Galatasaray Lisesi'nin 518'inci kuruluş yıldönümü önceki gün törenle kutlandı. Yıllar sonra bu coşkuyu Galatasaraylılarla birlikte bir kez daha yaşadım. Gördüm ki Galatasaray, eski Galatasaray değil. Çok büyümüş. Yüzyıllarca sadece lise vardı. Ardından üniversite, daha sonra da ilköğretim okulu geldi. Misyon aynı misyon, kalite aynı kalite. Ama sorunlar ikiye, üçe katlanmış.
Pek çok kişi, hatta devleti yönetenlerin çoğu Galatasaray eğitim kurumlarını özel okul gibi görüyor. Oysa
Galatasaray Lisesi'nin,
Galatasaray Üniversitesi'nin diğer devlet okullarından yasal olarak hiçbir farkı yok. Farklı olan Galatasaray olmanın sorumluluğu. Devletin ayırdığı ödenekle Galatasaray'ı Galatasaray olarak ayakta tutmak ve geliştirmek mümkün değil. İşte bu noktada 18 yıl önce
İnan Kıraç ve arkadaşları tarafından kurulan vakıf öne çıkıyor.
Galatasaray Eğitim Kurumları'nın eli, ayağı her şeyi bu vakıf olmuş. Olmaya da devam ediyor. Vakfın bugüne kadarki desteği 62 milyon dolar. Gelecek yılki bütçesi ise 1.5 trilyon lira. Rakamlar büyük gibi görünse de Galatasaray olmanın bedeli ağır. Törenlerde paranın her zaman öne çıkmasının nedeni herhalde bu yüzden.
İsim büyük olunca dışarıya verdiği görüntü de büyük oluyor.
"Onlar Galatasaray. Bulup, buluştururlar. Üstelik vakıfları da var" mantığı yüzünden devlet katında hep dış kapının mandalı oldular. Özel üniversitelere bile dünyanın arazisi ve binaları tahsis edilirken onlar hep unutuldu. Bu yüzden de tarihi binalarda sıkışıp kaldılar. Şimdi ilk kez yüzleri gülüyor. Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı
Yüksel Yalova'nın verdiği müjdeli haber, törende bomba gibi patladı. Bakırköy / Zeytinburnu arasındaki 92 dönümlük arazi ve Sümer Holding'e ait binalar artık Galatasaray'ındı. Özel üniversiteler gibi orman içinde büyükçe bir kampus alanı koparamamışlardı. Ama yine de mutluydular...
Gün boyu süren törenlere
Fransa'nın eski başbakanlarından
Raymond Barre da katıldı. Sadece Galatasaraylılar için değil, Türkiye için de gurur verici konuşmalar yaptı. İyi ki Galatasaray'ınız var. Onun kıymetini bilin. Biz öyle yapıyoruz mesajı verdi... 50 yıl öncenin mezunları, sanki birer delikanlıydılar. Zaman bedenlerini her ne kadar değiştirse de dostlukları, esprileri, sarı kırmızılı renklere ve okullarına olan sevgileri hiç azalmamış, aksine çoğalmıştı. Ülkelerin en büyük zenginliği böylesi kurumlar. Keşke sayılarını çok daha fazla artırabilsek!..
Galatasaraylı bakan
Mekteb - i Sultani yani
Galatasaray, bugüne kadar çok önemli devlet adamları yetiştirdi. Bunlardan biri dün konuğumuzdu. Dışileri Bakanı
İsmail Cem'e Avrupa'daki öğrenci değişim programlarından
Socrates, Leonardo Da Vinci, Tempus'u ve Türk cumhuriyetleriye görkemli başlayan ancak arkası gelmeyen "kardeş öğrenci" projesini sordum. Araştırıp bildirecek. Sonucu merakle bekliyoruz...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr