Son günlerde sayfamızı ilginç bir tartışmaya açtık. Tartışma konusu yabancı dil. Taraflar ise İngilizce hegemonyasını savunanlar ile bu tekdüzeliğe karşı çıkanlar. Belli ki tartışma daha uzun süre devam edecek...
YÖK ve
Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere devlet, İngilizce dışındaki yabancı dillere soğuk bakıyor. Akademisyenler ve Alman - Fransız ekolünden yetişenler ise bu uygulamaya karşı çıkıyor.
Her iki tarafın da kendilerine göre haklı nedenleri var. Her ne kadar karşı tarafın görüşlerinin de dikkate alınması gerektiği sürekli telaffuz edilse de, herkes bildiğini okuyor. Hangi görüş haklı diye taraf olmadan önce, isterseniz gerekçelerine bir göz atalım...
İngilizceyi savunanların görüşleri net:
- İngilizce artık sadece İngilizlerin, Amerikalıların konuştuğu bir dil değil, tüm dünyanın ortak dilidir.
- Sadece insanların değil, teknolojinin ortak dili de İngilizcedir.
- En büyük bilgi birikimi İngilizce kaynaklardadır.
- Dünyayı saran haberleşme kaynaklarının önemli bir bölümü yine İngilizcedir.
- Almanca, Fransızca, İspanyolca, Japonca bilmek belki bir avantajdır. Ama İngilizce olmaksızın onların pek fazla anlamı yoktur...
İngilizce dışındaki dilleri savunanların gerekçeleri ise çok daha farklı...
- AB'ye girmek için can attığımız şu günlerde Almanca ve Fransızcayı dışlamak her şeyden önce Avrupa Birliği fikrine aykırıdır.
- Dünya tarihine bakıldığında dönem dönem bazı dillerin öne çıkması şaşırtıcı değildir. Kaldı ki, çok kültürlülüğün savunulduğu bir dünyada tek dili öne çıkarmak, en büyük çelişki değil midir?
- İngilizce dışındaki dilleri öğrenenlerin ikinci bir yabancı dili öğrenme yüzdesi, yabancı dili İngilizce olanlara göre çok daha yüksektir.
- İngilizce son 50 yılda öne çıktı. Ondan önceki bütün kaynaklar farklı dildedir...
Her iki tarafın da daha pek çok gerekçesi var. Sanıyorum önümüzdeki günlerde özellikle TV'lerde bu konu uzun uzadıya tartışılacaktır. Bu arada isterseniz bir de mevcut duruma bakalım:
YÖK ve
MEB, Almanca ve Fransızcaya ilgi yok diyerek, bu dilleri eğitim sistemimizin içerisinden söküp atmaya çalışırken, geleneği olan okullar hala popüler.
Örneğin; Almanca, Fransızca eğitim yapan kolejler hala gözdeliğini koruyor.
İstanbul Erkek, Avusturya, Galatasaray ve St. Joseph mezunlarının açtığı ilköğretim okulları da olağanüstü ilgi gördü. Demek ki, ilgi ya da ilgisizlik söz konusu değil. Önemli olan, eğitimin kalitesi...
Özetin özeti: Yabancı dil deyip geçmeyin. Coğrafi sınırların kalktığı çokkültürlü bir dünyada, ona çok fazla ihtiyacımız olacak. Devleti yönetenlerin bu konuda bir politikaları varsa, bir diyeceğim yok. Ama olduğunu hiç sanmıyorum! Onlara göre bunlar sıradan işler, ilgilenmeye de değmez!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr