Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Vaka sayısı, alıp başını gitse de hayat devam ediyor.

Hemen herkes tedirgin ama en çok da veliler.

Bir yanda korona riski öte yandan her geçen gün, eğitimden, okuldan, sükûnetten daha da uzaklaşan evlatları...

Öğret-menlerimizin sırtındaki yük daha da ağır. Bir yanda aileleri öte yanda öğrencileri. Aşıdan ise hâlâ haber yok...

Tüm bu zor süreçte en çok yıpranan ise MEB. Ne İsa’ya yaranabildiler ne de Musa’ya! Aldıkları her karar, tartışmaları da beraberinde getiriyor...

ÖNCELİK SIRALAMASI

OECD ülkeleri arasında, okulları en uzun süreli kapalı kalan ülkelerden biriyiz.

Haberin Devamı

Peki, çare oldu mu? Kesinlikle hayır. Tam tersine vaka sayısı ve ölüm oranları patladı. Moral, motivasyon dibe vurdu! Yeni yasaklar geldi! Uzaktan eğitim çare olamadı. Öğrenciler okuldan, eğitimden, arkadaşlarından koptu. Aileleriyle ciddi sorunlar yaşamaya başladı...

Sağlığın her şeyden önemli olduğu göz ardı edilmeden, okullarımızı tam gün açık tutmak için her türlü özeni, çabayı ve özveriyi göstermeliyiz!

Hem de istisnasız herkes! Söz konusu sağlığımız ve çocuklarımız ise kimsenin ayrıcalığı olmamalı!..

2020’de, OECD ülkeleri arasında, salgın nedeniyle okullarını en çok kapatan ülkeler sıralamasında Türkiye, 4. sırada yer aldı!

İyi mi, kötü mü?

Nereden baktığınıza bağlı.

Eminim ki bu konuda da ortak bir noktada anlaşamayacağız. Kamplara ayrılıp, kendi bildiğimizi okumaya devam edeceğiz.

Oysa hedef koyup, ortak hareket etmek en doğru olanı!

Bunu kendimiz için yapamadık, bari çocuklarımız için yapalım!..

Tedbiri elden bırakmadan mahallesini, kasabasını, kentini ve okullarını açık tutanları cesaretlendirip, arkalarında olmalıyız.

Yoksa, okullar, daha nereye kadar yarı açık, yarı kapalı kalacak?

Eğitim demek, 50 milyonluk devasa bir aile demek!

Öğretmen, öğrenci ve kronik hastalığı olan velilerimizi, bir an önce, öncelikli aşı kapsamına almalıyız ki, hayat normale dönsün. Öğrencilerimiz “Virüs Savaşçıları” olarak, samimi ve sempatik tavırlarıyla, kurallara uymayanları, uyar hale getirsin.

Okulları, haftanın her günü, tam gün açmadan hayatın normale dönmesi çok zor!..

Haberin Devamı

Ama eğitim paydaşlarından tekinin kılına bile zarar gelmemeli.

Batılı ülkelerde olduğu gibi öğretmen ve öğrencilere her hafta test uygulanmalı ve her türlü koruma tedbiri, fazlasıyla ve özenle yerine getirilmelidir...

LGS’DE PATİNAJA DEVAM

Liselere Giriş Sınavı (LGS) Kılavuzu yayımlandı.

Başvurular 5-14 Nisan arasında, sınav ise 6 Haziran’da gerçekleşecek.

Peki, herkese yetecek kadar okul ve kontenjan var mı?

Evet demek mümkün değil.

Bir milyonu aşkın ortaokul mezunundan ancak 5’i, hayalini kurduğu okullardan birisine girebilecek!

Pandemi riski ve uzaktan eğitime rağmen, LGS’de hiçbir şey değişmemiş.

Eski tas, eski hamam.

Okullar 2 Temmuz’da kapanacak ama sınav 2 Haziran’da!

Yüz yüze eğitimde konuların neredeyse yarısı işlenmedi ama tüm müfredattan sorumlular!

Bizzat Bakan Selçuk, Dil Bilgisi’nde soru sorulmayacak dedi ama bu konuda kılavuzda tek satır bilgi yok!

Mahallesinde gidecek okul bulamadığı için açık liseye yönelen öğrenci sayısında bir patlama olursa hiç şaşırmamak gerekir!

Haberin Devamı

Pandemi sürecinde bazı okullarda yüz yüze eğitim yok denecek kadar azken, bazılarında tam gün eğitim yapıldı.

Uzaktan eğitimde ciddi sıkıntılar yaşandı. Çok sayıda öğrencinin ne erişebileceği bir internet ağı vardı ne de bilgisayarı ya da tableti. Cep telefonuyla gerçekleşen erişimler de kota sınırına takıldı!

Ama buna rağmen, sınavda oturumlar, sınav süreleri, soru sayıları ve ders dağılımlarında, herhangi bir değişiklik yapılmamış!

20 bin civarında lisemiz var ve sadece yüzde 10’u sınavla öğrenci alıyor!

Çoğu da öğrencilerin ilk tercihi olacak okullar değil!

Peki o zaman, pandemi riskine rağmen, tüm öğrenciler, neden yarıştırılıyor?

LGS’ye aynı sınıftan, aynı öğrenciler girdiğine göre, yerleştirme, tüm okullar ve tüm öğrenciler için üniversiteye girişte olduğu gibi neden merkezi değil?..

Birileri bu sorunun cevabını samimiyetle vermeli.

Sınavla öğrenci alan okullardan, Anadolu liselerine 56 bin, fen liselerine 36 bin, sosyal bilimler liselerine 10 bin, imam hatip liselerine 36 bin, mesleki ve teknik liselere 33 bin kontenjan ayrıldı.

Hani mesleki eğitime ağırlık verilecekti?..

Ama çok daha önemlisi, geride kalan 1 milyon öğrenci?

Onlar hangi liseye, nasıl girecek?

En yakınınızda olmayan liseye mi yoksa en uzaktakine mi? Şişirilmiş notlarla mı?..

Herkese öylesine bol keseden not verildi ki, tam puanlı öğrenciler, doğum gününe göre kayıt hakkı kazınırsa hiç şaşırtıcı olmaz!..

Özetin özeti: Zor günler ama geçecek...