Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum, önceki gece Genç Bakış’ın konuğuydu. Kültür Üniversitesi’nde öğrencilerin sert sorularına muhatap oldu. Öğrenciler onu, o iktidarı eleştirdi.

CHP’li Batum’dan iktidarı kızdıracak sözler


Darbeye kesinlikle karşı olduğunu ve sözlerinin yanlış aksettirildiğini söyledi. Partisi ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile arasında bir sorun bulunmadığını ısrarla vurguladı.
İşte programdan satır başları:
- “Kâğıttan kaplan” sözünü bilinçli olarak söyledim. Hiçbir şekilde de geri adım atmadım. Benzer bir sözü Bülent Arınç da söyledi. Türkiye’de kıyamet koptu mu? Çıt yok. Mümtazer Türköne bunlar kâğıttan kaplandır diye yazmış. Hiç duydunuz mu? Sayın Başbakan şehitlere kelle dediği için tazminata mahkûm oldu. Haberiniz oldu mu? Ama Süheyl Batum söylediğinde bir anda tüm televizyonlarda birinci haber. Bu size ilginç gelmiyor mu?
- Ve dedim ki Süheyl Batum’un evini bile arayamayacağın iki ihbar telefonuyla kozmik odanı arayabiliyorlarsa en azından “yahu ne yapıyorsunuz?” demen gerekir. Burada darbe çığırtkanlığı yok. Yargılanırsam, metnin hepsini göreceksiniz, eğer orada darbe çığırtkanlığı, hakaret varsa o zaman zaten mahkûm olurum.
- Bir kişi, kameraların görüntü çektiği bir yerde; hadi ordu ne duruyorsunuz, darbe yapın der mi?
- Yürütmenin başı Başbakan, yasamanın başı Meclis Başkanı’na “Sen mi susturursun, ben mi susturayım?” derse burada kurumsal bir yanlışlık vardır. Kılıçdaroğlu ise bana “Sadece ben konuşurum” demedi. Ordu sadece genel başkan katında eleştirilir dedi. Yani şunu söylemek istedi; “Bu konuda eleştiriniz varsa bana iletin ben ileteyim, ben muhatap olayım dedi.
- 12 Haziran’da Türk milleti Tayyip Erdoğan’ı layık olduğu yere mutlaka gönderecek. Kimse bu baskıya, bu teröre razı gelmeyecek. Nasıl ki Mısır’ın Mübarek’ini gönderdiler. Türk halkı da Türkiye’nin Mübarek’ini gönderecek ama sandıkta.
- Oda TV baskını demokrasi açısından çok korkunç birşey. Bu gazetecileri haber verdikleri için gözaltına alıyorsun. Basın Kanunu’nda bütün demokrasilerde olduğu gibi bir değişiklik yaparak gazetecinin haber kaynaklarının, elinde bulundurduğu habere yönelik bilgi ve belgelerinin mutlak dokunulmazlığını sağlamak zorundayız.
- Türkiye’de bir oyun oynanıyor. İşsizlik arttı, tarım, hayvancılık bitti, inanılmaz bir hukuksuzluk sürüyor. Ama bunların hiçbirisi tartışılmıyor. Bunlar yerine sizin bir kelimenizi alıyorlar ve oradan olay yaratıyorlar.
- Ben Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu AKP demokrasisini beğenmiyorum. Türkiye’deki halkların buna layık olduğunu düşünmüyorum. Ben yüzde 10 barajlı, dokunulmazlıkları olan, kişi özgürlüklerinin olmadığı, insanlarının dinlendiği, fişlendiği ve bunların da sadece Recep Tayyip Erdoğan iktidarını sürdürebilsin diye yapıldığı bir rejimde yaşamak istemiyorum. İsterse Ortadoğu’nun, Avrupa’nın tamamı ona bayılsın beni ilgilendirmiyor.
- Torba Yasa ile artık sözleşmeli ve geçici personel olma durumu sürekli hale getiriyorlar.
- Yargısını yandaşlaştırmaya çalışan, Meclis’i çalıştırmayan, Meclis Başkanı’na sen benim emrimde çalışıyorsun diyen bir anlayışla başkanlık sistemi kurulmaz, diktatörlük kurulur.
- İktidara gelirsek kesinlikle 70 bin sözleşmeli öğretmeni kadroya alacağız ve ataması yapılmayan öğretmenlerin de atamasını yapacağız. Böyle bir devlet memuru anlayışı olmaz.
- Sözleşmeli personel, 4-B, 4-C geçici memur, geçici personel, sözleşmeli memur... Böyle bir sisteme CHP kesinlikle karşıdır. CHP 13 Haziran günü iktidar olur, en geç 15 gün içinde yasa değişir herkes kadrosuna geçer.
- 12 Haziran diyoruz ama seçim tarihi bile henüz belli değil. Başbakan ne zaman uygun görürse. Cumhurbaşkanı’nın görev süresi de hâlâ belli değil. Böyle bir şey olabilir mi?
- Faili meçhuller için CHP 4 kez araştırma önergesi, 12 Eylül’ün yargılanması için de yasa teklifi verdi. Bunlar AKP’nin oylarıyla reddedildi. Sivas katliamını yapanların avukatlığını o günlerde Refah Partisi’nden Adalet Bakanı olan biri üstlendi. O zaman sayın Başbakan neredeydi? Futbol mu oynuyordu? Hayır o zaman o partiden İstanbul gibi büyük bir şehrin belediye başkanıydı. O zaman; “Sayın Adalet Bakanı aynı parti mensubuyuz, başka avukat mı kalmadı, Sivas katliamını yapanların avukatlığı üstlenilebilir mi?” dedi mi, demedi. Şimdi Sayın Başbakan faili meçhullere karşıymış, biz savunuyormuşuz.
- Hrant Dink AKP iktidarı döneminde öldürüldü. Dava hâlâ bir milim ilerlemedi. Onun öldürülmesinde ihmali olduğu söylenen emniyet görevlilerini 3 sene korundu. Nerede faili meçhullere karşı çıkmak. Kemal Türkler’in faili bilinirken dava zaman aşımına uğradı. Kimin zamanında, AKP hükümeti zamanında.
- Yargıtay ve Danıştay yüksek mahkemedir. Kararları kesindir. Diyorlar ki Anayasa Mahkemesi artık Yargıtay ve Danıştay’ın kararlarını iptal edebilecek. Biz buna karşı çıkıyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi Yargıtay ve Danıştay’ın üstü değildir. Kararlarını iptal edemez. Sadece norm denetimi, kural denetimi yapar.
- 13 Haziran’dan sonra Anayasa Mahkemesi Yasası’nı, Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığı ve üyelerinin hukukçulardan oluşması üzerine yeni baştan kuracağız.
- Düşünün ki hukukçu olmayan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı diğer hukuk kurumlarını eleştirip bunlar da her şeye karşı çıkıyorlar diyor. Diyorum tuz koktu.
- Kürt sorunu tabii ki çok önemli. Biz mutlaka Anayasa’da eşit yurttaşlık ilkesini getireceğiz, o bölgede yoksulluk problemini çözeceğiz.
- Yüzde 10 barajını mutlaka kaldıracağız. Bütün kesimlere kendini parlamentoda ifade etme imkânı getireceğiz. AKP’ye gelin hemen barajı ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerini kaldıralım diyoruz.
Özetin özeti: Batum konuşmaya devam ediyor. Hem de sesini daha yükselterek ve daha da sertleşerek...