Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hemen her kurum, hemen herkes bilime şaşı bakabilir. Önemini bilmiyor olmayabilir ama YÖK’ün böyle ikilemi olamaz. Çünkü ülkemizde bilime ve bilim insanlarının yetiştirilmesine yön veren kurumların en başında o geliyor.

Kuruluşundan bu yana aradan kırk yıl geçti, ilk günden bugüne değişen bir şey yok. Başkan değiştikçe bilime bakış açıları da değişti. Bir önceki başkanların yere göğe sığdıramadığı projeler, bir sonraki başkan tarafından ya çöpe atıldı ya da devamlılığı sağlanmadı.

Bilim önemli hem de çok önemli.

Haberin Devamı

Neden?

Dünya bilimine katkı sıralaması ile kalkınmışlık sıralaması hatta bir adım ötesine gittiğinizde demokrasi, hukuk, estetik değerler, insan hakları, doğaya saygı ve daha pek çok konudaki sıralama birbiriyle bire bir örtüşüyor.

İşte bu yüzden ülke olarak bir bilim politikamız olmalı ve bunu ne iktidarlar değiştirebilmeli ne de YÖK başkanları.

Atatürk’ün, bilimin önemi vurgularken, “Söylediklerim bilim ile çelişiyorsa, onları değil bilimi esas alan” demesi bu yüzden.

Petrol, doğal gaz ya da diğer yer altı madenleriyle zengin olan pek çok ülkede yaşanan derin hayal kırıklıklarının en önemli nedenlerinden biri de budur.

Akıl ve bilim toplumu olmadan diğer alanlarda yol kat etmek hiç de kolay değil...

Olaya bu çerçeveden baktığımızda ülke olarak çok yol kat ettiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kat etmemiz gereken daha uzunca bir yol olduğu da muhakkak. İşte bu nedenle, eğitim ve bilim politikalarını geleceğe yönelik olarak güncellememizin zamanı geldi de geçiyor.

100. Yıl’a nasıl bir vizyonla gireceğiz? Gelecek beklentilerimiz neler? En önemlisi de hayallerimizi nasıl gerçekleştireceğiz?..

Stratejik sektörler

Günlerdir YÖK’ün 100/2000 projesini yazıyoruz.

Zamanında ciddi kafa yoruldu. Bugüne ve geleceğe yönelik stratejik alanlar belirlendi, ona göre doktora programları açıklandı. Yine aynı şekilde yok olmaya yüz tutan temel bilimlerde farklı projeler gerçekleştirildi.

Sonra ne mi oldu?

Başkan’la birlikte onlar da tüm önemini yitirdi. Oysa her ikisi de devlet projesiydi!..

Ülke olarak önümüzdeki 20 yıl için bilimden beklentilerimiz neler?

Haberin Devamı

Hangi sektörleri “stratejik sektörler” olarak kabul edeceğiz, hangilerine olmazsa da olur diyeceğiz?

Örneğin enerji konusunda özellikle de taşınabilir enerji yani pil konusu gündemimizde mi? Ya da hemen her konuda olmazsa olmaz hale gelen çip üretimi için atılan adımlar var mı?

Çip tasarımı ve yazılımının bir adım ötesine geçip kendi çiplerimizi, kendi ürettiğimiz makinelerde basar hale gelebilecek miyiz?

Küresel iklim değişikliğinin etkileri her geçen gün artıyor. Kuraklık ve kıtlık kapıda. Tüm bu veriler çerçevesinde akıllı tarıma yönelecek miyiz, topraksız tarımı ciddiye alacak mıyız, tohumda dışa bağımlılıktan kurtulacak mıyız?

Siber güvenlikte neredeyiz, başta yapay zekâ olmak üzere yazılım uygulamaları konusunda hedeflerimiz neler?..

Savunma sanayiinde zoru başarıp müthiş işler yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Aynı performansı hatta daha fazlasını diğer stratejik alanlarda da gösteremez miyiz?

Göstermememiz için hiçbir neden yok. Yeter ki doğru yol haritası belirleyelim, yeter ki kararlı olalım.

Haberin Devamı

İnsan gücü planlaması

Bu süreçte doğru yol haritası ve kararlı olmanın yanı sıra en önemli unsurlardan biri de Ar-Ge’den üretime görev alacak kalifiye insan gücünün yetiştirilmesi ve onların motivasyonlarının en iyi şekilde sağlanmasıdır.

Hemen her ay en iyi mühendis ve araştırmacılarımızdan yüzlercesi yurt dışına gidiyor. Hemen hepsi de en stratejik kurumlarımızda görev yapan beyaz yakalılar.

Neden gittikleri yeterince araştırılıyor mu? Bu konuda yeterli önlemler alınıyor mu?

En önemlisi de onları burada tutmak için somut olarak hangi adımları attık ya da atıyoruz? Söz konusu olan sadece para değil.

Mesleki motivasyon, gelecek güvencesi, aidiyet, liyakat, araştırma özgürlüğü sağlayabiliyor muyuz? Yeterli kaynak ayırabiliyor muyuz?

Dünyayı değiştirenler ya da dünyaya yön verenler hep tek kişidir ve 100/2000 araştırmacılardan herhangi birisi onlardan biri olabilir.

Aklı, bilimi ve onları kalıcı, yaptıklarını da sürdürülebilir kılmak için iyi işleyen bir sisteme ve alt yapıya ihtiyaç duyulur ki o da ikinci adımdır.

Özetin özeti: Yapacak çok iş var ve boşa harcanacak hiç zamanımız yok!..