Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hemen herkes gençler adına bir şeyler düşünüyor, bir şeyler yapıyor. Bunların en başında da anne babalar geliyor. Devlet, öğretmenler, dedeler, nineler, komşular, bakanlar milletvekilleri. Onlar da hepsi gençler için seferber. Her şey onların iyiliği için diyorlar...
Madalyonunun görünen yüzü böyle. Ya diğer yüzü? İşte o biraz farklı! Sevgimiz bir yana işimiz gereği, onlarla en yoğun diyalog içerisinde olanlardan biri de bizleriz. Bazen bir derste, bazen bir panel ya da konferansta, bazen de kantinlerindeyiz. Gördüğümüz, konuştuğumuz, birlikte heyecanlarını paylaştıklarımız, sadece okuyan gençler değil. Her türlü ilgiden yoksun sokaktakilerle de, bardaki ve meyhanelerdekilerle de konuşuyoruz. Her ne kadar farklı konumlarda, farklı mekanlarda olsalar da özlemleri, sıkıntıları ve duydukları heyecan birbirinin benzeri.
Gençlerle yazılı basındaki birlikteliğimiz 20, radyo ve televizyondaki ise 10 yılı buluyor. Birinde okuyanlarla, diğerinde izleyenlerle buluşuyoruz. Şimdi bir de internetçiler var. Sanal ortamda gezinenler, diğerleri gibi karakteristik değil. Henüz taşlar yerli yerine oturmadı. Radyoda olduğu gibi zamanla onlar da kategorize olacaklar. Şimdilik pek çoğu alışveriş yapmadan laf olsun diye vitrin gezenler ya da dersleri kırıp kantinde geyik muhabbeti yapanlar gibi. Sürekli değişim içindeler. Gezginler gidiyor, gerçek kullanıcılar geliyor. Pornocuları saymıyoruz. Onlar hep vardı, olmaya da devam edecekler...
Bizimkiler böyle de dünya gençliği farklı mı? Alın birini vurun diğerine. Globalleşen dünyada onları ayırt etmek artık daha güç. Kola içip pizza yiyor, interletle haberleşip sınırları zorluyorlar. Kafasını kullanan standart üstü bir yaşama kavuşuyor, kullanmayanlar ise niye geldiklerini anlayamadan göçüp gidiyor...
Türk eğitim sisteminin en belirgin özelliklerinden biri de, belki de en önemlisi gençlerimizi mutsuz kılması. Hangisiyle konuşsanız mutsuz. Anlamsız ders yükü, kısıtlamalar ve farklı iletişim kanallarından gelen imaj bombardımanı altında ezilmiş durumdalar...
10 yıl sonra Çin'den sonra dünyanın en genç nüfusuna sahip ikinci ülke olacağız. Bu yüzden onları daha yakından tanımak ve her şey bir yana onları mutlu kılmak zorundayız. Bu konuda en büyük görev, büyüklerden çok gençlere düşüyor. Tam olarak ne düşündüklerini, ne istediklerini, ne yapmaya çalıştıklarını ortaya koyup bunun takipçisi olsalar, her şey çok daha farklı olacak.
Gençler bugüne kadar hep kullanıldı. Onlar hapse, mezara giderken uğruna kavga ettikleri, kol kola girip başbakan, başbakan yardımcısı, cumhurbaşkanı oldu. O da yetmedi, ebedi başkanlık istediler.
Özetin özeti: Gençler artık kullanılan değil, yönlendiren olmak istiyor. Daha da gürleşen bir şekilde biz de varız diyorlar. İlgilenenlere duyurulur!



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr