Nankörler

Kara kafalı yobazlar 17 Ağustos depreminden sonra, aklın, bilimin simgesi olan üniversitenin önünde "7.4 yetmedi mi?" diye pankart açmışlardı. Zaten onlardan daha farklı davranmaları beklenmezdi. Türkiye'ye, Türk insanına aynı pencereden bakan diğer kara kafalıların benzer tepkisi de gecikmedi. Onlar henüz depremin Atatürk'ten, Atatürçülük'ten kaynaklandığını söylemediler ama az kaldı. Sözde entel, ikinci cumhuriyetçi Etyen Mahçupyan'ın Radikal'de yazdıklarına bakın:
"...Atatürkçülük ve hele hele bugünün Atatürkçülüğü, Türkiye'nin gelişmesine ve mutluluğuna ayak bağı olan bir ideolojidir..."
Söyler misiniz, 7.4'çülerle, bunlar arasında ne fark var? Meğer Türkiye Atatürk yüzünden geri kalmış. Onun yüzünden mutsuzmuş. Bu şaşkınlar, Türk insanını kendileri gibi kör, cahil ve nankör mü sanıyorlar? Türk halkı, Atatürk öncesini ve sonrasını çok iyi biliyor. Ayrıca kalkınmasını ve mutluluğunu kimlerin bozduğunu da artık çok iyi görüyor!..
Kabesi Amerika olanlar, Clinton'ın açıklamalarından sonra yeni Kabe arayışına girdilerse hiç şaşırmam. ABD Başkanı, TBMM'deki konuşmasının neredeyse yarısını Atatürk'e ayırdı. Şimdi merakla bekliyorum: Atatürk'ü bir türlü hazmedemeyenler, bakalım bu sefer nasıl kıvırtacaklar?..

Deprem araştırma fonu kurulsun

"Deprem Bilim Konseyi" kurulması yönündeki uyarılar öylesine yoğunlaştı ki, sanıyorum en kısa sürede bu oluşum gerçekleşecek. İş, tabii ki "Bilim Konseyi"nin kurulmasıyla bitmeyecek. O ilk adım olacak. Ardından süratle teknolojik yatırım atağı gerekiyor. Ama bu konuda büyük sıkıntı var. Hükümet her deprem sonrasında üniversitelere söz vermesine karşın, bugüne kadar ne beş kuruş gönderdi, ne de yatırım onayı verdi. Hükümetin bütün dikkati karda, kışta sokakta kalan vatandaşlara yönelik. Anlayacağınız, deprem öncesi araştırmalara yönelik yatırımlar konusunda ne ayıracağı zamanı var, ne de parası...
Dün de yazdım: MGK'dan "Bilim Konseyi" kurulmasına yönelik bir tavsiye kararı çıkar ve ardından da vatandaşların yoğun bir şekilde destekleyeceği bir "Deprem Araştırma Fonu" kurulursa, boş tartışmaların ötesinde Türkiye'ye en büyük iyiliği yapmış oluruz.
Türkiye'nin eğitime ve bilime ayırdığı kaynaklar çok sınırlı. Ama bu konuda müthiş bir hovardalık var. Kurumlar güçlerini birleştireceğine, ürettikleri bilgi birikimini birbirlerine aktaracaklarına hala sen ben kavgası içindeler.
Her biri birbirinden habersiz yatırım yapıyor. Her birinin gözü, bir diğerine yapılacak yatırımda. Bir arya gelsinler, toplum olarak istedikleri paraları bağış yoluyla fazlasıyla biz verelim. Ondan sonra da bugüne kadar ne yaptınız diye denetleyelim. Yoksa işimiz gerçekten zor! Olay çılgınlık boyutlarına varıyor...


Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr