Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Herkes evinin önünü temiz tutarsa mahalle de, kent de, ülke de temiz olur. Ama biz nedense evimizin önünü temizlemeden hep başkalarının evinin önü neden kirli diye şikâyet eder dururuz.
Bu yüzden kişileri, söylemlerine göre değil, yaptıklarına göre değerlendirmek sanki en doğru olanı.
Bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye’nin büyük sorunlarını çözmek için sadece devletin değil herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor.
Örneğin eğitim sorunlarını devletin tek başına çözemediğini görmek için âlim olmaya gerek yok.
Dünden bugüne, gelen tüm hükümetler eğitimi ciddiye aldılar. Ama hâlâ 6.5 milyon vatandaşımız okuma yazma bilmiyor!
Kişi başına düşen eğitim ortalaması ve bilgi düzeyi sıralamasında da en dip sıralardayız.
Neden? Çünkü bu hızlı nüfus artışına rağmen, eğitimi ve çocuklarımızın geleceğini sadece devlete havale ettiğimiz için.
Peki devlet ayırdığı bütçeyi iki katına çıkartırsa durum değişir mi?
Kesinlikle hayır.
Bırakın en büyük dilimi, bütçenin tamamını eğitime ayırsak bile 20 milyon öğrencimize, Batılı standartlarda eğitim vermemiz yine de çok kolay olmaz.
Çünkü bilim ve teknoloji öylesine hızlı gelişiyor ve bilgilerin geçerlilik süresi o kadar hızlı değişiyor ki, ona ne para yeter ne de güç.
İşte bu yüzden eğitim ve çocuklarımızın gelişimi konusunda yediden yetmişe hepimizin aynı duyarlılığı göstermesi ve elindeki kaynakların en azından bir bölümünü bu amaçla değerlendirmesi gerekiyor.

Daha fazla sorumluluk
Peki bu sorumluluğu herkes taşıyor mu?
Evet demek çok zor.
Ama olanlar da yok değil.
Örneğin İzmir Belediyesi bu konuda en önde gidenlerden.
Kocaeli Belediyesi de aynı şekilde eğitim ve çocuklar konusunda çok duyarlı.
Yoktan var edilen Kocaeli Üniversitesi’nin bugünkü modern noktaya gelmesinde en önemli katkıyı sağlayanların başında o geliyor.
Ama asıl dikkat çeken projesi her yıl 26 bin öğrenciye bilgisayar dağıtması.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, bilgisayarla başlayıp internetle devam eden bilişim devrimini yakalamak üzere geçtiğimiz yıl başlattığı “Her Öğrenciye Bir Bilgisayar” kampanyasını bu yıl da sürdürüyor.
Geçen yıl Kocaeli’deki tüm 6. sınıf öğrencilerine 26 bin adet bilgisayar hediye eden Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 2. yılında bu rakamı 52 bine çıkarıyor.
Öğrencilere 5 yılda toplam 130 bin adet bilgisayar hediye etmeyi planlayan Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, bilgisayar kullanımının öğrenciler üzerindeki olumlu etkilerine gönülden inananlardan.
Keşke diğer belediyeler de o devasa bütçelerinin bir bölümünü bu amaçla kullansalar. Bakın o zaman birkaç yıl içinde bilgisayarsız öğrenci kalır mı?

Yazılım şart
Ama bu aşamada önemli olan sadece bilgisayar değil. Bilgisayarın hangi amaçla kullanıldığı da çok önemli. İşte bu yüzden yerli yazılımların geliştirilmesi gerekiyor.
Keşke bazı sivil toplum örgütleri, kurumlar ya da bilişim üzerinden çok büyük paralar kazanan kurumlar, yazılım programlarına yönelik büyük ödüllü yarışmalar açsalar.
Bakın o zaman ortaya neler neler çıkacak.
Örneğin uzaktan eğitim ve bilişimin eğitime yani öğrenmeye katkısı konusunda çok önemli yazılımlar gerçekleşiyor. Bunları gördükçe ülkemiz adına gurur duyuyorum. Ama hepsi bölük pörçük ve birbirinden habersiz gelişiyor.
Keşke birbirlerini daha yakından tanıyacakları, emeklerini birleştirecekleri, geleceği birlikte dizayn edecekleri ortak platformlar oluşturulsa!..
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bilişim altyapısını güçlendirme konusunda çok başarılı. Aynı performansı yazılım konusunda TÜBİTAK, TÜBA, MEB, YÖK, üniversiteler ya da diğer kurumlarda göremiyoruz.
Gençlerimiz yazılım konusunda müthiş yaratıcı ve becerikliler. İnternet haberciliğinin içine biraz girince bunu fazlasıyla gördüm.
Ortam ve destek sağlandığında çok başarılı olabiliyorlar. Ama hedef konulması, maddi ve manevi destek sağlanması gerekiyor.
Sanayi devrimini kazanmamız mümkün değildi. Çünkü o yatırımları yapacak gücümüz yoktu. Ama Bilişim devrimini yakalayabiliriz.
Yatırımı ucuz ve önemli olan yaratıcı beyinler bizde fazlasıyla var. Yeter ki şans tanınsın!
Özetin özeti: Gençlere kızma yerine onları kazanmaya çalışsak, çok daha iyi olmaz mı?..