Yüz binlerce gencin hayali bir kez daha suya düştü. Bugüne kadar bin türlü sınavla eleye eleye canlarına okuduğumuz gençleri, son olarak
Devlet Memurluğu Sınavı'nda hayal kırıklığına uğrattık.
17 Ekim'de yapılan ve sonuçları dün açıklanan sınava bir milyon 329 bin aday katıldı. Memur olmaya hak kazananların sayısı ise sadece 391 bin. Yani bir milyona yakını elendi. Yeni sisteme göre,
Devlet Memurluğu Sınavı'nı kazanamayanlar devlet kurumlarında kesinlikle memur olamayacaklar. Özel sektörün de aynı sınavı baz alması halinde, bu sınavı aşamayanların işe girmeleri hayal olacak. Durum böylesine ciddi. Gençler, artık en iyi okullarda öğrenim görüp en iyi üniversitelerden diploma alsalar da bir kıymeti yok. İlle de DMS'yi kazanmaları gerekiyor...
Peki gençlerin geleceği konusunda böylesine etkili olan bu sınav, gençlerin bilgilerini, birikimlerini, yeteneklerini, mesleki yeterliliklerini gerçekten ölçebiliyor mu? İşte buna
evet demek çok zor. ÖSYM'nin bildiği klasik bir sınav yöntemi var. Önüne gelene onu uyguluyor. Astığı astık, kestiği kestik. Ne
"Bu işi doğru yapıyor mu?" diye sorgulayan var. Ne de sonuçları irdeleyen. Oysa ortada feci hatalar söz konusu!..
Ön eleme sınavı olarak kabul edilen DMS'nin, her şeyden önce kişilerin bilgi bikirimine, mezun oldukları alanlara ve mezuniyet yıllarına göre düzenlenmiş olması gerekirdi. Okuldan yeni mezun olanla, 10 yıl önce mezun olanın bilgilerinin tazeliği konusunda dağlar kadar fark var. Belki birinin bilgisi taze ama, diğerinin de birikimi ve tecrübesi var. Ancak o hiç dikkate alınmıyor.
Sosyal Bilimler'den mezun olanlar
Matematik ağırlıklı soruları yapamadılar. Zaten yapmaları da mümkün değildi. YÖK, dershaneleri kaldıracağız derken, üniversite hazırlık kurslarından sonra bir de bu kapıyı açtı.
Üniversitelere öğrenci seçmek için kurulan ÖSYM'nin üzerinde yüzlerce sınavlık yük var. Bu yüzden şipşakçılığa yöneldi. En iyisi yerine, en pratiğini yapıyor ki, bu çok yanıltıcı. Yüz binlerce insanın iş hayalini yıkan DMS'ye, YÖK ve ÖSYM başkanları girseydi, eminim ki kazanamazlardı. Böyle şipşak bir sınav yerine vatandaşlık bilincinden yeteneğe, mesleki birikimden vizyona, sorun çözücülükten yaratıcılığa kadar günümüz insanında aranan temel özellikleri ölçen bir sınav olsaydı alkışlardık. Ama bu haliyle yeni sorunlar ve yeni kazanç kapıları yaratmanın ötesinde hiçbir işe yaramaz...
Ayrıca sınav analizi neden yapılmadı? Yapıldıysa neden sır gibi saklanıyor? Sınava hangi okuldan, hangi fakülteden, hangi üniversiteden kaç kişi girdi? Kaçı hangi soruları yaptı, hangilerini yapamadı? Eski, yeni mezun kıyaslaması ve daha pek çok analiz neden yapılmadı? Sadece sınav yetmiyor. Bir sonraki sınav için önemli dersler çıkarmak gerekiyor.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr