Bilinen bir gerçek var: çocuklarının eöğitim hayatının başlamasıyla birlikte, aileler büyük bir eğitim gideriyle karşı karşıya kalıyorlar. Giyim, yemek, kırtasiye, ulaşım, defter, kitap cep harçlığı ve okul taksitleri derken yıllar ilerledikçe eğitim masrafı daha da artıyor. Ekonomik olanaklarınız iyiyse ve hep öyle devam ediyorsa sorun yok. Ama ya ekonomik olanaklarınız kısıtlı ya da iyiyken krize yakalanırsanız ne olacak?..
2000'li yıllarda en değerli hazine bilgi olacak. İyi eğitim alanlar yarışa 100 metre ileriden başlayacak. Vasat eğitime mecbur kalanlar ise ne kadar zeki ve ne kadar okuma aşkıyla dolu olursa olsunlar, bir yere kadar gelip orada tıkanacaklar. BU dün de böyleydi, bugün de. Ama gelecekte eğitime yatırım yapanla yapmayan arasındaki uçurum çok daha derinleşecek.
Bizim gibi, çocuklarımızın eğitimini, yani geleceğini tümüyle devlete havale eden ülkelerde, hükümetlere çok önemli görevler düşüyor. Artan nüfus ve daha iyi eğitim arayışı nedeniyle kişi başına düşen eğitim harcamaları giderek artıyor. Ama nedense söz konusu durum Türkiye'de tam tersine işliyor. Öğrenci sayısı artıyor. Bütçede eğitime ayrılan pay giderek azalıyor. Anlayacağınız, devlet olanaklarıyla, çocuğunuza parlak bir gelecek hazırlamak, düne göre çok daha zor. İş biraz da şansa kalıyor...
İşin en kolayı
"eğitim devletin asli görevi, elindeki kaynakları ona buna peşkeş çekeceğine eğitime harcasın" deyip sorumluluğu üzerimizden atmak. Ama olan sizin çocuğunuza oluyor. Elbette bunun faturası ileride çeşitli şekillerde devlete de çıkıyor. Ancak yüreği yanan hep siz oluyorsunuz. Çocuğunuzu yetiştirirken bir yerde hata yaptığınızı anladığınızda ise iş işten çoktan geçmiş oluyor.
"Her tecrübe bir kazıktır" derler. Çok doğru. Ama kazık yemeden de, yaşanmış tecrübelerden ders çıkarmak mümkün. Pek çok konuda olduğu gibi, bu konuda da Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Çevrenizi gözleyin yeter.
Çocuk yapmayı düşündüğünüz andan itibaren sorumlu bir anne baba olarak, günün birinde onların okula başlayacağını, gerekirse kolejlerde öğrenim görüp yurtdışında master yapabileceğini de göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Doyurabildiğiniz kadar çocuk yapın dönemi artık çok gerilede kaldı. Günümüzün sloganı: En iyi şekilde eğitebileceğiniz kadar çocuğunuz olsun biçiminde...
Milenyumun anahtarı eğitim, şifresi de bilgi. Eğer bunu çocuklarımıza sunamıyorsak, birinci kabahatli devlet ve hükümetler ise, ikincisi de biziz. Onun için bu yazıyı okuyup bitirdikten sonra zamanınızı bir süre bu konuya ayırın. Çocuğunuzun geleceğini tehlikeye atmamak, iyi bir eğitim alması konusunda sıkıntı çekmemek için bugünden yarına ne yaptınız? Ne yapmayı düşünüyorsunuz?..
Sakın unutmayın! Çocuğunuza bırakabileceğiniz en iyi miras eğitimdir. İyi bir eğitim almalarına olanak sağlayın. Gerisi kolay. Özetin özeti: Çocuklarınızın geleceğini kesinlikle tesadüflere bırakmayın!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr