Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hemen her konuda her şeyi kopyalıyoruz, taklit ediyoruz.

Özgün olan o kadar az ki...

Eğitimde, bilimde, ekonomide, sanayide, sanatta, siyasette, medyada, gıdada ya da istediğiniz bir alana odaklanın ve bakın, markalaştırdığımız ne var?

Ar-Ge harcamalarına göz atın!

Dünya nerede, biz neredeyiz?..

Japonya ve Güney Kore de böyleydi.

Onlar da taklit ederek işe başladılar.

Çin’deki firmaların çoğu da taklitçi ama fazlasıyla kendi markalarını yarattılar.

Bakın şimdi nereye geldiler demeyin sakın!

Peki, bizim kaç tane dünya markası olmuş şirketimiz, ürünümüz, projemiz, sistemimiz, insanımız var?

Haberin Devamı

Bu yazıyı yazmama neden olan olay, bir dünya markasını alan şirketimizin, onu da taklit ürünlere yöneltmesi oldu.

Kendisi, taklit ede ede büyüdü, aldığı şirketi de taklitçi yaptı.

Oysa ondan Ar-Ge’yi, özgünlüğü, dünya markası nasıl olunuru öğrenmesi gerekirdi, tam tersini gerçekleştirdi.

Bilime, Ar-Ge’ye harcanan paraya hâlâ boşa harcanmış para gözüyle bakıyoruz.

Milli otomobil dedik, o bile taklit çıktı!


Esinlenme olabilir ama!

Taklidin, kopyalamanın, bir önceki adımı, esinlenme.

Taklitçilerin üzerine biraz gittiğinizde, ne var yani, ondan birazcık esinlenmiş, savunmasıyla karşı karşıya kalırsınız.

Yanlış da zaten o noktadan sonra başlıyor.

O birazcık dediğimiz farklılık için insanlar yıllarca kafa yoruyor, çuval dolusu para harcıyor ve biz hazıra konuyoruz.

Peki, nereye kadar?

O model çöpe atılana kadar.

Peki, ya sonrası?

İşte orada tıkanıp kalıyoruz...

Günümüzde, kişilerde aranan en büyük zenginliklerden biri de yaratıcılık.

Yaratıcı değilse, alemi cihan olsa, işe alınmıyor, alınsa da yükselemiyor, yükselse de fark yaratamıyor.

Bizim çocuklar fazlasıyla yaratıcı.

Çünkü olmak zorundalar.

Yoksa ayakta kalmaları çok zor.

Ama bilerek ya da bilmeyerek çocuklarımıza attığımız en büyük “kazık”, devlet olarak onların bu yaratıcılıklarını köreltip, 4-5 seçenekli düşünmeye mahkum etmektir!

Bu eğitim sistemiyle, kopyacı, taklitçi, ezberci nesiller yetiştirmenin ötesine geçemeyiz.

Zaten geçemiyoruz da!..

Keşke bu konuya daha fazla kafa yorabilsek, günlük tartışmaların ötesine geçip daha tepe noktadan bakabilsek ama nerdeee...

Haberin Devamı


Tartışmasız kabullenme

Soran, sorgulayan nesiller, hemen herkesin ortak sloganı. Ama ağzını açan, farklı bir şey söyleyen, anında susturuluyor.

Söylenenleri tartışmasız kabul edenler, yapanlar yükseliyor, sorgulayanlar tu kaka ilan ediliyor ya da kapı önüne konuluyor.

Muhalif olmak dünyanın en zor işidir.

Altyapısı olmayan eleştiri elbette kabul edilemez ama ayağı yere basan eleştirileri görmezden gelmek ya da “münafık” ilan etmek hiç doğru değil.

Futboldan siyasete, üretimden tüketime, medyadan sanata hemen her konuda tarafız.

Hep biz ve onlar var.

Keşke, Başbakan’ın tüm sokakları dolduran bilbortlardaki söylemi gibi “Sen, ben yok, Türkiye var” söylemini hayata geçirebilseydik, hiç böyle olur muydu?

Hâlâ zamanımız var.

Dünü dünde bırakıp geleceğe bakalım...

Özetin özeti: Keşke konuştuklarımın onda birini hayata geçirebilsek!..