Bayramlarda güzel yazılar yazmak adettendir.
Sabun köpüğü kıvamında, havadan sudan yazılar yazarsın, ne sen gerilirsin ne de başkaları üzülür!
Bu kez ben de havadan sudan yazacağım. Çünkü iki gün yağan yağmur, hayatımızı altüst etmeye yetti de arttı.
Nasıl ki, deprem değil, duyarsızlık öldürüyorsa, yağmurla gelen faciaların tek nedeni de belediyelerimizin yetersizliği.
Şurası ya da burası söz konusu değil.
Türkiye’nin dört bir yanında durum farklı değil.
İstanbul’un göbeğinde bile yağmur suyunu denize dökemiyorsak, gerisini artık siz düşünün.
Seçilmek için can atan siyasiler, göreve geldikten sonra niye bu kadar vurdumduymaz olurlar?
Hadi bu onların hamurunda var, biz onları niye üst üste seçip bir kez daha ödüllendiririz!
Yağmur, kar, diğer doğal olaylar, binlerce yıldır bu coğrafyada yaşanıyor.
İlkel toplumlar bile bizden daha fazlasını düşünmüş ve hayata geçirmiş, biz hâlâ iki günlük yağmura, 10 santim kara teslim oluyoruz.
Aynı yağmur ve kar, aynı büyüklükte depremler medeni ülkelerde de oluyor.
Peki, hayat niye onlarda felç olmuyor da bizde oluyor?
Ne olur bu konuyu bir kez daha uzun uzadıya düşünün ve yarın güneş açtığında her şeyi unutmayın!..
Volkswagen Skandalı
Alman otomotiv devinin imajının yerle bir olmasına neden olan gelişmeleri ne kadar izlediniz bilmiyorum.
Özeti şu: Dünyanın en büyük araba üreticilerinden Volkswagen, dizel otomobillerde egzoz emisyon ölçümlerini düşük gösteren bir yazılım gerçekleştirerek, doğayı kirletmeye devam etmiş.
Avrupalıların fark etmediği bu durumu Amerikalılar farkına vararak, 15 milyar Dolar’a varan ceza kesti. Borsadaki hisseleri de yerle bir oldu. Şirket başkanı istifa etti. Milyonlarca otomobil geri çağrılıyor...
Bizde olsa üzeri örtülmeye çalışılır mıydı bilmiyorum ama Almanya Başbakanı Merkel’in tavrı çok sert oldu.
Ne gerekiyorsa yapılsın dedi. İkinci gün şirket başkanı istifa etti. Yarattığı depremin etkileri görünen o ki çok daha derin olacak.
Biz kendimizi hep denetim yok diye eleştirirdik. Görünen o ki dünyanın en güçlü ülkeleri ve şirketlerinde de bu zafiyet varmış.
Ve bu sonları oldu.
Volkswagen’in bu açgözlülüğü, sadece kendi ürünlerini değil, tüm Alman mallarını etkileyecek.
Bugüne kadar en iyisi diye Alman ürünlerini tercih edenler bile artık üç defa düşünecekler.
Bu da Avrupa’nın en güçlü ekonomisini ve Avrupa’yı tümden sıkıntıya düşürürse hiç şaşırtıcı olmaz!
İşte bu noktada denetimin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Gerek kurum içi, gerekse kurum dışı özgür denetim mekanizmalarını ayak bağı olarak görenler, bu son olaydan sonra, umarız artık, en acı reçetelere maruz kalmadan yapılan uyarılara kulak verirler...
Özetin özeti: Günü kurtarmayı marifet sayanlar, sadece kendilerine değil, doğaya ve topluma da saygısızlığın en büyüğünü yapıyor, zararın en büyüğünü veriyor!..