Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazı sıkıntılar var ki küreseldir. Bunların en başında da eğitim geliyor.

Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin eğitimde sıkıntısı olmayan yok gibidir. Nüfusu az ya da çok, zengin ya da fakir, kalkınmış ya da geri kalmış hiç fark etmez.

Neden? Çünkü eğitim artık gençlerin hızına yetişemiyor. Öğretmenler artık mutlu değil. Velilerin kafası karmakarışık.

Yeni aldığınız bir elbise dünyanın en iyi ustalarının elinden çıksa da eğer size dar ya da bol geliyorsa içinde asla rahat edemezsiniz.

Eğitim sistemleri de öyle.

Haberin Devamı

Öğrenciyi ya da yaşamı yakalamayan bir eğitim sistemi, ne kadar iyi olursa olsun sıkıntı yaratmanın ötesine geçemez.

Oscar’lı da olsa eğer size hitap etmiyorsa o filmin sonunu zor getirirsiniz.

Damak zevkinize uymayan lezzetler, en iyi şeflerinin elinden çıksa da o sofradan aç kalkarsınız.

Dünyanın ya da ülkenin en iyi öğretim kurumlarından mezun olup da çok sıradan, çok mütevazı, çok donanımsız ya da çok mutsuz kişilere fazlasıyla rast gelmişsinizdir.

İşte bu noktada önemli olan, bireye yönelik tercihleridir. Birisi için iyi olan bir başkası için doğru model olmayabilir.

Öğrencilere, hele ki öğretmenlere hoşlarına gitmeyen bir şeyi dayatmak yarardan çok zarar verebiliyor.

Öğretmen ve öğrenci mutsuzsa, o eğitim sistemine iyi demek mümkün değildir.

Örneğin, dünyanın en iyi üniversiteleri Amerika’da. Amerika’yı Amerika yapanlardan biri de onlardır. Ama aynı Amerika temel eğitimde lime lime dökülüyor. Çünkü yükseköğretime verdiği değeri ve özeni temel eğitime vermiyor. Oysa temel eğitim, kişilerin gelişiminde en önemli etken. Yani temel sağlam değilse, onun üzerine sağlam bir bina inşa etmeniz mümkün değil. Dünyadaki yeni model eğitim arayışlarının bireysel tercihlere yönelik olması bu yüzden. Her birey nasıl ki farklı ilgi, yetenek, birikim, deneyim ve hayale sahipse, onlara verilecek eğitim de farklı olmalı ki, alacak olanlar, eğitimi bir eziyet olarak değil kazanım olarak görmeli ve dört elle sarılmalı.

Sınav odaklı eğitim

Sınav ortaklı eğitim sistemlerinde en az yüzde 70’in hayaline kavuşamayacağı en baştan bellidir. Önce bundan vazgeçmek gerekir.

Haberin Devamı

Ne kadar başarılı olursanız olun, bu yarışın kazananları kontenjanlar kadardır! Barajları kaldırdığınızda ya da kontenjanları şişirdiğimizde durum değişmez. Elinizden gelen her şeyi yapsanız da yarışı hep en ön sıralarda bitirseniz de her zaman hayalini kurduğunuz mesleğe de kavuşamazsınız.

Dereceyle mezun olsanız da eğer eğer yeterli istihdam olanakları yoksa o alanda iş bulamazsınız.

Bu yüzden de mutluluk getirmesi gereken eğitim ve diplomalar her kapıyı açan altın anahtar olmaktan çıkıp, kendinize bile, sizi daha fazla mutsuz etmekten bir işe yaramaz gibi görünmeye başlar!

Dünyanın dört bir yanında milyonlarca genç bugün bu durumda. Söylemler de her yerde aynı: Ne istediyseniz fazlasıyla yerine getirdik, en zor sınavları aşıp, en iyi öğretim kurumlarında öğrenim görüp en iyi diplomalarımızı aldık ama bir iş bile bulamıyoruz. Onca mücadele bunun için miydi?

Çocukluğumuzu, gençliğimizi bu yüzden mi yaşamadık?

Haberin Devamı

Bir sınavdan çıkıp diğerine bu yüzden mi koşturduk?

Onca zamanı, onca parayı bu yüzden mi harcadık.

Haksızlar mı?..

Ne yapmak gerek?

Eğitim, başlıkta da dile getirdiğimiz gibi bir dayatma değil, bir paylaşım sanatıdır. Paydaşlardan biri mutlu değilse ortada sorun var demektir.

Paydaşları da sadece öğrenci, öğretmen ve veliler değildir.

Devlet de büyük paydaşlardan ve sponsorlardan biridir. Diğer taraflar gibi onun da mutlu olması gerekir. En azından anayasal değerler konusunda.

Eğitim bir ülke sorunu değil, dünya ve insanlık sorunudur. Çözümü de el birliğiyle olmalıdır. BM ve benzeri kurumlar umarız bunu bir an önce görür ve sevgiye, saygıya, barışa ve adil bir paylaşıma dayalı yeni bir dünya düzeni için işe önce eğitimden başlarlar.

Özetin özeti: Birimiz bile mutsuzken, diğerleri mutlu olamaz.