelerden mezun sayısı ise en az 4 milyon.
Bunların çoğu da İİBF mezunu ve yıllardır atama bekliyor.
Ayrıca bir de ağustosta en az 40 binlik büyük öğretmen alımı var ki gerisini artık siz düşünün.
Seçimden sonra Sayın Bakan yine aynı koltukta oturuyor olursa, bu söylemini kendisine hatırlatacağız.
Yok eğer bakanlığa veda ederse, işte o zaman da bu söylediklerinin ne kadar arkasında duracak, onun takipçisi olacağız...
Söylediklerinin bırakın tamamını, yarısını bile yapsın kendisini ayakta alkışlamaya hazırız!..
Eğitim reformu şart
Bakan Bey’e göre eğitimde çağ atladık.
Bazılarına göre de eğitimde kırk yıl öncenin gerisindeyiz.
Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da ortak bir noktada buluşmamız imkânsız gibi...
Herkes kendine göre haklı.
Eğer sayısal olarak bakarsanız, göreceli olarak her şey büyüdü.
Okul, derslik, öğrenci, öğretmen sayıları ikiye, üçe katlandı.
Yalan mı? Hayır...
Yok eğer, gelişmelere sayısal olarak değil de içerik olarak bakarsanız onlar da haklı.
Çünkü artık ne eskinin öğretmeni, okulu, öğrencisi var ne de eğitimde kalite.
İdealler yerle bir oldu, eğitimin de öğrencinin de hedefi kalmadı.
Bu yönde düşünenlere göre, test ve tost kuşağı yetiştirmenin ötesine geçemedik.
Peki, işin doğrusu ne?
Eğitimde neredeyiz?
Daha da önemlisi, gidişat nasıl? Yatırımlar açısından baktığınızda, ciddi anlamda yol aldığımız kesin ama eğitimde kaliteyi yakaladık demek abartı olur.
10 yılda 5 bakan değişti. Her gelen kendine göre bir rüzgâr estirdi ve hepsi de eğitimin çok uzağındaydı.
Aynı partiden olmalarına rağmen, biri yaptı, diğeri bozdu. Sürekli patinaj yapıldı. En büyük projelere bile sahip çıkılmadı.
Peki, bundan sonra ne olur?
Bu biraz da sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağına bağlı.
Çok şeyler de değişebilir, hiçbir şey de değişmeyebilir!
Özetin özeti:Eğitim, siyaset malzemesi yapılmayacak kadar önemli bir konu. Ülkenin kaderi gibi onun kaderi de 1 Kasım’da şekillenecek!
