Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yazı işleri masasına ilginç bir haber geldi. 8 - 10 yıl öncesine kadar uzun kuyrukların oluştuğu Kapıkule, kuş uçmaz kervan geçmez hale gelmiş. Artık ne geleni varmış ne de gideni...
Avrupa'daki ikinci üçüncü kuşak gurbetçilerin bayram seyran umurlarında değilmiş. Pek çoğu artık Türkiye'ye gelmiyormuş. Hala Türkiye tercihini kullananlar da bayramda değil, yaz aylarında tatil için geliyormuş. Birkaç günlük akraba ziyaretinin ardından ver elini tatil köyleri...
Değişim sinyalleri yıllardır geliyordu. Özellikle üçüncü kuşak zor bir ikilem içerisinde. Kendilerini ne tam olarak Türk hissedebiliyorlar ne de Alman, Fransız, Hollandalı. AB'nin yaratmaya çalıştığı ortak Avrupa kültüründen de genelde bir hayli uzaktalar. İçlerinde tam anlamıyla Avrupalı olanlar yok mu? Elbette var. Ama sayıları o kadar az ki...
Okullaşma oranı ve ekonomik güçleri eskiye oranla çok daha yüksek. Ancak yeterli demek çok zor!..
Türkiye bu konuda ne yapıyor? Kocaman bir hiç. Gençler, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi İslami tarikatların, PKK'nın ve benzeri örgütlerin kucağına itildi. Açıkta kalanlar ise gerçek Batı kültürünün değil, yozlaşan değerlerin içinde buldular kendilerini.
Eskiden ikinci, üçüncü kuşak gurbetçiler, daha bir ciddiye alınırdı. Devletler düzeyinde sık sık ziyaretler gündeme gelir; eğitim, kültür ve değişim programları geliştirilirdi. Son yıllarda bu anlamda bir şeyler yapılsaydı mutlaka kulağımıza gelirdi. Demek ki, onlar bizi unuttu, biz de onları. Kapıkule'deki sessizlik bunun göstergesi değil mi?!.
Değişime uğrayan sadece gurbetçi vatandaşlarımız mı? Sorunun cevabını bulabilmek için fazla uzağa gitmenize hiç gerek yok. En yakınınızdakileri mercek altına yatırın ve görün. Bazıları hala yerinde sayıyor olsalar da aslında değişen hepimiziz. Peki bu değişim iyi yönde mi, kötü yönde mi? Artılar da, eksiler de öylesine çok ki! Olaya nasıl baktığınıza bağlı. Değişimi iyi ya da kötü görmek isterseniz, fazlasıyla gerekçe bulabilirsiniz. İşte kötümser olmak için yeter de artar diyenlerin gerekçelerinden bazıları:
* Ulusal ve manevi değerler giderek zayıflıyor. Bayramlar, tatilin ötesinde artık bir şey hatırlatmıyor.
* Saygı, sevgi, hoşgörü azalıyor.
* Maddiyat her şeyin önüne geçti.
* İrtica tehdidi sürüyor.
* Hala Demirel'e mecburuz.
Değişimden mutluluk duymak isteyenler için de sonsuz sayıda örnek var. İşte birkaçı:
* Avrupa'da, ABD'de ne varsa Türkiye'de de var. Yoksulluk değil, bolluk söz konusu.
* Teknolojide çağı yakaladık.
* Gençlerimiz gümbür gümbür geliyor.
* Uzlaşma ve istikrar var.
* AB'ye girmemize ramak kaldı.
Özetin özeti: Öylesine hızlı bir değişim süreci yaşıyoruz ki, daha iyi mi kötü mü olduğunu anlayamadan çok şey değişiyor. Umarız, sonunda üzülen değil, gülen taraf oluruz...


Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr