Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Dünyanın her yerinde sorunlar var. Sığlık diz boyu.

Göreceli olarak her şey düne göre çok daha güzel gibi gözükse de herhangi bir konuda özen, derinlik, saygı, huzur kalmadı.

Eğitim öğrencinin gerisinde, adalet ve bilim güçlünün yanında, ekonomi üreteni değil tüketiciyi koruyor, demokrasi halkın değil liderlerin tercihi haline geldi.

Refahın, demokrasinin, hukukun sembolü Avrupa, uzun yıllar sonra tanıştığı enflasyonun şaşkınlığı içerisinde.

Kaloriferlerin derecesi düşürüldü. Hollanda’da sınıfta açlıktan bayılan öğrenciler olduğu için ücretsiz yemek verilmeye başlandı, Almanya’da öğretmenler ağır çalışma koşullarını protesto etmek için sokağa indi.

Haberin Devamı

Amerika Ortadoğu’da haritaları yeniden çizmeye çalışıyor, Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor, Çin dünden çok farklıyım diyerek dünya liderliğine soyunuyor.

Kentler beton yığınına döndü. Gücü gücüne yeten sistem sokağa kadar indi. Hormonsuz gıda bulunamaz hale geldi…

Madalyonun öteki yüzü ise dizilerdeki şaşaalı hayatlar gibi.

Bilim ve teknolojideki akıl almaz yenilikler hayatımızı tümüyle değiştirdi.

Akıllı aletler, akıllı uygulamalar bizim yerimize düşünür, yapar hale geldi.

Evler, arabalar, yiyecek ve içecekler, giysiler, seyahatler inanılmaz boyutlara ulaştı.

Tüketim çılgınlığı kalkınmanın, gelişmişliğin sembolü haline geldi. Üretim unutuldu. Küresel iklim değişikliği ve yaratacağı etkiler kimsenin umurunda değil.

İşte tamda böylesi bir ortamda düne özlem duyanların sayısı giderek artıyor.

“Keşke şu dönemde yaşasaydım, çok daha mutlu olurdum” diyenler artık kimseyi şaşırtmıyor.

Peki ya siz?

Hani o filmlerde olduğu gibi zaman makinesini ayarlayıp düne ya da geleceğe yolculuk yapmak ister miydiniz?

100 yıl ya da binlerce yıl öncesine gidip, hayalini kurduğunuz bir yerde yaşamayı düşünür müydünüz?

Şu an yaptığınız işi, gücü, mesleği bırakıp bambaşka mesleklere yönelir miydiniz?

“Ah keşke şu dönemde yaşasaydım” diyenlerden misiniz yoksa “Her şeye rağmen bugünden memnunum” kervanında yol almak isteyenlerden misiniz?

Haberin Devamı

Dünde ve bugünde aradığını bulamayıp, “Daha kötüsü olamaz” diyerek geleceğin sürprizlerine yelken açanlar da yok değil.

Ortada bir sıkıntı olduğu kesin. Hemen her konudaki arayışlar bunun en açık göstergesi.

Dünyanın neresinde olursanız olun, bu elbise artık giyenlere dar geliyor.

Daha iyisini geçmişte ya da gelecekte aramamak için ise her alanda yeni açılımlar gerek.

Peki, bunu kim ya da kimler yapacak?

Eğitim kurumları mı, devletler mi, sivil toplum örgütleri mi ya da BM benzeri başka dinamikler mi?

Yoksa hep birlikte mi?

Asıl sorun da bu zaten.

Dünyanın bir tarafı ya da birilerimiz değil hep birlikte huzuru bulmalıyız ki bu arayışlar en aza insin.

Böyle bir şeyin hayali bile abes, “Böyle gelmiş, böyle gidecektir” diyen de çok olacaktır.

Geriye dönüp bakıldığında en haklı çıkan da muhtemelen onlar olacaktır ama yine de pes etmemek gerek.

Bir yerde bir sorun varsa, mutlaka bir çözüm yolu da vardır. Yeter ki sorunları sorun olarak kabul edelim, halının altına süpürmeyelim.

Özetin özeti: Eğitim sistemimizi ve geleceği yeniden kurgularken tüm bu tartışmaları ve gidişatı da göz önünde bulundurmakta sonsuz yarar var.