Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Batum: ‘Sazan Aksu’yu karım da şık bulmadı

Genç Bakış’ın bu haftaki konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum’du. Siyasete çabuk ısınmış. Öğrencilerin ilgisi de müthişti. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde salondaki öğrencilerin neredeyse üç katı dışarıda kaldı. Öğrenciler, yoğun kar yağışına rağmen yayın sonuna kadar kapı önünde tempo tuttular.
Batum, yeni CHP’yi anlattı. Herkesi kucaklayacaklarına ve yalan söylemeyeceklerine söz verdi. Öğrencilerden iyi karne aldı. Moralle Ankara’ya döndü.
Bu arada Sezen Aksu’ya, neden Sazan Aksu dediğine de açıklık getirdi. Söylediğinin arkasında olduğunu ama kendisine yakışmadığını söyledi. “Hakaret gibi algılandı. Bu onun sanatına değil, siyasi söylemineydi. Ama buna rağmen evde eşim bile keşke bu kelimeyi kullanmasaydın” dedi.
İşte programdan satır başları:

Siyasetçi dilini tutmalı
Ben kesinlikle Sezen Aksu’ya referandumda “evet” diyecek diye “sazan” demedim. Açılım çıktığında birileri bize “bunu kabul edin” dedi. Biz de dedik ki: “Nedir kardeşim bunu bize anlat.” O sırada Sezen Aksu bana göre yapmaması gereken bir açıklama yaptı ve bu açılıma katılmayanlar “iki cihanda lekelidir” dedi. Ben de; Sezen Aksu bunun bir açılım olmayacağını, nereye gideceğini, bir müttefik istediği için yapıldığını biliyorsa böyle bir şey demeye hakkı yok. Ama eğer hiçbir şey bilmeden Başbakanımız öyle söyledi diye söylemişse, böyle bilip bilmeden her lafa atlayana Sazan Aksu derler dedim. Ama sonradan keşke demeseydim dedim. Hâlâ gerekçemin arkasındayım, bize öyle bir şey söylemeye hakkı yok ama benim ne olursa olsun bir kişiye hakaretamiz bir şey söylemem doğru değil, kendimizi tutmamız lazım. Siyasetçinin biraz daha düşünüp ağzından çıkanı iyi tartması lazım.
- Sayın Kılıçdaroğlu işbaşına geldikten sonra Türkiye’de dürüst, ilkeli bir siyaset yapılabileceğine inandım ve siyasete girdim.
- CHP’de kurultay sonrası işler daha da oturdu ve ben de anladığım işe geçtim, Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldum. Bu bir tenzili rütbe değil.

MGK’nın söyledikleri yanlış
- İki dil ve özerklik konusunda MGK’nın, hükümetin söyledikleri yanlış. Hele hükümetin bu kadar sert tepki göstermesi çok yanlış çünkü zaten kendisi yaptı bunu. Kürt açılımı, demokratik açılım, Milli Birlik Projesi, Kardeşlik Projesi her 15’te bir ad değiştirdiler ama içerik yok.
- Biz kültürel hakları tanıyacağız. Türkiye Cumhuriyeti’nde hakkını alamamış, dilini öğrenmek isteyip öğrenememiş tek bir kişi kalmayacak. Bölgedeki yoksulluğu sileceğiz ve yüzde 10 barajını kaldıracağız.
- CHP’nin içinde kavga gürültü yok. Evet hatalar yaptık, insanları şucu bucu diye ayırdık. Ama biz artık bunun halka güven vermediğini ve bize iktidar getirmediğini anlamış durumdayız. Artık şucu bucu değil, Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen sosyal demokrat bir partiyiz.
- Dünyada hiçbir devletin ya da kişinin bir başkasının alfabesini, dilini küçümseme hakkı yoktur. Bu nedenle Kürt kökenli vatandaşlarımızın anadillerini öğrenme haklarının temel haklarından biri olduğunu düşünüyoruz. Yalnız anadilde eğitimin bunu, Türkiye’yi bölebileceğini düşünüyoruz.
- Kurultayın ertesi günü Gürsel Tekin ve benim için kurultay salonunda yumruklaştılar haberi çıktı. Oysa ben o akşam bir canlı yayındaydım. 3 gün sonra Parti Meclisi’nde tekrar yumruklaşma aşamasına geldiğimiz yazıldı. Bu tesadüf değil, “bunlardan bir şey olmaz hep kavga ediyorlar” görüntüsü verme çabası.

Bu mu ileri demokrasi?
- Kadına karşı vahşi şiddet kullanarak işlenmiş cinayet sayısı 2002’de 64, 2008’de 460, 2009’da 963, 2010’da 1020. Sakın yanlış anlaşılmasın bunu AKP’liler yaptı demiyorum ama Türkiye’de öyle bir iklim yaratıldı ki kadına karşı şiddet kullanmak doğal bir şey oldu.
- Biz asla türbanı bağnazlığın simgesi olarak görmüyoruz. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, siyasetçiler o pırıl pırıl kızlardan çok daha bağnazdır. Türkiye’ye bağnazlığı yerleştirmeye çalışmışlardır.
- Şimdi mahkeme İstanbul Üniversitesi’nin içerisinde ve çevresinde önleme arama yapılmasını istemiş.
Bir hukuk devletinde böyle bir karar verilemez. HSYK boş yere değiştirilmedi. Kadınlara pozitif ayrımcılık dediler, memurlara toplu sözleşme, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı dediler, 12 Eylül’den hesap soracağız dediler. 3.5 ay geçti ne oldu? Bir tane savcı Kenan Evren’i çağırdı mı, hiçbir hak verildi mi? Ama Anayasa Mahkemesi ele geçti, HSYK tamamen Adalet Bakanı’nın emrine girdi. Başka bir şey yok.

Türbanı çözeceğiz
- Biz ne laikperestiz ne laikçiyiz. Ama şimdi demokratik, laik, sosyal cumhuriyeti sayarken korkmaya başladık.
- Solculuk kesinlikle dinsizlik değildir. Türkiye’de bu sistemi kuranlar, devam ettirenler bunun dinsizlik olarak algılanması için üzerine düşeni yıllarca yapmışlardır. Bu oy almanın çok rahat bir yoludur.
- Türbana özgürlük bildirisini imzalayanların çoğunu bizim Cumhurbaşkanımız rektör yaptı. Ama geçen gün bir rektörümüz çıkıp “sizi üniversiteden atarım” diyor. Ne oldu? Hani üniversite özgürlüklerin alanı olacaktı?
- İptal edilen KPSS’nin sorumlusu kim? Elbet vardır bir sorumlusu ama kim? Ne bakan var, ne çalan var. Demokratik hukuk devletinde böyle bir rezillik olamaz.
Özetin özeti: Batum, en çok izlenen politikacılardan biri oldu. Hem salonda hem de ekranda... Siyasete renk ve ivme kazandıracağı kesin!..